Etiket Arşivi: ahmed hulusi

Efâl – Fiiller – Kesret – Çokluk – Algılaması yaşanan âlem

Vücud, varlık yalnızca “Esmâ mertebesi” tanımlamasıyla işaret edilene aittir! İlmiyle ilmini ilminde seyretmektedir, ifadesi  “şe’n”i itibarıyla aynıyla “Esmâ” olan bu mertebedeki seyrine işaret etmektedir. Bu mertebede, ilimde yaratılmış sûretlerle, seyir ve tedbirât yürümekte olup; “âlemler vücudun kokusunu bile almamışlardır” uyarısı bu yüzden yapılmıştır. Zerre, bu mertebedeki seyreden, “küll” seyredilendir! İsimlerle işaret edilen kuvveler ise “melek”  ismiyle tanımlanmıştır ki; “insan”ın dahi hakikati budur; farkındalığını yaşamak süreci ise “Rabbinin likâsına kavuşmak” diye anlatılmıştır! Bunu keşfettikten sonra, devamının gelmemesi ise feci ...

Devamını Oku »

Hac Bayramı

Yarın ne bayramı?.. Kurban bayramı değil!.. HAC Bayramı!.. Hacc’a gidenlerin bayramı!.. Hacc’a gidenler günâhlarından arınıyorlar. Bu arınmanın bayramını yapıyorlar. Biz de onların bu sevincine, mutluluğuna iştirak ediyor, onlar bayram ettiği için biz de bayram ediyoruz. Ve de, şükür olarak kurban kesip onların etini de kendimize hiç bir parça ayırmadan olduğu gibi ihtiyaç sahiplerine, yoksullara yetimlere, fakirlere dağıtıyoruz.. Bu, zahirde kesilen ...

Devamını Oku »

HAC Bayramı hakkında ÖNEMLİ bilgi

Önümüzdeki Bayram,  “Kurban Bayramı” değildir!. Kurban kesilen hayvanlar için bayram yapılmaz!. Halk dilinde konuşulan bu olay gerçekte yanlış değerlendirmedir. “HAC ARAFATTIR” sahih hadisi gereği olarak, Arefe günü denilen günde Arafat’a gitmiş olan insanlar geçmiş günahlarına yanlışlarına bilerek bilmiyerek işledikleri suçlara tövbe ederler ve bu tövbelerine de icabet olur. Bu konuda detaylı bilgi “İslâmın temel esasları” ve “İnsan ve Sırları” isimli kitaplarımızda mevcuttur. Bu yüzdendir ...

Devamını Oku »

Doğruyu Anlamak

Kur’ân-ı Kerîm’i anlamak istiyor muyuz?… Kur’ân-ı Kerîm’i doğru anlamak ve değerlendirebilmek istiyorsak, öncelikle orada kullanılan kelimeleri olduğu gibi almak ve ilgili yerlerde oradaki orijinal kelimeleri kullanmak mecburiyetindeyiz. Kur’ân tefsir veya meâllerini okurken, öncelikle şuna dikkat ediniz lûtfen… Eğer bir Kur’ân meâlinde “Allah” kelimesinin geçtiği yerde “TANRI” kelimesi kullanılmışsa; “Rasûl” veya “Nebî” kelimesi orijinalinde mevcutken bu “peygamber” diye tercüme edilmişse; kesinlikle biliniz ...

Devamını Oku »

İman Bilgisi “İman” mıdır ?

Yaşamımız içinde din konusu bir hayli geniş yer kaplar… Pek çoğumuz, hiç bir uygulaması içinde olmasak bile, Dinimize sahip çıkar, hiç lâf söyletmeyiz… İyi hoş da, “Müslümanım” demekle, müslüman olunabilir mi?… “Müminim” denmekle mümin olunabilir mi?… Öncelikle şunun üstünde duralım: “Müminim” kelimesinin anlamı nedir?… Bu kelimeyi niçin söyleriz?… Bu kelimeyi söylerken neyi bilmemiz; ve söylendiğinde neyi anlamamız gerekir? Öncelikle bilelim ...

Devamını Oku »

Mazeret Kurtarmayacak

Uzaydan mı geldi Allâh Rasûlü?… Uzayda mı yaşadı? Uzaya mı gitti?… Bizim geldiğimiz yerden gelmedi mi? Bizim yaşadığımız Dünya’da yaşamadı mı? Bizim  kimimizin  gidip,  kimimizin  de  sırasını  beklediği  yere gitmedi mi? Size  nefislerinizden  Rasûl  geldi  ki  o  Azîz’dir…  Sıkıntıya düşmenizi asla istemez; size çok düşkündür… Bu hakikâte imân edenlere Raûf ve Rahîm’dir… Kim mi? Elbette Allâh Rasûlü! Ötede, Uzay!… Ötede, fermân ...

Devamını Oku »

Sorgulamak

Sorgulamak,  düşünebilme  yeteneği  olan  beyinlere  has, bir özelliktir! Ancak bilinmeli ki, sorgulamak zeki insanlarda da olur…  Sorgulamanın sonuçlarını değerlendirebilmek ise akıllı insanın başarabileceği bir iştir… Sorulmayan  sorunun  cevabı  olan,  ilim  ele  geçmez!  İlim, soranın hakkıdır! Cevabın getireceği ilimden, ebeden mahrum kalır, sorgulamayan! Öyle ise düşünen insanın ilk vasfı, sorgulamak, araştırmaktır! Özellikle, ölümötesi sonsuz hayatta işine yarayacak şeyleri… Zirâ, yalnızca dünya yaşamında ...

Devamını Oku »

Sırtlardaki Odunlar

Meczubun biri camiye girer, belli ki namaz kılacak. Ama oturmaz, meraklı ve şaşkın gözlerle etrafı süzer-dolanır.. Bir oraya, bir buraya her köşeye dikkatlice bakar ve hızla çıkar gider.. Az sonra sırtında bağlanmış odunlarla tekrar gelir camiye ve namaza başlamak üzere olan cemaatle birlikte saf tutar.. Ama sırtındaki odunlarla güç bela bitirir namazını. Eğilip kalktıkça yere düşen odunlar, çıkardığı ses vs. ...

Devamını Oku »

Ağızdan Çıkan Söz!

Ağızdan çıkan söz, anne memesinden çıkan süte benzer; geri girmez çıktığı yere!. Bir kere söylenmeye görsün!. Bazılarında ise beyninden çıkan düşünce, yaydan fırlamış ok gibidir!. Sahibine, attığı okun sonucunu yaşamaktan başka bir şey bırakmaz!. Gönlün de sahibi vardır; kelbin sahibi olduğu gibi!. Mâzeret, kendini kandırmacadır; sistemdeki yeri ise, avuntudan başka bir şey değil!. O günde, kimseye mâzeret sorulmaz!… (gelecekteki bir ...

Devamını Oku »

Allah ahlâkı odur ki…

Yağmuru karşılıksız yağdırır!. Havayı karşılıksız solutur… Gözü karşılıksız vermiştir güzellikleri seyredesin diye; eli karşılıksız vermiştir, güzeli tutasın, zevkine eresin, diye… “Ya Hulûsi hâlin nîcedir, Allah ilmini, dağıtırsın karşılıksız diye de; hâlâ, ne beklersin bu ilmin gereğini yaşasınlar diye!. Bu ilme vesile kılınmanın karşılığı olmaz mı?” derler… De, öyle mi acaba? Var mı, bir beklentisi Hulûsi’nin bu yolda!. Biliriz ve dillendiririz ...

Devamını Oku »

An-la-ya-mı-yor-lar!..

Neyleyim, daha nasıl edeyim? Daha nasıl anlatayım? Anlamıyorlar!.. An–la–ya–mı–yor–lar!.. Bilim anladı varlığın ne olduğunu!. Ne var ki, bugün bulduklarını, yüzlerce yıl önce evliyaullahın keşfen tespit ettiğini bilmiyorlar… Bir kısım Müslümanlar anlayamadı 70-80 yıl öncesinden bu yıllara gelemedikleri için! Mecaz ve benzetmelerle anlatılanları deşifre etmeye çalışmadıkları için! O yılların bilgilerinden öteye geçemeyip, yüzlerce yıllık veri tabanlarını yenileyemedikleri, güncelleştiremedikleri için!. Hâlâ, O`mu, O`ndan mı; “var“dan mı ...

Devamını Oku »

EVREN ve KOZAN

Milyarla galaksiden birinde… Yüz milyarlarca yıldızdan birinin bir uydusunda… Adı “Dünya” koyulmuş bir yerde,“dünyan” yaratıldı! Dünya’da mı yaşıyorsun, “dünyan”da mı? Ne kadarıyla yaşamın Dünya’da geçiyor; ne kadarıyla dünyanda? Doğumundan ölümüne “dünya” adını verdiğin kozan içindesin! Beş duyunla, şartlanmalarınla, değer yargıların ve onların oluşturduğu duygularla ördüğün ve bunların getirisine göre içinde yaşadığın,  “kozan” olan “dünyan”da! Dünya ile “dünyan” arasındaki farkın, farkında mısın dostum?.. İstersen hiç okuma bu yazıyı, “dünyan“daki rüyan bir süre daha devam etsin!.. Hiç değilse ...

Devamını Oku »

Şeriat Devleti

Bana ulaştırılan samimî ve önemli bir mektuptaki “şeriat devleti” konusu dolayısıyla düşüncemi sizlerle paylaşmak istedim. Zira bu konu dolayısıyla insanlar, Allah`ın kendilerine vermiş olduğu sınırlı enerjiyi hakkıyla değerlendirememenin acısını çok fazla çekeceklerdir geleceklerinde!. Mektup şöyle: “Selam üzerinize olsun Üstad! Yazım biraz uzun ama lütfen okuyun. Yazılarınızı devamlı olarak takip eden ve sizin sayenizde bazı gerçekleri idrak etmeye çalışan bir gencim. ...

Devamını Oku »

Hind Felsefesi

CİNLERİN TOPLUMU DİNDEN-İSLAM’DAN UZAKLAŞTIRMA PROGRAMI İÇİNDE YER ALAN BİR ÇALIŞMA TÜRÜ DE HİND FELSEFESİNİ YAYMAKTIR Râsûlullah “ÖLDÜKTEN SONRA GERİ DÖNDÜRÜLECEK YOKTUR” buyurmuştur. [HAK DİNİ c: 6, s: 4197] KUR`ÂN 6. sûrenin 128. âyetinde ise insanların farkında olarak veya olmayarak CİN etkisi altına girmeleri gerçeğine söşle işaret eder: “… EY CİN TOPLULUĞU, İnsanların EKSERİYETİNİ hükmünüz altına aldınız!” Kur`ân-ı Kerim’de “CİNLER” Hakında ...

Devamını Oku »

Ruhlar Alemi

KENDİLERİNİ “RUHLAR ALEMİ!!!?”NE ADAYAN KİŞİLERİN, ORALARDAN ALDIKLARI TEBLİĞLERLE İNSANLIĞA FAYDALI OLMA ÇABALARI! (Ruhçuların bilinç dışı bir şekilde, “CİN”lerin hükmü altında yaşamaları) Din konusunda hiçbir araştırması olmayan kişilerin kendilerini “ruhlar âlemine”!!!? adayıp, oralardan aldıkları tebliğlerle insanlığa faydalı olma çabalarına gelince… Ölüp, gerçeği gördükten sonra: -KEŞKE DÜNYA HAYATINA DÖNSEK DE DAHA ÖNCE YAPAMADIKLARIMIZI YAPABİLSEK DERLER. AMA OLMAZ ÖYLE ŞEY!..” âyeti, ölümü tattıktan ...

Devamını Oku »