- “Ben kimim?.” “Bana benden haber ver..” ve
“Kendinde yolculuk yap!.” Ne demektir?..
- Bana sordun “Ben nedir?” diye
“Ben”den haber ver ki, “Ben” kimdir? - Mutlak varlık işâretlerle kendini gösterdiğinden,
“Ben” lâfzıyla, “O”nu ifâde ederler. - Hakikât, somutlaşmayla muayyen oldu..
Sen “O”nu ifâde ederken “Ben” dersin… - “Ben” ve “Sen” varlığın Zât’ının arazlarıyız,
Şühud (gözlem) kandilinin fânuslarıyız.. - Hayâller ve rûhları hep bir Nûr bil!..
Bazen aynadan yansır, bazen de lâmbadan… - Sen konuşma esnasında “ben” dedikçe..
Bu, rûha yönelik bir işâret olur… - Kendine yol gösterici olarak aklı alınca,
Parçaya kapıldığından, kendini bilemezsin”.. - Yürü hoca, kendini iyi tanı!..
Ki, şişmanlık, vereme benzemez… - “Ben” ve “Sen” cândan ve bedenden üstündür!..
Ki, bu ikisi de “Ben”in parçalarından oluştular… - Sadece insan için değil, “ben” sözü…
Ki, “bu rûhla sınırlıdır”, diyesin!.. - Bir kere, Kevn-u mekânın üstüne çık,
Cihânı bırak, cihânın cânı ol!.. - Vehmi yazıda hüviyetin “He”si,
Görüş zamanı, iki göze dönüşür… - İkisinden de bir iz kalmaz..
“Huve”nin “He”si “ALLAH” lâfzına bitişince!.. - Varlık Cennet ve imkân Cehennem,
Ben ve Sen arada berzâh gibiyiz.. - Bu perde senin için aradan kaldırılınca,
Mezhebin ve dinin hükmü de kalmaz!.. - “Ben” ve “Sen” ortadan kalkınca,
Artık, Kâbe ne anlam ifâde eder? Kilise ve Havra ne?!.. - Somutlaşma, “ayn” harfine konulan vehmi bir noktadır (gayn);
Bu nokta silindi mi “gayn”, “ayn” olur. - Yolcunun yolu, iki adımdan öte değildir!..
Bir çok tehlikeleri barındırıyor olsa da… - Biri, Hüviyetin (kimliğin) “he”sinden geçmek,
İkincisi, varlık sahrasına ulaşmak… - Bu sahnede toplum ve bireyler bir oldular;
Çünkü bir, sayıların içine sirâyet etmiş… - Sen, birin aynısı olan toplumsun!..
Sen, çokluğun aynısı olan birliksin!.. - Bilir bu sırrı, kendini aşan kimse!..
Eğer parçadan bütüne yolculuk ederse…