AH

Hiç Ceviz Kırdınız mı?

Pek çoğunuz ceviz kırmış veya yemişsinizdir!.. Bir kısmınız da dalında yada yeni kopmuş haliyle cevizi görmüşsünüzdür!. Ceviz üzerine, ceviz kırmak üzerine pek çok şey söylenmiştir… Hatta bazıları cevizağacına benzetmiştir kendisini şarkısıyla; “Ben bir cevizağacıyım Gülhane Parkında; Ne sen bunun farkındasın, ne polisler farkında!.” Diyerekten… Ceviz ile insan arasındaki benzerlik bilmem hiç dikkatinizi çekti mi?.. Cevizin gümüş iyonu içeren tek meyve ...

Devamını Oku »

Abdest Temizlik İçin mi?

ABDEST TEMİZLİK İÇİN Mİ? Abdest nedir, nedendir?.. Bu soruya hemen herkesin vereceği cevap bellidir. «Temizlik için!..» Ya…? Öyle mi?.. Eski deyişle «5 paralık aklı» olan biri, abdest almak temizlik gayesi ile getirilmiş bir hüküm olsa idi. «Elini toprağa sür de sonra topraklı elinle suratını, kollarını sıvazla»; der mi idi?.. Gaye temizlik ise… Siz karşınızdakine, «elini toprağa bula da sonra suratını sıvazla»; ...

Devamını Oku »

“VEL BA`SU BA`DEL MEVT”

Vel ba`su ba`del mevt“; “mevt”in yani “ölüm” anının hemen sonrasında, “ba`s” olacağıma inanıyorum” demektir. Melekler bahsinde Azrail`i anlatırken de üzerinde durduğum gibi mevt yani ölüm, tadılan birşeydir!… Bir başka tanımlama ile “MEVT“, “Kontrolundaki yapıyı kullanamaz hale gelmek” demektir!… Özellikle, insanın, bedeninin “kullanım dışı kalmasını” târif sadedinde bu kelime söylenir.. Bu yüzdendir ki, “ÖLÜM TADILIR“!.. Tadan da İNSANIN bizâtihi kendisi olan şuuru-bilincidir!… “Küllü nefsin zaikatül mevt” (29-57) “HER BİLİNÇ ÖLÜMÜ TADACAKTIR”, âyetinde olduğu gibi; ...

Devamını Oku »

Ne Mutlu

Hakikatinin, “Hakikat-i Muhammedî“, yani “Esma mertebesi” olduğuna “iman” etmişlere “Aminu B`illah” sırrına ermiş olan “Mümin” denir! Bunu yaşamanın (yakînin) ise üç aşaması vardır. “Denizler mürekkep olsa, ağaçlar kalem…” ancak yüzde dördünün farkında olduğumuz “semâ“nın açığa çıkanlarının ne kadarını anlatabilir! “Kim dışsallıktan arınıp içselliğinde Esmâ mertebesinin sonsuz sınırsız seyriyle yaşamak istiyorsa, kendisini dışsallıktan kurtarıp içselliğini yaşatacak çalışmalarda bulunsun ve asla hakikati yanı ...

Devamını Oku »

Hayrıhi ve Şerrihi !

Ne diyoruz?… “Hayrın ve şerrin ALLAH`tan olduğuna iman ediyorum”. Bunu hepimiz diyoruz!. “Âmentü”yü okurken, “hayrın ve şerrin “ALLAH”tan olduğuna iman ediyorum”diyorsunuz…. Peki gerçekten, yürekten inanıyor musunuz böyle olduğuna..? Oysa, başınıza bir iş geliyor; “falanca böyle yaptı da onun için” diyorsunuz!… Öbür yandan da, “gerek hayır ve gerek şer olsun ikisinin de “ALLAH” tarafından geldiğine iman ediyorum” diyorsunuz ya “Amentü”de.. Bak dostum, tekrar et… ” Âmentü ...

Devamını Oku »

Kadere iman !

Bu sözde “vel yevmil âhir“den sonra, “ve kadere” dememiş, “VE BİL KADERE” demiş. “B” harfini gene getirmiş burada başa koymuş. Bunun mânâsı: “Nesnenin kaderi kendisinde mevcut olarak, o nesne var olmuştur”; demektir. Oluşan birim, kaderi kendisinde mevcut olarak o kaderle mevcut olmuş, var olmuş demektir. “B” harfinin oluşturduğu mânâ burada odur. Yani, rastgele bir kader değil!.. Dışarıdaki birinin yazdığı bir kadere göre, ben varım ve ben ...

Devamını Oku »

Hac Hakikatı

Allâh için, O’nun Hak cihadı olarak, mücahede edin! O, sizi seçti ve Dinde size bir zorluk yüklemedi… Babanız İbrahim’in milletinin (din anlayışıdır bu)… Daha önce de şimdi de O, sizi “Müslimler = teslim olmuşlar” diye isimlendirdi ki, O (Sistemi “OKU”yan, vahdeti açıklayan) Rasûl (Hz. Muhammed s.a.v.) sizin üzerinize bir şahit olsun, siz de insanlar üzerine şahitler olasınız! Artık salâtı ikame edin ve zekâtınızı verin; Esmâ’sıyla hakikatiniz olan ...

Devamını Oku »

Ahirete iman !

“Vel yevmil âhir“nin başındaki “v“, yani arapçadaki “vav” harfini tek başına bağlaç olarak düşünüp, “EL-YEVM`İL ÂHİR” şeklinde anlamakta mümkündür bize göre; “Vel yevmil âhir” de diyerek “VE Yevmil âhir” diye anlamak da… “VEL YEVMİL ÂHİR” gibi ele alırsak, “Ve” daha sonraki “an”a şeklinde çıkar anlam.. “v`eL-YEVM`İL ÂHİR” diye anlarsak, “âhiret günü” diye kastedilen “kıyâmet” anlaşılır!… Buna karşın birinci okuyuş itibariyle ise, “içinde bulunduğun andan ...

Devamını Oku »

Rasûllere iman !

Önce “ALLAH”ın ne olduğu ve nasıl iman edilmesi gerektiğini, “ALLAH”ın varlığını ve kendinde seyretmeyi dilediği mânâları… Sonra da seyredildiği alan olan kesret âlemi, melekler âlemi, salt enerjiden oluşmuş mânâ birimleri âlemini farkettik… Ayrıca bu bölümde Âlem Kitabının kelimeleri, harfleri, sûreleri, âyetleri hükmünde olan melekleri… Bu meleklerin veya bu harflerin, kelimelerin oluşturduğu kitapları anladık… Şimdi sıra geldi bu kitaplardaki bilgileri mânâları insanlara ulaştıran Rasûller, Nebiler yani elçilere.. Bu Rasûllere iman kesin zorunlu, ...

Devamını Oku »

ve Kütübih !

“Kitaplarına iman” derken burada “kitapları” iki mânâda ele alacağız.. Birinci mânâda kitap; BEŞERİ anlamdaki kitaptır. Beşeri anlamdaki kitap, şayet okuyup anlıyabilirsen, senin ilâhi anlamdaki kitabı anlamana yol açar. İkincisi ise İLÂHİ KİTAP!.. İlâhi mânâdaki kitap nedir?… “ÜMMÜL KİTAP“!.. “Kitapların anası” Kur’ân nâzil olmadan önce, Hz Muhammed Mustafa Aleyhisselâm’ın okuması istenen kitap!…. “Oku” diye işaret edilen kitap!. Beşeri mânâdaki “kitap” ise rasûllerin aracılığı ile bize ulaşmış olan kelâmı ilahidir; ki bu kitap Âlemlerin Rabbından, ...

Devamını Oku »

ve Melaiketih !

Şimdi dikkat edelim… “Âmentü“iman ettim, “ve” sözü ile “meleklerine” bağlanıyor!. Meleklerine iman, “ALLAH”a imanın hemen akabinde ikinci sırada geliyor. Niçin meleklere iman bu derece önemli? Niçin kitaba ve rasûle imandan önce geliyor sıralamada?.. Nitekim “Amener resûli” diye bildiğimiz Bakara Sûresi sonundaki ayetlerde de: “Küllün amene billahi ve melâiketihi ve kütübihi ve resûlih…” diye bu sıralamayı bildiriyor!… Meleklere iman nedir, nasıldır ve niçindir? Bu konuyu “RUH İNSAN CİN” isimli kitabımızın genişletilmiş 10. baskısında oldukça izah etmeye çalıştık.. Şimdi burada da bir ...

Devamını Oku »

Amentü !

“Amentü“, bilindiği üzere, “İslâm Dini“nin bildirmiş olduğu iman edilmesi zorunlu esaslar bütünüdür. –Amentü “B”illahi  ve melâiketihi  ve kütübihi  ve rasûlihi  vel yevmil âhir  ve bil kaderi, hayrıhi ve şerrihi min ALLAH`u teâlâ  vel ba`sü ba`del mevt.. Bundan sonra da şehâdet gelir: “Eşhedü enlâ ilâhe İLLAALLAH ve eşhedü enne Muhammedün abduhu ve rasûluh”. Burada hemen öncelikle şunu belirtelim ki, “âmentü” sonradan formüle edilmiş bir inanç ...

Devamını Oku »

Şefaat ve Şirk

” Rasûlullah`ın şefâati ehli kebâire imiş; “Ehli kebâir” kimdir?… Bu açıklamada iki şeyi iyi anlamak lâzım; Bir, “ŞEFÂAT” nedir?… Nasıl olur?…. İki, “Kebâir” nedir?… Şefâat, sanılıyor ki, biri gelip koluna girip seni sürükleyecek; bir yere sokacak!…. Birisi koluna girip de, seni bir yere mi götürecek!?… Şefâat, dünyada var; âhirette var… mahşerde var, cehennemde var…. Rasûlullah Aleyhisselâm’ın şefâati var; evliyanın şefâati var; ...

Devamını Oku »

Oruç

 Resulüllah Efendimiz, hayır yapma hususunda insanların en cömerdi idi. En cömert olduğu ay ise, Ramazan ayı idi. Cebrail, her sene Ramazan ayında Resulüllahla buluşur, ta ayın sonuna kadar Resulüllah ona Kur’anı baştan sona okuyup dinletirdi. Cebrail’le buluştuğu zaman, Resulüllah, hayır yapmada esen rüzgardan daha cömert olurdu. (BUHARİ) İslâm’ın üçüncü şartı, “ORUÇ”… ” Ramazan” ayı diye bildiğimiz ayda “oruc”lu olmak, sağlığı ...

Devamını Oku »

3 Ocak 1997 tarihli Cuma Sohbetinden

Şimdi sorsam ki ben… “Hiç içinizde Kurân okuyan var mı?.” diye; Belki pek çoğunuz elinizi kaldıracak “ben okudum” diyeceksiniz. Ama, okuduğunuzun manâsına kaç kişi eriyor?. Kurânı okumak demek, onun manâsını, ne dediğini, anlamak demektir. Ramazan geliyor, efendim mukabeleler yapılacak, karşı karşıya oturacaklar, birisi okuyacak, ötekiler de kâğıt üzerinden harfleri sıralayacak… Sonra da “hatim yaptık” diyecekler!!!… Bu, kendini aldatmaktan başka bir ...

Devamını Oku »