Hiç Ceviz Kırdınız mı?

Pek çoğunuz ceviz kırmış veya yemişsinizdir!..icerik_ah

Bir kısmınız da dalında yada yeni kopmuş haliyle cevizi görmüşsünüzdür!.

Ceviz üzerine, ceviz kırmak üzerine pek çok şey söylenmiştir…

Hatta bazıları cevizağacına benzetmiştir kendisini şarkısıyla;

“Ben bir cevizağacıyım Gülhane Parkında;

Ne sen bunun farkındasın, ne polisler farkında!.” Diyerekten…

Ceviz ile insan arasındaki benzerlik bilmem hiç dikkatinizi çekti mi?..

Cevizin gümüş iyonu içeren tek meyve ve beynin gümüş iyonu ihtiyaci olan tek organ oldugunu biliyor muydunuz? Eğer cevizi ortadan ikiye bölüp tahta kabuğunu çıkartırsanız, içinin iki yarım küreli insan beynine ne kadar benzediğini farketmişsinizdir elbet…

Ama ben bu benzerlikten sözetmiyorum!. Ya neden bahsediyorsun, dediğinizi duyar gibiyim… Hemen açıklayayım…

Dalından düşmüş cevizi gördünüz mü bilmem, üzeri noktalı yeşil renkte bir kabukla kaplıdır!. Eline alanın eli boyanır; ve kolay kolay da çıkmaz bu boya!.. Üstelik bilmeyerek dişlerseniz, sulfata yalamış gibi olursunuz; sanki zehir!.

Münâsip bir şekilde açabilirseniz bu yeşil kabuğu, işte o zaman görürsünüz tahta kabuklu meşhur cevizi!. Elle kolayca kıramazsınız o tahta kabuğu.. Ama varoluşunun çok büyük bir hikmeti vardır o tahta kabuğun! İçine hava girmesini önler; ve böylece de içindeki cevizin yağının havayla birleşerek okside olmasını, yağının acılaşmasını önler.. Onun içindir ki, ceviziçi, kabuğu içinde saklanır hava almasın diye; ancak yeneceği zaman o kabuktan çıkartılır; ayıklanmış halde saklanmaz!.

Üçüncü katı ise bildiğimiz kahverengi ince kabuktur.. Şayet o kabukla yerseniz, gene damağınızda kekremsi bir lezzet hissedersiniz, biraz acımsıdır.. Koruyucu kabuktur!. Ama buna rağmen, artık onda içinin inceliklerini, kıvrımlarını, şeklini görebilirsiniz!. Ama ne olursa olsun, yemesi o kadar lezzetli değildir..

Dördüncü katı kahverengi kabuğun altındaki beyazımsı renkli zardır!. Artık ceviziçi iyiden açığa çıkmış; rengi âşikâr olmuştur!. Her ne kadar üstündeki zar, ceviziçiyle temasımızı önlüyorsa da, tam lezzetine ermemizi engelliyorsa da; gene de ceviz içine ulaşmış sayılırız!. Buna rağmen zarın soyulmuş hali daha bir başkadır ceviziçinin!

Beşinci kat, işte ceviziçi!.. Beyazetli, pekbi lezzetli ve de insan için çok yararlı gıda; şifa!.

Altıncı kat ise cevizin yağı!.. İnsana en yararlı yanı!.. Cevizin özü, hasılası… Varoluş hikmeti… Sırf hayır!. Bir rahmet ki, içinde acısı hiç yok!.

Yedinci ve son kat; cevizin yağındaki kuvvet, enerji!… Cevizin varoluşunun sebebi hikmeti!.. Cevizin Hakikatı!.. Bir elektrik ki, bütün ampuller onunla hayatiyet bulur!.

Ve şimdi gelelim cevizle önemli bir benzerlik yanı bulunan insana…

1.kat bilinciyle, “Nefsi emmare”de diye tanımlanan insan… Acı ve zehirli sanki!.. Yalnızca kendini düşünüp, herşeye sahip olmak isteyen; kimseye yaşam hakkı tanımayan; kravatlı vahşi!. Sadece almayı düşünüp, vermeyi hiç hatırına getirmeyen ve dahi verecek bir nesnesi olmayan insan etiketli mahlûk!

2.kat bilinciyle, “Nefsi Levvame”de diye tanımlanan insan… Özündeki özelikleri ve güzellikleri tahta kabuk mesabesindeki “levvame” bilinciyle örtmekte olan kişi!. Kendini belkide, ceviz sanan tahta kabukçasına, beden sanan bir birim!. Kâh yeşilkabuğunun gereğini yaşayıp, kâh da içindeki değerli katmanın farkında olan ve bunun gereğini yaşayamamanın üzüntüsünü çeken insan…

3.kat bilinciyle, “Nefsi Mülhime”de diye tanımlanan insan… Kendinin kabuk -pardon beden- olduğu şartlanmasından kurtulmuş;hakikatını farketmiş; kâh özündeki lezzetten tadan, kâh da kendini kıvrımlı beyaz ceviziçi sanan birim… Ârifler diye bahsedilen mârifet ilmi erbabı!.

4.kat bilinciyle, “Nefsi Mutmainne”de diye tanımlanan insan… Bildiği hakikatta ve hissedişte tatmine ulaşmış, mutmain olmuş; bunun getirisiyle cehenneminden azad olup cennetine girmiş insan!. Beyazımsı zar hükmünde olan birimsellik duygusuyla hakikatını zar gibi örtme hali mevcutsa da, Hakikatı olan “Allah”ı hisetmenin ve talibine zar arkasından göstermenin hazzı içindeki kişi!. Velîhakikat ilmi ehli.

5.kat bilinciyle, “Nefsi Râzıye”de diye tanımlanan insan… Ellerin beynin hükmüyle hareket ettiklerinin idrakına ermiş ve eller ile savaşı kalmamış insan!. Her anı ve hâli beyinle olup; beynin hükmüyle bedende olup bitenleri seyreden tüm kabuklardan arı, ceviziçi sanki!.. Fenâ fillah’ın sonu!.. Esmâ’da seyr hâli…

6.kat bilinciyle, “Nefsi Mardıyye”de diye tanımlanan insan… Cevizdeki beyaz etin özündeki yağ misali, insanın özündeki sıfat mertebesi!… Bakâ billlah yaşamı… “Görür gözü, konuşur dili…. olurum” sırrının yaşamı..Sıfatlarla tahakkuk hâli!…

7.kat bilinciyle, “Nefsi Sâfiye”de diye tanımlanan insan… Cevizin yağında gizli kuvvet misali, insanın ve varolan herşeyin özü!.. “Özde biriz” tanımlamasıyla vurgulanan “bir”lik noktası!.. Her şeyin “şey”sizlik hâli!.(1)

Şey” yok, Yalnızca O var!.

Gülhane Parkında gizli, ne halkın ne de polisin farkında olmadığı cevizağacından ve ürününden sözetmeye çalıştım… Bilmem anlatabildim mi?

(1) Bu konuda geniş kapsamlı bilgiyi “KENDİNİ TANI” isimli kitabımızda bulabilirsiniz.

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu