Aylık Arşiv: Eylül 2010

Günlük Dua

Allahümme lâ ilâhe illâ ente: Tanrı yok, sadece Sen! Vahdeke la şeriyke lek: Ortağı olmayan TEK’sin. Ve enne Muhammeden abduke ve rasûlüke: Ve kesinlikle “abd” ve rasûlündür Muhammed. Subhaneke ve bihamdike adede ilmike ve rıdae nefsike ve zinete arşıke ve midade kelimatik; kemâ yenbeğiy licelâli vechike ve liazıymi sultânik: İlmindeki sayı kadar, Sen razı olasıya kadar, arşının ağırlığınca, kelimatının adedince, vechinin celâli ve ...

Devamını Oku »

Gülşen-i Raz -5-

Hangi düşünce bizim yolumuzda şarttır? Niçin düşünce bazen ibadet, bazen günâhtır? Nimetler üzerinde düşünmek yolumuzun şartıdır; Fakat Hak’kın Zât’ı üzerinde düşünmek salt günahtır!.. Hak’kın Zât’ı hakkında düşünmek bâtıldır. Elde olanı elde etmek, salt muhâl bil!.. Gözün gücü, kudreti olmadığından.. Parlayan güneşi göremez… Âyetleri Zâtından dolayı aydınlandılar; Zâtı Âyetler aracılığıyla aydınlanmadı!.. Bütün âlem O’nun nûruyla var olmuşken, O, nasıl âlem aracılığıyla ...

Devamını Oku »

Gülşen-i Raz -4-

Temsil Eğer güneş bir hâlde olsaydı, Işığı da bir minvâlde olurdu. Hiç kimse; bunun onun ışığı olduğunu bilmezdi; Öz’le kabuğunun farkı olmazdı. Hak’kın Nûr’u taşınma ve dönüşme nedir, bilmediğinden, Değişim ve başkalaşımı da olmaz. Âlemi baştan başa Hak’kın nûrunun aydınlığı bil!.. Hak onda açıklığı itibâriyle gizlidir. Sen sanırsın ki, âlem kendiliğinden devam ediyor… Kendi zâtiyle sürekli kâimdir. Akıl sahibi ve ...

Devamını Oku »

Gülşen-i Raz -3-

SORU : Düşüncemde ilk şaşırdığım şu: Nedir düşünce dedikleri şey? CEVAP : Dedin ki bana: Söyle nedir düşünce? Çünkü, anlamı hakkında hayretler içindeyim!.. Düşünce; bâtıldan Hak’ka gitmektir, Parçayı da, sınırsız mutlâk bütünüde görmektir. Bu alanda eserler veren filozoflar, Tanım yaparken demişler ki: Gönülde bir şey tasavvur edilince, İlkin onun adı “hatırlayış” olarak belirlenir.. Düşünme anında onu aşınca, Adı geleneğe göre ...

Devamını Oku »

Gülşen-i Raz -2-

KİTABIN  YAZILIŞ  SEBEBİ  On yedi gün geçmişti, yedi yüzüncü yılından Hicretin… Ansızın, Şevval ayında, Bir elçi, binlerce lûtuf ve ihsanla, Horasanlılar adına çıka geldi. Bir ulu kişi vardı orada, ünlenmişti, Her türlü hünerle, bir nur kaynağı gibi… Bir mektup yazmış mânâ hakkında; Mânâ ehline göndermiş. Orada birkaç ibâreden oluşan müşkül, İşâret ehlînin müşküllerinden aktarılmış… Dizelere dökmüş ve sormuş birer birer; ...

Devamını Oku »

İnsan-ı Kamil – Abdûlkerîm Ceylî

             İnsan-ı Kamil                                 Abdûlkerîm Ceylî              Bu eserden beklenen odur ki; Salik için , en yüce refikine ileten ola.. Ama, ince, düşünceli, nazik, kibar arkadaş gibi..   “Allâh” adı ile kaim olan o yüce Zat’a. Hak ettiği şekilde hamd olsun.. İşbu yüce Allah; Zatının hakkına ve hükmüne göre: Her kemâlde tecelli eyledi.. Celâl beni noktasını, cemâl harfleri noktasına yerleştirdi.. Hem de noktasız olarak.. Mabuda ...

Devamını Oku »

Bilinç Beynin Neresinde?

Öylesine düşünmeden ve sorgulamadan yaşamaya alışmışız ki, gördüğümüz kadarını maddeye, mekanik çalışan bir sisteme bağlayıp, görmediklerimizin de hokus-pokuslarla oluştuğunu kabullenmek bizi rahatlatıveriyor!. Kimi, bu hokus-pokus sihrini doğaya bağlıyor, kimi de tanrısına!. Bedenindeki muhteşem mekanizmanın çalışma düzenini, sebep-sonuç ilişkisini görmekten ve sorgulamaktan mahrum olanlar; bedenin mükemmel çalışma düzenini ve “Allah” ismi ile işaret edilenin, algıladığımız plândaki en muhteşem mekanizması olan BEYNİgörmezden gelmekte anlamsız bir ısrar ...

Devamını Oku »