Yaşlanma Nasıl Kontrol Edilir?

Yeni çıkan bir kitap bilimsel olarak ele almış: “Telomerlerimizi uzatarak, yaşamımızı da uzatabiliriz…”

Moleküler biyolog Elizabeth Blackburn, hücresel yaşlanmada anahtar rol oynayan kromozomların uçlarında bulunan “telomer” adlı yapılar üzerinde yaptığı araştırma ile Nobel  Ödülüne layık görüldü. Ancak, bu çalışmasındaki önemli sağlık etkilerinin akademik çevreler tarafından dikkate alınmamış olması da onu hayâl kırıklığına uğratmıştır.

Bu yüzden, bu araştırmadan elde ettiği tespitlerini bir kitapta ele alarak, geniş okuyucu kitlesine ulaşmak amacıyla, psikolog Elissa Epel ile birlikte yeni bir kitap çıkardı. Blackburn, kitapta okuyucularına yeni yılda sigara içmemek, düzgün yemek, yeterince uyumak, düzenli egzersiz yapmak, stresi azaltmak şeklinde aldıkları kararları uygulamalarında motive olmaları için bilimsel bulgular sunmakta.

Salı günü yayınlanan “Telomer Etkisi”in ana mesajı; kendi yaşlanmanızın üzerinde hayâl edebileceğinizden daha fazla kontrolünüzün olması. Gerçekten de telomerlerinizi uzatabilirsiniz ve bu da yaşamınızı uzatmaya neden olabilir. Yazarlar, binlerce çalışma ve araştırmayı gözden geçirip, sağlıklı kalma konusundaki tavsiyelere uyarak bunun olabileceğini dile getirmekteler.

Kaliforniya Salk Biyolojik Araştırmalar Enstitüsü Başkanı olan Blackburn şunları söylüyor:  “Telomerler size dinliyor, sizin davranışlarınızı da duyuyor, zihninizden geçenleri de duyuyor.”

Telomerler, tıpkı ayakkabı bağının ucunda yer alan koruyucu kısım gibi, DNA dizilimlerinin, kromozomların ucunda yer alırlar. Stresli, zorlu bir yaşam bu başlıkları kısaltır ve bu da hücre bölünmesi sırasında onların kromozomların aşınmasını önleyememesine, hücre bölünmesinin durmasına ve dolayısıyla hücrelerin ölmesine neden olur.

Bu yeni kitabı yazan yazarlar, yaşlanan bu hücrelerin çoğunun da insan yaşlanmasını hızlandırdığını söylüyorlar. Yazarlar bu durumun belirli bir hastalığa neden olmadığını ancak araştırmadan elde ettikleri bulgulara göre genlerinizde olanın ortaya çıkacağı zamanı hızlandırdığını söylüyorlar. Bu konuda Kaliforniya Üniversitesi San Francisco Yaşlanma, Metabolizma ve Duygular Merkezi’nin de Müdürü olan Epel de şunu ekliyor: “Örneğin; kalp hastalığına karşı daha hassas, savunmasız iseniz, telomerleriniz kısalırsa bu hastalığa yakalanma ihtimaliniz daha kuvvetli oluyor.”

Epel şunları da ekliyor: “Yeni bir özgünlük seviyesi sağlanabilinir ve insanlara telomer biliminden, ondan elde ettiğimiz ipuçlarından yola çıkarak, daha uzun telomerlere sahip olmaları için hangi egzersizleri yapabileceklerini, hangi gıdaları tüketebileceklerini, uyku kalitesi hakkında daha net ve özgül bilgiler verebiliriz.”

Bu alandaki diğer araştırmacılar, Blackburn ve Epel’in halkın geneline bu telomer araştırmasının ulaştırılması ve bilgilendirilmesi çabalarını takdir ederler. Ancak bazıları da, bunun bu şekilde olduğundan fazla basitleştirilmesinin riskli olduğu konusunda onları uyarır.

Harvard’lı genetikçi ve anti-aging (yaşlanma geciktirici) araştırmacısı David Sinclair de şunları ifade ediyor: “Yaşam biçimin telomer uzunluğunu ve dolayısıyla yaşam süresini etlileyebileceğini kanıtlamak bence epey zor. İnsanlarda neden-sonuç (nedensellik) yaratmak imkansız, dolayısıyla, bu asosiyasyonlara-kenetlenmelere bağlı.”

Novato, Kaliforniya’daki Yaşlanma Araştırmaları Buck Enstitüsü’ndeki hücresel yaşlanma uzmanı olan Judith Campisi, bu yapılan araştırmanın temelinin sağlam olduğunu söylemekte ve şunu eklemekte: “Korkunç, berbat bir yeme alışkanlığın varsa ve bir de sigara içiyorsan, kesinlikle hayatını ve telomerlerini kısaltıyorsun!” dedi.

Campisi:“Kısa telomerler hücrelerin büyük olasılıkla yaşlanmasına ve iltihaplanmaya neden olan moleküllerin üretiminine neden olmakta ki bu da her yaşa bağlı hastalık için büyük bir risk faktörü. Dolayısıyla orada bir bağlantı mevcut. Bu özel sihirli bir kurşun değil.”

Campisi olayı sadece telomerlere dayandırılması konusunda çekincelerini de şöyle ifade ediyor: “Hücreler pek çok farklı şekillerde yaşlanabilir. Bir kişi pek çok yaşlı hücreye sahip olup da normal görünen telomerlere sahip olabilir.Eğer bütün olay telomerlerden kaynaklı olsaydı, çok uzun zaman önce bu yaşlanma problemini çözmüş olurduk.”

Blackburn New York’taki yayınevindeki ofisinden yaptığı röportajda, bu telomer araştırmasının en iyi yanının “ölçülebilir” olması olduğunu ve anneninizin koltuktan kalıp egzersiz yapmanızı söylemesinden daha iyi ve belirgin talimatları bizlere verdiğini dile getiriyor.

Blackburn: “Anneniz size her hafta maraton koşmanız gerektiğini ya da haftada 3-4 kez koşmanızın yeterli olduğunu söylemese de bu telomer araştırması aşırı egzersizin daha sağlıklı ve uzun yaşamak için gerekli olmadığını ileri sürmektedir.”

Ayrıca Blackburn, yaptığı araştırma sonucu, telomerleri ilaçla uzatmanın tehlikeli olduğunu, yaşam tarındaki değişkliklerin haplardan çok daha güvenli olduğunu söylüyor.

Blackburn: “Bu araştırmadan ortaya çıkan şaşırtıcı şey ise; telomerlerinize fayda sağlamak için 8 saat uyumanızın gerekmediği. 7 saat uyku da, yeterince dinlenebildiğiniz sürece, yeterli. Dolayısıyla, uyandıklarında 8 saat uyumadıklarını gören insanların üzülmesine gerek kalmadı.”

Campisi: “Bu telomer araştırmasındaki zorluklardan bir tanesi de çoğu çalışmanın kan hücrelerindeki telomerlerin uzunluğunu ölçmesi. Ancak, karaciğer kandan daha hızlı ya da daha yavaş yaşanabilir… Bizler tüm beden içinde her noktada aynı şekilde yaşlanmıyoruz. Bedenimizin yaşı her noktada farklı olabilir.”

Washington Üniversitesi’nden yaşlanmanın moleküler temelini araştıran Matt Kaeberlein, kandaki telomer uzunluğunu ölçerek “gerçekten rapor ettiğimiz şey, bağışık kök hücrelerinin iyi işlev görme kapasitesidir” dedi. “Bunun da  gerçekten bize anlatabileceği şey; bağışıklık sisteminin yaşam biçimine ve çevresel faktörlere karşı özellikle hassas olabileceğidir.”

Kaeberlein, kendisinin telomer araştırmasının dışında olduğunu ve daha kısa telomerlerin daha uzun telomerlere karşı ortaya konan tahmini değerlere karşı kuşkulu olduğunu söylüyor.

Kaeberlein: “Bu tarz argümanların ortaya konması için sundukları metodun sayısal anlamda yeterli ya yüksek çözünürlüklü olup olmadığı net değil. Bence bu araştırma, sağlık çıktılarını tahmin eden, öngören bir biogösterge olma potansiyeline sahip. Ancak, insanlara telomerinizin uzunluğuna bağlı olarak yaşam tazrlarınızda değişklik yapmanız gerekir deme konusunda rahat değilim.”

Ancak, Harvard’da okumuş,Berkeley Kaliforniya’dan jinekolog Sara Gottfried, bunu rahatlıkla söylüyor. Gottfried telomerlerinin uzunluğuna dair yaptırdığı testin sonucunda şok olmuş ve hareket geçmiş ve yaşam tarzındaki yaptığı değişiklikler onu biyolojik yaşının 20 yaş gerisine taşımış.

Mart ayında çıkacak olan ve tüm yaşadıklarını anlatan “Genç Kalmak İsteyenlere: Genlerinizi Yenilemek, Yaşlanmayı Tersine Çevirmek ve Zamanı 10 Yıl Artırmak İçin Yeni ÇığırAçan Bir Program” adlı bir kitap da yazan Gottfried şunları söylüyor: “Bu çok ilginç bir anektodsal deneyimdi. Bu deneyim ile yiyecek, uyku, egzersiz, yağsız vücut kütlesi, stres konusunda düşüncelerimi organize edip, pek çoğumuzun yapmayı başaramadığını (bunları yapamazsak yaşlanmamız hızlanıyor) yapıp, harekete geçerek yaşam süremi uzattım.”

Çeviren: AylinER
https://www.scientificamerican.com/article/how-to-control-aging/?WT.mc_id=SA_TW_BIO_NEWS

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu