Tanrının Var Olduğunu Bilebilir miyiz?

 

tanrı

13 milyar dolara maloldu, 14 yıl aldı, fakat beklendiği gibi Tanrı ortaya çıktı, sevinç ve rahatlama harikaydı.  2012 yılıydı ve kanıtlar bu yılda oldukça güçlendi. İnançsızlık artık bir seçenek değil, Tanrı gerçek. Tabiki bildiğimiz Tanrı değil, onun parçacığı, namı diğer Higgs bozonu.

Keşke Tanrı’nın varlığını ispatlamak da bu kadar kolay olsaydı. Bu sorunun üzerine litrelerce mürekkep ve kan döküldü, fakat bizi hiç bir yere götürmedi. Tek veya çoklu Tanrıya inanmak bir inanç sıçramasıydı, inançsızlıkta öyle. Tutarlı ve rasyonel tek pozisyon ise agnostisizm yani bilinemezcilik olarak gözüküyor.

Genel bir bakışla bunu değiştirebilecek şeyler halen uzakta gözüküyor. Parçacık fiziğinde maddeye özelliklerini kazandıran Higgs bozonunun varolduğunu göstermek bunlardan biri. Ama aynı şeyi her yerde ve hiçbir yerde olan, özünde olan, aşkın, bilinebilen ve anlaşılamayan tabiatüstü  bir varlık için nasıl yapabilirsiniz ?

Bu zorluk her iki taraftan  bilim adamları ve felsefecileri  durduramadı. Elbette, Tanrıya inananlar için  dünyanın inanılmaz karmaşıklığı bir argüman teşkil ediyordu. Bir gözün veya kelebeğin fonksiyonelliği ve güzelliği gibi şeyler, bir yaratıcının inkar edilemez oluşunun delili midir? Bu yüzeysel argüman sonradan akıllı tasarım ve indirgenemez komplekslik adıyla yeniden hayat buldu ve uzun zaman aralıklarına ihtiyaç duyan doğal seleksiyon ve evrim karşısında çürütülebilir hale geldi.

Bilim geliştikçe ”Delile dayanan Teizm”  parçalara bölündü ve dindar felsefeciler ”Düzeltilmiş epistemoloji (bilgi teorisi)” denen bir noktaya geri dönüş yaptılar. Tanrı’nın varlığının delil veya ispat gerektirmediğini savundular. Tanrı, Tanrı’dır.

Bilimsel zihinliler için ise bu, umutsuzca bir yan çizişe benziyordu. Böylece delile dayanan ateizm momentum kazandı. Gidiş yollarından biri ”Bilişsel yan ürün varsayımı” idi. Buna göre, çevremizdeki herşeye genellikle görünmez olan bir aktörün sebep olduğunu ve dolayısı ile insan beyninin dini inanç için işlemden geçirildiğini söylüyordu. Evrilen sistem atalarımıza üstünlük sağladı. Buna göre, hışırdayan dalların arasında bir hayvanın mevcudiyetini araştırmak, saldırmaya ve kaçmaya daha iyi hazırlanmak manasına geliyordu. Bu,  bugün de hemen açıklayamadığımız bir çok olayda görünmez bir el aramaya meyilli olduğumuz anlamına geliyor.

Fizikçi Victor Stenger, delile dayanan ateizmin en büyük yorumcularındandı. 2007’de ”Tanrı : Başarısız Varsayım” ı yayınladı. Bu yayında varolsa da olmasa da milyarlarca kişinin İbrahimi Tanrıya taptığına işaret etti. Eğer Tanrı varsa bunun bazı gözlenebilir eserleri olmalıydı.

Yokluğun delili

2015’te ölen Stanger ,  eserlerin bazılarında bunu  anlattı.Mesela Tanrı eğer ahlakın kaynağı ise, dindar olmayan insanlar dindar olanlardan daha az ahlaklı olmalıydı. Eğer Tanrı evreni yarattıysa fizik ve kozmoloji kanunlarında tabiatüstü  işaretler görmeliydik. Eğer Tanrı dualarımıza cevap veriyorsa hasta kişiler için dualar bir ilaç olmalı ve klinik deneylerde öyle olduğunu göstermeliydi. Stenger bunların hiçbirinin gözlemlenmediğini söyledi. Dolayısıyla ona göre Tanrı’nın varolmadığı varsayımına geri dönmeliydik.

Tennessee Nashwille Vanderbilt Üniversitesinde dini felsefeci olan Scott Aikin’e göre Stenger’in çıkarımları hala geçerlidir. Ortadaki deliller Tanrı’nın varolmadığına işaret ediyor. Delil yokluğu yokluğun delilidir diyor.

Tanrı varsayımını reddetmek için başka sebepler de var. Özellikle bir çok mantıksal paradokslar yaratıyor. Bilge ve kadiri mutlak olan Tanrı, bilemeyeceği bir sır ve kaldıramayacağı bir taş yaratır mı ? Ve birde tapınma paradoksu var. Tapınma, Tanrı’nın dileğine tamamen teslim olmayı gerektiriyor. Ama bizim otonom (muhtar, kendi adına bağımsız hareket edebilen, uzaktan kumanda edilmeyen) varlık olduğumuz söyleniyor (Bakınız. Özgür iradem var yazısı).

Ateizmin argümanlarından sıyrılmanın bir çok yolu var. Bunlardan biri, Tanrının kendini  onunla sadece gerçekten ve gerçekten iletişim kurmak isteyenlere ve daha sonra da mücadele edenlere gösterdiğini söyleyen ”ilahi gizlilik”. Eğer bu gerçekten doğruysa ateistlerin bir delil bulamamasında şaşılacak bir şey yok.

Şunu görmek ve tartışmamak gerekiyor : Bir komplo teorisi gibi tanrı, kendini çürütülmekten izole etmiştir. Bu da onu bilimin dünyasının dışına çıkarır ki çoğu inananlar Tanrıyı bir şekilde buraya yerleştirirler.

Muhtemelen iyi niyetle : Eğer Tanrı herhangi bir yere aitse, bu yer neresi.

Çeviren : Ümit TUNCEL
https://www.newscientist.com/article/mg23130891-000-metaphysics-special-can-we-ever-know-if-god-exists/

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu