Müzik, Ritim ve Beyin

Müzik hayatımızın bir parçası. Tarih boyunca insanlık için hep çok önemli olmuştur. Dinlemek, yapmak ya da çalmak keyif, hüzün, huzur verirken, bazen de hayatımızı değiştirecek deneyimler yaşamamıza sebep olur. Peki müziğin beynimiz üzerindeki bu derin etkisinin nedeni nedir?

Müzik Beyindeki Aktivasyonu Değiştirir

Müzik dinlemek, çalmak, okumak ve yapmak pratik olarak beynin her alanını etkiler. “Müzik Esnasında Beyniniz” adlı kitapta Daniel J. Levitin, müzik dinlemenin öncelikle kohlear, çekirdek, beyin sapı ve beyincik gibi korteks altı yapıyı etkilediğini söylüyor. Daha sonra beynin iki yanındaki işitsel kortekslere yol alır. Siz müziği duyduğunuzda hipokampüs ve frontal lobun alt bölümleri gibi beyindeki hafıza merkezlerini de kapsamış olur. Tempo tutmak beyinciğinizi etkiler. Müzik okumak görsel korteksi, dinlemek ya da sözleri hatırlamak temporal ve frontal loblardaki dil merkezlerini etkiler.

Müzik yaparsanız, frontal lobunuz, motor ve duyu korteksiniz etkilenecektir. Müzik yapmak motor kontrol, somatosensoryel (bedensel-duyusal) dokunma ve işitsel bilginin koordinasyonunu gerektirdiği için, çoğu müzisyenin diğer insanlara kıyasla her iki elini de çok daha iyi kullandığı bilinmektedir. Sol ve sağ beyin arasındaki artan iletişim ağı, iki motor alanı bağlayan kalın lifler oluşturur. Bu alan müzisyen insanlarda müzisyen olmayanlara göre çok daha büyüktür.

Beynin değişebilme özelliği (nöroplastisite) nedeniyle, müzik aynı zamanda beynin bazı öğrenme kapasitelerini de etkiler ve işitsel ve motor korteksin boyutunu büyütür. Hollanda Utrecht Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre müzik işitsel imgelem yeteneğini de artırmaktadır.

Sağ Beyin mi Sol Beyin mi?

Genellikle müzik yaratıcılıkla alakalı olduğu için sağ beyin aktivitesi olarak düşünülmektedir. Ama beyin görüntüleme araştırmasına göre, çoğunlukla beynin sağ tarafında aktivasyon görülse de, müziğin her iki yarım küreyi de etkilediğini görülmüştür. Maurice Ravel (1875-1937) empresyonist bir Fransız bestekar idi. Beyninin sol yarım küresini etkileyen bir hastalık geçirmişti. Bu yüzden konuşamıyor, karmaşık şeyler yapamıyor, okuyamıyor ve de yazamıyordu. Ayrıca ömrünün sonlarına doğru artık müzikal işlevini yitirmiş ve de beste yapamaz hale gelmişti. Ravel’in aksine Rus bestekar Shebalin ve İngiliz bestekar Benjamin Britten ise müzikal eserler yazmaya devam ettiler. Her ikisinin beyninde de de sol yarımkürelerindeki felçten dolayı konuşma yeteneklerinde bozulma görülmüştü.

fMRI ve PET gibi modern görüntüleme teknikleri kullanılarak müziğin lokalizasyonuyla ilgili yapılan araştırmalar, profesyonel olarak müzikle uğraşmanın sol yarım kürede analitik prosesi geliştirdiğini göstermiştir. Diğer insanlar ise sağ yarım kürelerinde müziği proses etmektedirler. Müzisyenlerin sol yarım küreleri amatör müzisyenlere göre çok daha üstündür. Müziğin sağ yarım kürede daha lokalize olması özensiz olarak müzik dinleyenlerde görülmektedir.

Müziğin daha çok hangi yarım kürede etkin olduğu kültürel etkiye bağlı olarak da değişebilir. Japonlar geleneksel popüler müziklerini sol yarım kürede değerlendirirken, batılılar aynı müziği sağ yarım kürelerinde değerlendirmektedir. Müzik ve dil ayrı olarak işlem görmekte ve zıt yarım kürelerin homolog (benzeş) bölgelerinde lokalize olmaktadırlar.

Müzik Duygularımızı ve Çok Ciddi Derecede Beynimizi Etkiler; İyileşmemize Yardımcı Olur

Müzik beynin pek çok alanını etkilese de, insanların müzik dinleme ya da çalma sebebi bundan keyif alıyor olmalarıdır. Araştırma göstermektedir ki, insanlar müziği öncelikle duygularını etkilediği için değerli bulmaktadırlar.

İsveç Uppsala üniversitesi’nden Dr Juslin ve ekibi bilişsel değerlendirmenin yanı sıra, müzik dinlemenin neden duyguları kışkırttığına, refleksler, koşullanma, duygusal etkilenme, görsel imgeleme ve beklenti yarattığına dair altta yatan mekanizmaları öne sürdüler.

Daha derin bir seviyede müzik, duyguları düzenleyen amigdalanın ve hatta nefes alma, kalp atışı ve sindirim gibi hayati fonksiyonların merkezi olan beyin sapının aktivitelerini uyarır.

Eşsiz yapısı gereği müzik beynimizi değiştirmek ve tedavi etmek için çok etkili bir yol olabilir. Konuyla ilgili farklı alanlarda çok ilginç hikayeler bulunmaktadır. Denge problemi olan ve yürümekte güçlük çeken Parkinson hastası bir kadın, müzik yaparken bacaklarını rahatlıkla oynatabilmekteydi. Denge yeteneği çok daha iyiydi ve dans etmekten kendini alamıyordu.

Parkinson, Alzheimer, felç, beyin yaralanması, endişe ve depresyon gibi nörolojik durumların tedavisinde müzik terapisi çok etkili olmaktadır.

Ayrıca ritmik davul gibi enstrümanlarla müzik yapmak, artık bütünsel sağlık tekniği olarak kullanılmaktadır. Yeni bir araştırmaya göre, davul beynin farklı alanlarında senkronize aktiviteler yaratabilmekte ve endişeyi, stresi azaltarak dikkat eksikliği bozukluğunda etkili olabilmektedir. Bunlardan başka, bir topluluk içindeki insanlar arasında da bağlılık hissi yaratmaktadır. Bu da tarih boyunca pek çok toplumda ayinlerde neden müziğin yaygın olarak kullanıldığını açıklayabilir.

Bedenimiz Doğal Enstrümanımız Olabilir

Bazı insanlar için kendilerini müzikle ifade etmek kolay olmayabilir. Hepimiz doğal olarak müzikten etkileniyor olsak da, bazen insanlar müzik yapmak zorunda kaldıklarında gerginleşebilirler. Ama Ilchi Lee’nin kitabında çok enteresan bir gözlem fark ettim: Beednimiz en doğal enstrümanımız olabilir.

Eğer bir süre sessiz bir ortamda yere uzanırsanız, kalbiniz ritmini duyabilirsiniz. Kalp atarken, beden sürekli olarak ritim oluşturmaktadır. En başından beri fetüs annesinin kalp atışını ve ebeveynlerinin konuşmalarını dinleyebilir. Bebeklerin ninnilere tepkisi, insanlarda müziğe karşı doğuştan bir işlev olduğunun göstergesidir.

Müziğe ayağımızla tempo tuttuğumuzda, bedenimizde de bir ritim geliştiririz. Rahatsız edilmeyeceğiniz bir yerde bunu denemek ve bedeninizi davul olarak kullanmak, müzikal kuvveyi geliştirmenizin ve beyninizle iletişime geçmenizin bir adımı olabilir.

Çeviren : Sıdıka ÖZEMRE
http://brainworldmagazine.com/music-rhythm-and-the-brain/

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu