İnsan Bilincinin Seviyeleri

Enerji Seviyesi 20: Utanç

Utanç seviyesinde, utançtan dolayı bilinçli ölümü seçmek, ihtihar girişim olasığı vardır. Hepimizin saygınlığımızı yitirme, küçük düşme, yok sayılma gibi korkularımız vardır. Utançta görünmez olmayı dileriz. Tard edilme, sürgün, uzaklaştırılma gibi durumlar utanca tipik olarak eşlik eder. Sürgün-tard edilme, ölümle eşittir.

Tüm kişilik düzeyini aşağı çekmesi nedeniyle, utanç diğer olumsuz duygulara karşı bir kırılganlık ile sonuçlanır ve bu nedenle çoğu zaman yanlış bir gurur, öfke ve suçluluk üretir.

Utanca yol açan cinsel istismar gibi erken yaşanılan deneyimler, bu sorunlar terapiyle çözülmedikçe kişiyi bir ömür boyu yanlış yorumlarda bulunmasına ve yolunu şaşırmasına neden olur. Utanç, Freud’un belirlediği gibi, nevroz üretir. Duygusal ve psikolojik sağlığa zararlıdır ve düşük benlik saygısının bir sonucu olarak fiziksel olarak hastalıklara sahip olma olsılığı yüksektir. Utanç, duyan kişi, utangaçtır, geri çekilir ve içe kapanır.

Utanç, bir zulüm aracı olarak kullanılır ve utanan, kurban olduklarını hisseden kişiler genellikle kendileri de acımasız hale gelip, zulüm edebilirler.

Utanç duyan çocuklar hayvanlara karşı ve birbirlerine karşı da zalimdirler. Bilinçleri sadece 20’li olanların davranışları tehlikelidir. Paranoya yanı sıra suçlayıcı nitelikteki halüsinasyonlara eğilimlidirler; bazıları psikotik olur ya da tuhaf suçlar işler.

Bazı utanç duyan bireyler mükemmeliyetçilik ve sert tutumla bu utançlarını telafi eder, kamufle eder ve tahrik edilebilirler ve hoşgörüsüz olurlar. Bunun meşhur örnekleri ahlaki aşırılık yanlısı grupların oluşması. Onlar bilinçli olarak utançlarını, kendilerini haklı hissedecekleri şekilde başkalarına saldırarak yansıtırlar.

Enerji Seviyesi 30: Suçluluk

Toplumumuzda manipüle etmede ve cezalandırmada yaygın olarak kullanılan suçluluk, pişmanlık, kendini suçlama, mazoşizm ve kendini kurban hissetme-mağduriyet semptomlarının tümü bu gibi çeşitli ifade şekilleriyle kendini gösterir. Bilinçaltındaki suçluluk, psikosomatik hastalık, kaza ve intihar davranışları ile sonuçlanır. Pek çok insan tüm hayatları boyunca suçlulukla uğraşır, bazıları ise tamamen bunu reddederek umutsuzca kaçmaya çalışır..

Yoğun suçluluk duymak ve suçluluğun egemen olması ile “günah” ile meşguliyet yaratır ve dinsel demagog-tahrikçi şekilnde sık sık kullanılır.Örneğin; “günahtan kurtuluş” tüccarlığı, cezayla takıntılı olama gibi durumlar oluşturur.

Suçluluk öfkelenin açığa çıkmasına da neden olur ve öfkelendiğinde de öldürmeye meyil eder. İdam cezası, suçlu bir halkı mutlu etemenin bir örneğidir.

Enerji Seviyesi 50: Hissizlik-Cansızlık

Bu seviye yoksulluk, umutsuzluk ve çaresizlik ile ifadelenir. Dünya ve gelecek kasvetli görünür; Pathos hayatın temasıdır. Çaresizlik halidir ve kurbanları, her yönden muhtaçtırlar, kaynaklardan yoksun kalırlar, bir başka deyişle, kendilerinde mevcut olan kaynaktan yararlanacakları enerjiden yoksunlar. Dışardan gelen bir enerji ile ilgi gösterilemezse pasif intihar yoluyla ölüm meydana gelebilir. Yaşama arzusu olmadan, umutsuz bakışlarla boş, uyaranlara tepkisiz gözlerle bakarlar ve hatta yiyecekleri yutmaya yetecek kadar bile enerji kalmayabilir.

Bu seviye, evsizlerin ve toplumun terk ettiği dışladığı ve sahipsiz kişilerin seviyesidir. Aynı zamanda, kronik veya ilerleyici hastalıklar yüüznden izole edilen yaşlıların ve diğerlerinin de kaderidir. Hissizler, cansızlar bağımlıdırlar; Apati’deki insanlar,  “ağır” ve etraflarındakilere bir yük olduklarını hissederler. Umudun terkedilme seviyesidir ve çok azı gerçekten umutla bakma cesaretine sahiptir.

Enerji Seviyesi 75: Keder

Bu seviye, üzüntü, kayıp ve umutsuzluğun seviyesidir. Çoğumuz bunu belirli zaman periyodları için deneyimledik, ancak bu seviyede kalanlar sürekli pişmanlık ve depresyon yaşarlar. Bu seviye, geçmişe dair yas, matem, kayıp, vicadan azabı, içerir. Aynı zamanda, yaşam tarzlarının bir parçası olarak başarısızlığı kabul eden, sürekli olarak kaybedenlerin ve kronik kumarbazların seviyesidir.

Erken yaşamdaki büyük kayıplar kederi pasif anlamada kabul etmeye iter ve bu da onları daha da savunmasız bırakır. Sanki üzüntü hayatın bedeliymiş gibi hissedilir. Kederde her yerde hüzün görülür. Küçük çocukların hüznü, dünya koşullarının hüznü, hayatın hüznü. Bu seviye, kişinin varoluş vizyonunu belirler. Sevilen birinin kaybı, kendisinin kaybolmasıyla eşitlenir. Bu seviyede, bu tür duygusal kayıplar ciddi bir depresyonu veya ölümü tetikleyebilir.

Keder, Yaşamın mezarlığı olmasına rağmen, Apatiden (hissizlik-cansızlık) daha fazla enerjiye sahiptir.

Enerji Seviyesi 100: Korku

Enerji seviyesi 100’de yaşama dair daha çok ibare, yaşam enerjisi vardır;  tehlike korkusu sağlıklıdır. Korku, sonsuz şekilde dünyanın çoğunu yönetir. Düşman korkusu, yaşlılık ya da ölüm korkusu, reddedilme korkusu ve çok sayıda sosyal korkular çoğu insanın hayatındaki temel motivasyonlardır.

Bu seviyeden bakıldığında, dünya tehlikeli, tuzak ve tehditlerle dolu görünür. Korku, baskıcı totaliter faaliyetlerin kontrolü için tercih edilen resmi bir araçtır ve korku ve güvensizlik, global ya da yerel pazarın başlıca manipülatörlerindendir. Medya ve reklam pazar payını artırmak için korku’ya oynanır.

Korkular, insanın hayal gücü kadar sınırsızdır; kişinin odak noktası bir kere korku olduktan sonra, dünyasında sonu gelmeyen korku dolu olayları besler. Korku, saplantılı hale gelir ve herhangi bir biçimde olabilir: ilişki kaybı korkusu kıskançlığa ve kronik olarak yüksek stres seviyesine yol açar. Korku veren düşünce, paranoyaya dönüşebilir veya nevrotik savunma yapıları oluşturabilir ve bulaşıcı olduğu için baskın bir toplumsal eğilim haline de gelebilir.

Korku kişiliğin büyümesini sınırlar ve engeller ve baskıya yol açar. Korkunun ötesine geçmek için enerji harcanır.Korkuları tarafından ezilenler,  daha yüksek bir seviyeye ulaşamazlar. Toplumda da ezilenler, korkularından kurtulmak için korkularını fethedecek güçlü liderleri ararlar.

Enerji Seviyesi 125: İhtiras-Arzu

Bu seviyede daha fazla enerji var; İhtiras, ekonomi dahil olmak üzere insan faaliyetinin geniş alanlarını motive eder. Reklam verenler, içgüdüsel dürtülerle bağlantılı ihtiyaçlar için bizi programlamada  ihtiraslarımızla oynarlar. İhtiras, hedeflere ulaşmak veya ödüller kazanmak için büyük çaba sarf etmek için bizi harekete geçirir. Para, prestij veya güç arzusu, baskın yaşam motifi olarak Korku’nun üzerinde yükselenlerin çoğunun hayatlarını yönetir.

İhtiras-Arzu, aynı zamanda,yaşamdan daha önemli bir özlem haline gelen bir bağımlılık seviyesidir. İhtiras kurbanı, gerçekte onun temelindeki güdülerden habersiz olabilir. Bazı insanlar dikkati çekme arzu ve ihtirasına bağımlı olurlar ve sürekli talepleri ile başkalarını kendilerinden uzaklaştırırlar. Cinsel onay arzusu ise, tüm kozmetik ve moda endüstrisini ortaya çıkarmıştır.

Arzu, birikim, biriktirme ve açgözlülük ile ilgilidir. Ancak arzu, doymak bilmez bir enerji alanı olduğundan, bir arzunun tatmine ulaşınca başka bir şey için tatmin olma arayışına girer. Multimilyonerler daha fazla para kazanma konusunda takıntılıdırlar.

Arzu, açıkçası, apati ya da kederden çok daha yüksek bir durumdur. “Almak için” önce “isteme” enerjisine sahip olmak zorundasınız. Televizyon, ezilen birçok insan üzerinde büyük bir etkiye sahiptir, istekler aşılar ve arzuları da, Apathy’den çıkıp daha iyi bir hayat aramaya başlama ölçüsünde harekete geçirir. İstekler, başarıya giden yolun başıdır. Bu nedenle arzu, daha yüksek farkındalık seviyelerine giden bir sıçrama tahtası olabilir.

Enerji Seviyesi 150: Öfke

Öfke, yapıcı veya yıkıcı eyleme yol açabilir. İnsanlar, bir yaşam biçimi olarak Korku’nun üstesinden gelmek için Apati ve Kederden uzaklaştıklarında, arzu etmeye başlarlar; Arzu, hüsrana yol açabilir ve bu da öfkeye neden olabilir. Böylece öfke, ezilenlerin sonunda özgürlüğe ulaşmada bir dayanak noktası olabilir. Sosyal adaletsizlik, mağduriyet ve eşitsizlik konusundaki öfke, toplum yapısında büyük değişikliklere yol açan büyük hareketler yaratmıştır. Ancak öfke kendini en çok kızgınlık, ve intikam olarak gösterir ve bu nedenle de patlamaya hazır ve tehlikelidir. Bir yaşam biçimi olarak öfke, rahatsız edici, patlamaya hazır ve saygısızlığa, adam yerine konmamaya aşırı duyarlı olan kavgacı kişilerle örneklendirilebilinir.

Öfke, hayal kırıklığına uğramış istekten kaynaklandığı için, alt katmanındaki enerji alanına dayanır. Hayal kırıklığı, arzuların önemini abartmaktan kaynaklanır. Kızgın kişi, sinirli bir bebek gibi, öfkeli hale dönüşebilir. Öfke, bir kişinin hayatının tüm alanlarında erozyon etkisine sahip olan nefrete kolayca yol açar.

Enerji Seviyesi 175: Gurur

İnsanlar, daha düşük enerji alanlarının aksine bu seviyeye ulaştıklarında kendilerini olumlu hissederler. Benlik saygısındaki bu artış, daha düşük bilinç seviyelerinde yaşanan tüm acılar için bir merhemdir.

Gurur, Utanç, Suçluluk ya da Korku’dan uzak bir seviyedir. Örneğin, bir denizci olmanın gururu, gecekondudaki umutsuzluğa göre büyük bir sıçramadır. Gurur, genellikle iyi bir üne sahiptir ve sosyal olarak teşvik edilir; yine de, bilinç seviyelerinin grafiğinden görüldüğü gibi, kritik düzey olan 200 seviyesinin altında kalmak için de yeterince negatiftir. Bu nedenle, gurur, sadece düşük seviyeler içinde en iyi hissedilen seviyedir. Hepimizin bildiği gibi “Fazla gurur, başarısızlık getirir,” “fazla gurur insanın gözünü kör eder” problem de mevcuttur. Gurur, savunmacıdır ve kolay incinir, hassastır. Çünkü, dış koşullara bağlıdır, aniden alt seviyelere geri dönebilir. Şişirilmiş ego saldırıya karşı hassas ve savunmasızdır. Gurur, zayıf kalır, çünkü gururunu kaybetme korkusunu tetikleyen “utanma” tehditi ile heran devrilebilir, yerle bir olabilir.

Gurur bölücüdür ve hizipçiliğe yol açar; Sonuçları pahalıya patlayabilir. Gururları için sürekli olarak ölen ve öldürülenler vardır ve bu da gururun milliyetçilik olarak adlandırılan bir yönüdür. Dinî savaşlar, politik terörizm ve zulüm, Orta Doğu ve Orta Avrupa’nın korkunç tarihi, tüm toplumun ödediği gurur’un bedelidir.

Gururun dezavantajı kibir ve inkardır. Bu özellikler gelişmeyi engeller; gururda,duygusal sorunlar ya da karakter kusurları reddedildiğinden, bağımlılıklardan kurtulmak imkansızdır. İnkâr etmedeki bütün sorun gururun kendisidir. Böylece gurur, gerçek gücü kazanmayı engeller.

Enerji Seviyesi 200: Cesaret

İlk önce 200 seviyesinde “güç” görünür. Denekleri 200’ün altındaki tüm enerji seviyelerinde test ettiğimizde, kolayca doğrulanabileceği gibi, her şeyde zayıflık olduğunu görürüz. Herkes, 200’ün üzerindeki yaşam destekleyici alanlara yanıtta güçlenir. Bu, yaşamın olumlu ve olumsuz etkilerini birbirinden ayıran kritik çizgidir. Cesaret düzeyinde gerçek bir güç oluşumu gerçekleşir; bu nedenle, aynı zamanda bu seviye,”güçlendirme” seviyesidir. Bu seviye,keşif, başarı, azim ve kararlılık alanıdır. Alt seviyelerde dünya, umutsuz, üzgün, korkutucu veya sinir bozucu olarak görülür; ama bu seviyede, cesaret seviyesinde, yaşam, heyecan verici, meydan okuyan ve teşvik edici gözükür.

Cesaret, yeni şeyleri denemeye ve hayatın değişimleriyle uğraşmaya olan istekliliği anlatır. Bu güçlendirme seviyesinde, bir kişi ,yaşam olanaklarını etkili ve başarılı bir şekilde kullanabilir ve onlarla başa çıkabilir. Örneğin, 200’de yeni iş becerilerini öğrenmek için enerji mevcuttur. Büyüme ve eğitim ulaşılabilir-varılabilir hedefler haline gelir. Korkularla ya da karakter kusurlarıyla karşılaştıklarında, bunlarla yüzleşme ve gelişme kapasitesi vardır ve endişe, evrimin daha alt evrelerinde olduğu gibi, gayreti ve çabayı bozup, engellemez. Bilinçliliği 200’ün altında olan insanları yenen engeller, gerçek gücün ilk seviyesine evrilmiş olanlara teşvik edici niteliktedir.

Bu seviyedeki insanlar, aldıkları kadar enerjiyi dünyaya geri verirler; Alt seviyelerdeki nüfusların yanı sıra bireyler, karşılıksız olarak toplumdan enerji tüketir. Başarı, olumlu geri bildirim ile sonuçlandığından, kendini ödüllendirmek ve kendine saygı giderek güçlendirir. Bu, üretkenliğin başladığı yerdir.

İnsanlığın kollektif bilinç düzeyi, yüzyıllar boyunca 190’da kalmıştır ve  son on yılda sadece 204 seviyesine kadar sıçramıştır.

Enerji Seviyesi 250: Nötr

Nötr olarak adlandırdığımız seviyeye geldikçe enerji çok pozitif hale gelir. Çünkü, daha düşük seviyelere hitap eden konumsallıktan kurtulmakla özetlenir. 250 bilinç seviyesinin altında, siyah ve beyazdan ziyade karmaşık ve çok faktörlü bir dünyada engel, ikilemleri görme ve katı pozisyonlara girmeye eğilim vardır.

Böyle pozisyonlar kutuplaşmayı yaratır, ve kutuplaşma da muhalefet ve bölünmeyi yaratır. Dövüş sanatlarında olduğu gibi, katı bir pozisyon bir kırılganlık noktası haline gelir; bükülmeyenler kırılabilir. Nötr durum, esneklikle yargısız, gerçekçi sorunların değerlendirilmesini sağlar. Nötr olmak, sonuçlara nispeten bağlı olmamaktır; kendi istediğinin yapılmaması, korkutucu ya da hayal kırıklığ ya da bir yenilgi gibi görülmez.

Nötr düzeyde bir kişi şöyle diyebilir: “Peki, bu işi alamazsam, başkası olur.” Bu iç güvenin başlangıcıdır. Bir şey kanıtlamak için uğraşmaz. İnişler ve çıkışlar, 250’nin altına düşülmediği sürece temelde kabul edilebilir bir şeydir.

Nötr seviyesinde kişiler, iyi olma,refah, sağlıklı olma  duygusuna sahiptir; bu seviyenin işareti, dünyada yaşamak için kendine güvenen bir kapasiteye sahip olmadır. Bu seviye, “güvenlikemniyet”seviyesidir. Nötr düzeyindeki insanlarla birlikte olmak, etrafta olmak ve ilişki kurmak güvenlidir. Çünkü, çatışma, rekabet ya da suçluluk ile ilgilenmezler. Onlar rahattırlar ve temelde duygusal olarak rahatsız edilmezler. Yargılayıcı değildir ve diğer insanların davranışlarını kontrol etmeye gerek duymazlar. Buna karşılık, nötür kişiler özgürlüğe değer verdikleri için onları kontrol etmek zordur.

Enerji Seviyesi 310: İstekli

Bu çok olumlu enerji seviyesi, daha yüksek seviyelere açılan bir kapı olarak görülebilir. İşler, örneğin, Nötr seviyesinde yeterli bir şekilde yapılırken, bu seviyede işler iyi düzeyde yapılır ve çabalanan şeylerde başarı yaygındır. Büyüme, gelişme burada hızlıdır; Bu seviyedekiler, ilerleme için seçilmiş insanlardır. İstekli kişi, içsel direncini hayata geçirir ve katılıma, ortaklıklara kendini adar. 200 kalibrasyonun altında insanlar eski kafalı, yeni fikirlere açık olmama eğilimindedir. Ancak 310 seviyesi ile büyük bir açılım meydana gelir. Bu seviyede insanlar gerçekten arkadaş canlısı olurlar ve sosyal ve ekonomik başarı otomatik olarak bunu takip eder. İstekli kişiler, işsizlikten rahatsız olmazlar; hangi işi yapmaları gerekirse o işi dert etmeden kabul ederler ve kendileri için bir iş ya da meslek işe yaratabilirler. Servis işlerinde ya da en alttaki seviyede bir işten başlamak onları kötü hissetirmez. Başkalarına yardımcı olurlar ve toplumun iyiliğine katkıda bulunurlar. Onlar,kendi iç sorunları ile yüzleşmeye istekli ve büyük anlamda  öğrenme blokajları yoktur.

Bu seviyede özsaygı-kendine saygı yüksektir ve tanıma, takdir ve ödül biçimlerinde toplumdan gelen olumlu geri bildirimlerle pekiştirilir. İstekli bilinçler, başkalarının ihtiyaçlarına karşı sempatik-olumlu ve duyarlıdır. İstekli insanlar toplumun kurucuları ve katkıda bulunucularıdır. Sıkıntılardan geri dönme ve deneyimlerden öğrenme kapasiteleriyle, kendilerini düzeltmeye eğilimlidirler. Gururdan kurtulmaya, kusurlarına dönüp bakmaya ve başkalarından öğrenmeye isteklidirler. İstekli düzeyinde, insanlar mükemmel öğrenciler oluyor. Kolayca eğitilebilirler ve toplum için kayda değer bir güç kaynağıdırlar.

Enerji Seviyesi 350: Kabul

Bu bilinç seviyesinde, kişi kendi yaşam deneyiminin tek yaratıcısı ve kaynağı olduğu anlayışıyla büyük bir dönüşüm gerçekleştirir. Bu sorumluğu üstlendiğinde, kişi, yaşamın güçleriyle uyumlu bir şekilde yaşama kapasitesine sahip olarak, belirgin bir gelişim seviyesi ortaya koyar.

200’ün altındaki seviyedeki tüm insanlar güçsüz olurlar ve kendilerini yaşamın merhametli elinde kurban olarak görürler. Bunun nedenei, bu 200’ün altında kişilerin, mutluluklarının ya da sorunlarının kaynağının “dışarda bir yerde” olduğu inancından kaynaklanmakta. Bu seviyede,kişi kendi gücünün farkında olarak, mutluluğun kaynağının kendi içinde olduğunu bilir ve bu da onun muazzam bir sıçrama yapmasına neden olur. Bu daha da evrimleşmiş aşamada şöyle olur: “dışarıda” diye adlandırdıklarımızla mutlu olmayız, ve Aşk, başka biri tarafından verilen veya alınan bir şey değildir, Aşk, içimizdedir, içten yaratılır, açığa çıkar.

Kabul, apatinin bir belirtisi olan pasiflik ile karıştırılmamalıdır. Kabulde, hayatı olduğu gibi kabul edilir,bu seviyedeki bilinçler, hayatı kendi istedikleri gibi olması için çaba sarf etmez. Kabulde duygusal sakinlik vardır ve inkardan geçildiğinde algı genişler. Kabulde herşey, çarpık ya da yanlış yorumlama olmadan görülür. Böylece kişi “resmin bütününü görebilme” becerisine sahip olur. Kabulde, esas olarak denge, oran ve uygunluk da vardır.

Kabul düzeyindeki birey, doğru ya da yanlış olanı belirlemekle ilgilenmez, bunun yerine, sorunları çözmek ve problemler hakkında ne yapılacağını bulmaya yönelir. Zorlu işler, bu bilinç seviyesindekilerde rahatsızlık veya dehşete neden olmaz. Uzun vadeli hedefler, kısa vadedekilerinden önceliklidir; öz disiplin ve üstatlık öne çıkmaktadır.

Kabulde, çatışma veya muhalefet ile kutuplaşmayacağız; diğer insanların yaptığımızla aynı haklara sahip olduklarını düşünür ve eşitliği destekleriz. Bu düzey, ayrımcılığa veya hoşgörüsüzlüğe sahip değildir. Eşitliğin çeşitliliği engellemediğine dair bir farkındalık vardır; Kabul reddetmez, kapsar, içine alır.

Enerji Seviyesi 400: Mantık-Akıl

Alt seviyelerin duygusallığı aşıldığında, zeka ve akılcılık, rasyonalite ön plana çıkar. Akıl seviyesi, büyük, karmaşık miktarlarda veriyi işleme ve hızlı, doğru kararlar verebilme yeteneğine sahiptir; ilişkilerin derecelerini ve ince ayrımlarını, karmaşıklıklarını anlamak gibi.. Bu seviye, bilimin, tıbbın ve genel olarak artmış kavramsallaştırma ve kavrama kapasite seviyesidir. Bilgi ve eğitim bu seviyenin sermayesidir. Anlama ve bilgi, 400 seviyesinin ayırt edici özelliği olan başarının ana araçlarıdır. Bu, Nobel Ödülü kazananların, büyük devlet adamlarının, Yüksek Mahkeme yargıçlarının seviyesidir. Einstein, Freud ve tarihimizde yer alan diğer birçok önemli figür bu seviyede bri bilince sahiptir.

Bu seviyenin yetersizliği;, semboller ile temsil ettikleri arasındaki farkı ve nedensellik anlayışını sınırlayan nesnel ve öznel dünyalar arasındaki karışıklığı açıkça ayırt edememesidir.. Bu seviyede, ağaçlar için ormanı  gözden kaçıılabilir; kavramlar ve teorilermiçinde boğulup, temel noktayı kaçırmak son derece kolaydır. Zekacılık-düşünselleştirme, kendi içinde bir son olabilir. Mantık sınırlıdır, çünkü özün ya da karmaşık bir konunun kritik noktasını ayırt etme kapasitesine sahip değildir.

Mantığın kendisi hakikate rehber olamaz. Çok büyük miktarda bilgi ve dokümantasyon üretir, ancak verilerdeki ve sonuçlardaki tutarsızlıkları çözme yeteneğinden yoksundur. Tüm felsefi argümanlar kendi başlarına ikna edici gelir. Mantık, metodolojilerinin egemen olduğu teknik dünyada son derece etkili olmasına rağmen, daha yüksek bilinç seviyelerine ulaşmada da çelişkili bir biçimde paradoksal olarak ana bir blokajdır, engeldir. Bu seviyenin aşılması toplumumuzda nispeten nadir bri durumdur.

Enerji Seviyesi 500: AŞK

Bu seviye, AŞK, kitle iletişim araçlarında tasvir edildiği gibi bir şey değildir. Dünyanın genel olarak “Aşk” olarak adlandırdığı şey, fiziksel çekim, sahiplenme, kontrol, bağımlılık, erotizm ve yenilik, tuhaflıkla bütünleşen yoğun bir duygusallıktır. Hüsrana uğradığında da, genellikle maskelediği altta yatan öfke ve bağımlılık ortaya çıkar. Bu tarz aşk, nefrete dönüşebilir, ortak bir kavramdır. Ancak Aşktan daha ziyade söz konusu olan şey, muhtemelen bağımlılıktır. Nefret, Aşktan değil, gurur’dan kaynaklanır; bu tarz duyguların açığa çıkmasından dolayı bir ilişkide muhtemelen hiç bir zaman Gerçek AŞK yaşanmamıştır.

500 seviyesi, koşulsuz, değişmeyen ve kalıcı bir sevginin gelişmesi olarak tanımlanır. Bu seviyede dalgalanma olmaz. Çünkü, Aşık kişinin Aşkının kaynağı içinde, özüdür, o, dış etkenlere bağlı değildir. Aşk, bir varlık halidir. Bu, affedici, besleyici ve destekleyici olan dünyayla bağlantı kurmanın bir yoludur. Aşk, entelektüel değildir ve akılla alakası yoktur. Aşk kalbîdir. Diğerlerini yükseltme ve safiyane dürtüsü nedeniyle büyük başarılar elde etme kapasitesine sahiptir.

Bu gelişim seviyesinde “özü ayırt etme” kapasitesi baskındır; Bir meselenin özü, odak noktası haline gelir. Mantık atlanır, dikkate alınmaz. Mantık, yalnızca ayrıntılarla ilgilenir, oysa AŞK bütünleşir. Bütüne bakar.

Aşk, taraf seçmez, tavır koymaz, taraftan dolayı ayrım yapmaz,bu yüzden evrenseldir. Dolayısıyla, “diğeriyle BİR olmak” mümkündür. Aşk, bu yüzden kapsayıcıdır, artan bir şekilde kendiğinden yayılma hissi yayar. Aşk, tüm ifadelerinde yaşamın iyiliğine odaklanır. Olumsuzluğa saldırmak yerine, yeniden uygun bir bağlamda ele alır.

Bu gerçek mutluluğun seviyesidir, ancak dünya Aşk konusundan çok etkilense de tüm uygulanabilir dinler 500 ya da daha yüksek bir değere kalibre olsa da, yiine de dünya nüfusunun sadece % 0.4’ünün bu evrim seviyesine ulaştığını söylemek ilginçtir.

Enerji Seviyesi 540: Neşe

Aşk giderek daha da koşulsuz hale geldikçe “içsel neşe-hakiki haz” yaşamaya başlar. Bu, keyifli bir olayda dolayı oluşan ani neşe değildir; bu neşe,tüm olaylarla birlikte, sürekli eşlik eder. Neşe, herhangi bir dış kaynaktan dolayı değil, varoluşun anında açığa çıkar. 540 seviyesi,ayrıca, şifa ve ruhsal temelli kendi kendine yardım gruplarının-yardımlaşma gruplarının seviyesidir.

Seviye 540’dan itibaren olan seviyeler, azizlerin, ruhsal şifacıların ve gelişmiş ruhani öğrencilerin alanıdır. Bu enerji alanının karakteristiği; muazzam bir sabır ve uzun süreli olumsuzluk karşısında sürekli olumlu bir tutumun kapasitesine sahip olunmasıdır. Buseviyenin ayrıcalığı “merhamet”tir. Bu seviyeye ulaşmış olanların başkaları üzerinde kayda değer bir etkisi vardır. Onlar, sevgi ve barış durumunu uyandıran uzun süreli açık görsel bir bakış açısına sahiptirler.

500’lerdeki bilinç, dünyayı, görkemli güzellikte ve mükemmel bri şekilde yaratılmış olarak görür. Her şey zahmetsizce, eşzamanlılık ile olur ve dünya ve içindeki her şey Aşk ve kutsallığın bir ifadesi olarak görülür. İlahi iradeye teslim olunmuştur. Sıradan bri gözlemci tarafından mucizevi diye tanımlanan gerçekliğin geleneksel beklentilerinin dışındaki fenomenlere-olaylara olanak sağlayan güce ve kuvveye sahip olan Varlık hissedilir. Bu fenomenler, olaylar, bireyin değil enerji alanının gücünü temsil eder.

Kişinin bu düzeydeki sorumluluk duygusu, alt düzeylerde gösterilenlerden farklı bir niteliktedir. Kişinin, belirli bireyler için değil, yaşamın yararı için bilinç durumunu kullanma arzusu vardır. Birçok insanı aynı anda sevme kapasitesi, daha çok sevdiği, daha fazla sevmenin mümkün olabileceği keşfine eşlik eder.

Transformatif, dönüşütürücü br etkiye sahp olan “Ölüme yakın deneyimler” insanların 540 ile 600 arasında enerji düzeyi ile deneyimlenir.

Enerji Seviyesi 600:Huzur

Bu enerji alanı, aşkınlık/fiziksel-madde seviyenin ötesini deneyimleme (transcendence), özgerçekleşim/ (self realization)özünün farkındalığıyla yaşam ve Allah-şuur gibi terimlerle belirlenen deneyim ile ilişkilidir. Son derece nadirdir, on milyon insandan sadece biri tarafından elde edilir. Bu duruma ulaşıldığında özne ile nesne arasındaki ayrım kaybolur ve belirli bir odak noktası yoktur. Nadiren değil, bu seviyedeki bireyler, kendilerini ortaya çıkaran mutlulukların olağan faaliyeti engellediği için kendilerini dünyadan uzaklaştırırlar. Bazıları ruhsal öğretmenler olur; diğerleri insanlığın iyileştirilmesi için anonim olarak çalışırlar. Bazıları kendi alanlarında büyük dahiler haline gelir ve topluma büyük katkılarda bulunurlar. Bu insanlar azizlerdir-velilerdir ve sonunda resmi olarak veli-azizler olarak tanımlanabilirler, ancak bu seviyede resmi olarak, bilinen din yaygın olarak aşılır, bunun yerine tüm dinlerde ortaya çıkan saf maneviyat yerini alır.

600 ve üzeri seviyelerdeki algı, bazen yavaş hareket halinde, zaman ve mekandan bağımsız, hiçbir şeyin durağan olmadığı; herşey canlı ve ışıltılıdır . Bu dünya diğerleri tarafından görülen aynı dünya olmasına rağmen, mükemmel bir şekilde koordine olmuş bir evrimsel dansla sürekli devinim halinde,her an yeni şende olduğu algılanır. Bu müthiş vahiy, rasyonel olmayan şekilde gerçekleşmektedir ve bundan dolayı, zihinde kavramsallaştırmayı durduran sonsuz bir sessizlik mevcuttur… Şahit olan ile şahit olunanın aynı Hüviyete sahip olması; gözlemleyenin gözlemlenende yok olduğu.. Her şey, gücü sonsuz, zarif bri şekilde hassas, ancak çok sağlam bir Varlık tarafından diğer her şeye bağlıdır.

Büyük sanat, müzik ve mimari eserlerin de ortaya konduğu 600 ile 700 seviye, bizi daha yüksek bilinç düzeylerine geçici olarak taşıyabilir ve evrensel olarak ilham verici ve zamansız olarak kabul edilebilir.

Enerji Seviyesi 700-1000: Aydınlanma

Bu, çokluğun çağlar boyunca takip ettiği manevi kalıpları,örüntüleri ortaya koyan Tarihteki Büyüklerin seviyesidir. Hepsi, sıklıkla tanımlandıkları kutsallıkla ilişkilidir. Güçlü ilhamın seviyesidir; Bu varlıklar, tüm insanlığı etkileyen çekicili enerji alanları oluşturur. Bu seviyede artık bireysel, kişisel, başkalarından ayrı bir deneyim yoktur; daha doğrusu, Varolan ŞUURLU  “BEN” vardır. Mutlak, som, açığa çıkmamış olan, zihnin ötesinde “BEN” olarak yaşanır. Ego’nun bu aşkınlığı(transcendence), başkalarına bunu nasıl başarabileceğini öğretmede hizmet eder. Bu, insan aleminde bilincin evriminin zirvesidir.

Büyük öğretiler kitleleri yüceltir ve tüm insanlığın farkındalık düzeyini yükseltir. Bu vizyona sahip olmak lütuf olarak adlandırılır ve getirdiği armağan-nimet sonsuz bir huzurdur. Bu gerçekleşme seviyesinde, varoluş duygusu tüm zamanları ve tüm bireyselliği aşar.

Fiziksel bedenle artık “ben” diye bir tanımlama yoktur ve bu yüzden onun kaderi bir endişe kaynağı değil. Beden, zihnin müdahelesi ile sadece bilincin bir aracıdır. “benlik”değil,  mutkak TEK BEN vardır . Bu, dualite olmayan veya TEK BİRin seviyesidir. Bilincin lokalizasyonu yoktur; farkındalık her nokta mevcuttur.

Çeviren : AylinER
Kaynak: DAVID R: HAWKINS POWER VS FORCE adlı kitabından çevrilmiştir.

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu