Bu, Erimekte Olan Beyniniz

Stressiz Beyin Stresli Beyin

Yaşamımızda belli bir noktada hepimiz için sıradan bir deneyim olan stres altında donup kalma, duygularımızı denetlememize olanak tanıyan ‘’yönetim fonksiyonlarının’’ denetim kaybının esas nedenlerine sahiptir. 

Beynin yönetim emir merkezleri olarak çalışan PREFRONTAL KORTİKAL alanlar, primitif beyin sistemlerindeki aktiviteyi yumuşatmak için sinyaller göndererek çoğunlukla duygularımızı denetim altında tutarlar.

PREFRONTAL KORTEKS, her günkü stresler altında bile duygusal aktiviteyi düzenlemeye yarayan bir yer olan Amigdalanın zihinsel felç ve paniği tetikleyerek, denetimi ele geçirmesine olanak sağlayarak faaliyetini durdurabilir. 

Araştırmacılar aşırı stres fizyolojisinin daha ilerisini derinlemesine inceliyorlar ve gidişat zorlaştığı zaman soğukkanlılığımızı korumamıza yardımcı olmak için davranışsal ve ilaç kullanımına ilişkin girişimleri göz önünde bulunduruyorlar.

Bilim adamları onlarca yıldır bir sınavda veya bir savaş cephesindeki silahlı çatışma esnasında beyinde neler olduğunu anladıklarını düşündüler. Yakın zamandaki yıllarda farklışekildeki bir araştırma, stres fizyolojisini tamamen yeni bir bakış açısıyla açıklamıştır. Strese verilen yanıt, semenderlerden insanlara uzanan türlerin geniş bir yelpazesinde paylaşılan beynin etkileyen kısımlarının yalnızca temel bir reaksiyonu değildir. Stres; aslına bakılırsa primatlardaki en gelişmiş beyin bölgelerini, en gelişmiş zihinsel yeteneklerimizi felce uğratabilir.

Eski ders kitapları beynin temelinde konaklayan, evrimsel olarak çok eski zamanlardan kalma bir yapı olan Hipotalamusun kalbi hızlandıran, kan basıncını yükselten, iştahı azaltan Hipofiz ve Adrenal salgı bezlerinden gelen hormonlar dalgasının salgılanmasını tetikleyerek strese reaksiyon gösterdiğini açıkladılar.

Araştırma şimdi aralarında yoğunlaşma, planlama, karar verme, kavrama, muhakeme ve hatıraları yeniden kazanma yeteneği de olan en iyi kavramsal yeteneklerimize aracılık eden kontrol merkezi olarak çalışan, alnın hemen arkasındaki bölge Prefrontal korteks için beklenmedik bir rolü gözler önüne seriyor. Prefrontal korteks yakın geçmişte evrim geçiren beynin bir parçası ve geçici her
günkü endişeler ve kaygılara bile mükemmel şekilde duyarlı olabilir.

İşler iyi gittiği zaman, Prefrontal korteks daha temel duygularımızı ve dürtülerimizi kontrolde tutan bir denetim merkezi gibi davranır.  Yeni araştırma şiddetli ve kontrol edilemeyen stresin beynin eski kısımlarının üstünlüğünü güçlendirirken, Prefrontal korteksin etkisini zayıflatan kimyasal olaylar zincirini başlattığını kanıtlamaktadır. Özü itibariyle, yüksek seviyeli denetimi Prefrontal korteksten gelen düşünce ve duygu aracılığıyla Hipotalamusa ve daha önceden evrimleşmiş diğer yapılara aktarır. Daha eski kısımlar yönetimi ele geçirdikçe, kendimizi ya endişeden
felce uğramış ya da çoğu zaman kontrol altında idare ettiğimiz dürtülerle karşı karşıya kalmış bulabiliriz: Aşırı yiyecek, içecek, uyuşturucu bağımlılığı veya yerel özel bir mağazadaki alışveriş çılgınlığı. Açıkçası, kaybederiz.

Aşırı stresin insan beynindeki daha yüksek ‘’yönetim’’ bölgelerindeki fonksiyonu ciddi şekilde tehlikeye atabildiğinin giderek artan anlayışı araştırmacıların ilgisini çekmiştir. Şimdi donduğunuzda sadece başınızda ne olduğunu anlamaya çalışmakla kalmayıp, soğukkanlılığınızı korumanıza yardımcı olmak için davranışsal ve ilaç kullanımıyla ilgili girişimleri geliştiriyorlar.

GERGİNLİĞE KULAK VERİN 

Onlarca yıldır, bilim adamlarının ilgisini ‘neden kaybederiz’ çekmiştir. Araştırmacılar İkinci Dünya savaşından sonra barış zamanında çok yetenekli olan pilotların savaşın hararetli anında uçaklarına manevra yaptırmada neden basit ama öldürücü hatalar yaptıklarını araştırdılar. Gerçekten olan şey, insan kafatasının frontal kemiğinin nöroimajlama tekniklerinin oldukça yakın bir zamandaki gelişine kadar bir gizem olarak kalmasıydı. Prefrontal korteksteki aktivite kargaşası, bir beyin tarayıcısında beynin usta kumandasının ne kadar savunmasız olduğunun ipucunu verir.

Prefrontal korteks, beyin yapıları hiyerarşisi içerisindeki özel statüsünden dolayı strese karşı çok hassastır. O; en yüksek derecede gelişmiş beyin bölgesidir, insanda diğer primatlarda olandan nispeten daha büyüktür ve insan korteksinin tam üçte birini oluşturur. Diğer beyin bölgelerinden daha yavaş olgunlaşır ve tam olgunluğa yalnızca ergenlik yılları geçtikten sonra ulaşır. Prefrontal bölge, karmaşık düşünce için nöral devrede bulunur ve bilgiyi işleyen hafızanın zihinsel karalama defterinde depolarken göreve yoğunlaşmamıza ve orada kalmaya devam etmemize olanak sağlar. Bu geçici hafıza depolama alanı, ekleme yapılırken bir sonraki sütuna taşınması gereken sayılar toplamı gibi benzer bir bilgiyi akılda tutmamıza olanak tanıyarak çalışır. Prefrontal bölge ayrıca, bir zihinsel denetim birimi olarak uygunsuz düşünceler ve hareketleri engeller.

Nörolojik yönetim merkezi, Piramidal hücreler adı verilen üçgen şeklindeki nöronlar arasındaki yoğun bir iç bağlantılar ağı aracılığıyla çalışır. Bu nöronlar duygularımızı, isteklerimizi ve davranışlarımızı denetleyen beynin daha uzak alanlarına bağlantılar da yayarlar. Stresli olunmadığında, bu ağdaki devreler mutlu bir şekilde mırıldanırlar. İşleyen hafıza, gelecek haftaya bitmesi gereken görevi bize hatırlatır ve diğer devre ikinci bir kadeh şaraptan vazgeçmenin belki de en iyisi olduğunun sinyalini daha aşağı beyin bölgelerine sinyal vererek bir mesaj gönderir. Aynı anda da korku reaksiyonlarını denetleyen derin bir beyin yapısı Amigdalaya olan bir mesaj, kaldırımda yaklaşan devasa hantal kimsenin suratınıza kuvvetli bir yumruk atmak üzere olmadığının teminatını sağlar.

Bu ağı ateşlemeyi korumak haklı olarak hassas bir işleyiş olabilir ve stres isabet ettiğinde nörokimyasal çevredeki küçük değişimler bile ağ bağlantılarını anında zayıflatabilirler. Beynimiz strese karşılık beynin her tarafına projeksiyonlar gönderen Beyin sapındaki nöronlar tarafından salgılanan Norepinefrin ve Dopamin gibi uyarılma kimyasallarıyla dolup taşar. Prefrontal kortekste sinyal veren bu kimyasalların yükselmiş seviyeleri nöron ateşlemesini, nöronlar arasındaki bağlantı noktalarını veya sinapslarını kısmen geçici olarak zayıflatarak durdurur. Ağ aktivitesi
de, davranışı düzenleme yeteneği de azalır. Bu etkiler Hipotalamustan emir alan, böbreklerin yakınındaki Adrenal bezlerinin stres hormonu kortizolü beyine göndererek kan dolaşımına püskürtmesiyle daha da kötü bir hale gelir. Bu durumda, kendini denetleme ustalık isteyen bir dengeleme hareketine bağlı olur.

‘’Kendine hakim olma’’, biyolojik süreçlerin altında yatan bir tanımı tam olarak yansıtan bir ifadedir. Prefrontal korteksin nöral makinası ve eldeki göreve odaklanmak için olan işleyen hafızayı toplama yeteneği, beynin içinde derin oluşturulmuş nörotransmitterler ardışığını paniğe kapılma eğilimi duygusundan koruyabilmektedir. Prefrontal korteksin ne kadar kolay durdurulabileceğini aydınlığa kavuşturan araştırmamız 20 yıl kadar önce başladı. Yale Üniversitesi’nden rahmetli Patricia Goldman-Rakic’le beraber birimizin (Arnsten) hayvanlar üzerindeki çalışmaları, stres esnasındaki nörokimyasal değişimlerin nasıl hızlı bir şekilde Prefrontal fonksiyonun devresini kesebildiğini örneklerle ilk açıklayanlar arasındaydı. Çalışma, Prefrontal korteksteki nöronların nörotransmitterlar veya stres hormonlarının bir baskınına uğradıktan sonra bağlantıyı kestiklerini ve ateşlemeyi durdurduklarını gösterdi.

Buna karşın, beynin içerisindeki derin bölgeler davranışımızı daha güçlü etki altına alırlar. Tutkular ve alışılagelmiş duygusal ve motor yanıtları düzenleyen, toplu olarak Bazal Gangliya adı verilen derin beyin yapılarının bir zincirine Dopamin ulaşır. Bazal Gangliya; sadece bisiklete düşmeden binmemize değil, aynı zamanda o yasaklanmış dondurmayı arzulamamızı sağlayanlar
gibi bağımlılık alışkanlıklarına da egemen olur.

2001’de şimdi Hollanda’daki Groningen Üniversitesi’nde olan Benno Roozendaal, Irvine California Üniversitesi’nden James McGaugh ve çalışma arkadaşları bir başka eski beyin bölgesi Amigdalada
benzer değişimleri keşfettiler. Amigdala, Norepinefrin ve Kortizolün varlığında tüm sinir sistemini tehlikeye hazırlanması için alarma geçiriyor, korku ve diğer duygularla bağlantılı olan hatıraları da güçlendiriyor.

Bu araştırma şimdi insanlara uzanmaktadır. Bu çalışmalar bazı insanların, genetik yaradılışları yüzünden veya strese maruz kalmanın önceki tarihçesi yüzünden diğerlerinden daha hassas olduklarını göstermeye başlamıştır. Prefrontal bölgede ileri kavrama için gerekli olan devreleri Dopamin ve Norepinefrin kapattığında; enzimler normalde nörotransmitterları lime lime ederler, böylece kapama devam etmez. Bu şekilde, stres azaldığında ana hattımıza geri dönebiliriz. Bir genin belirli şekilleri insanları strese karşı daha hassas yapıp, bu enzimleri zayıflatabilir ve bazı durumlarda
zihinsel hastalık yapabilir. Benzer şekilde çevresel faktörler hassasiyeti arttırabilir, örneğin; kurşun zehirlemesi stres yanıtı hallerini kopya edebilir ve kavramayı aşındırabilir.

Diğer araştırma hâlâ  ‘Prefrontal kortekse olan saldırı günlerce veya haftalarca sürerse ne olur’a odaklanmaktadır. Esnek, aralıksız süren akıl yürütme esnasında (Immanuel Kant felsefesinden
hesaba kadar her şey) devreye girmiş bölgeler büzüşmeye başlamışlarken, kronik stres daha aşağıdaki duygusal merkezlerimizde nöronlar arasındaki bağlantılar ağını genişletiyor görünmektedir.
Bu şartlar altında,  Primer Amigdala’daki kollara ayrılan ve sinyal alan dendritler boyutlarını büyütürler ve Prefrontal kortekstekiler büzülürler. Sina Dağı Tıp Okulu’ndan John Morrison ve çalışma arkadaşları, Prefrontal dendritlerin stres ortadan kaybolursa yeniden büyüdüklerini göstermişlerdir fakat bu esneklik yeteneği stres şiddetliyse ortadan kaybolabilmektedir. Birimiz (Sinha)  Prefrontal gri maddedeki büzüşmenin strese maruz kalma tarihçesiyle bağlantılı olduğunu, bunun insanlardaki kanıtını keşfetmiştir.

Bu moleküler olaylar zinciri sonradan ortaya çıkan strese karşı bizi daha savunmasız yapar ve Post-travmatik stres de dahil depresyon, bağımlılık, endişe rahatsızlıklarına ve bozukluklarına büyük olasılıkla katkıda bulunur. Cinsiyet, strese karşı nasıl reaksiyon verdiğimizin bir faktörü olarak görünmektedir. Kadınlarda, östrojen hormonu hassasiyeti arttırabilmektedir. Örneğin, birimizin (Mazure) ve onun çalışma arkadaşlarının gösterdiği gibi; yaşam stresi kadınlarda erkeklerden daha büyük bir risk yaratmakta ve erkeklerle kadınlar karşılaştırıldığında, sigara içme gibi belirli bağımlı davranışlardan uzak durmayı azaltıyor olması daha muhtemeldir. Stres, erkeklerde Bazal Gangliya aracılığıyla şiddetlendirme ve alışagelmiş davranışlara tepki göstermede daha belirgin bir rol oynayabilir.

Beynin Prefrontal kendini kontrol etme yerini stresin nasıl değiştirdiği üzerine daha fazla çalışma sürdürülmektedir. Bazı araştırmacılar diğer nörokimyasalların Prefrontal korteksi nasıl etkilediğini araştırmaktadırlar. Cambridge Üniversitesi’nden Trevor W. Robbins ve Angela Roberts, depresyonda
anahtar bir rol oynayan Serotoninin Prefrontal korteksteki hareketleri aracılığıyla stres ve kaygıyı
değiştirip değiştirmediğini izleyen bir grubun araştırmasını yönetmektedirler. Bu çalışmalar
meydan okuma olarak kalır, çünkü modern etiksel standartlarla insanları kullanarak yapılan deneyler deneklerin yoğun psikolojik stres durumlarına maruz kalmamalarını gerektirmektedir. Ve gerçeği söylemek gerekirse, insan çalışma katılımcılarına gerçek-hayat stresine benzemeyen bir tarzda deneysel durumda denetimi eline alma verilerek, diledikleri zaman durdurabilecekleri söylenilmektedir.
Birçok laboratuar, katılımcılarının rahatsız edici filmleri izlemeyle kontrol edilemeyen stres etkilerinin benzeştirilmesinde veya Sinha grubunda yapıldığı gibi; kendi reaksiyonlarından istifade etmek için kendi stres dolu deneyimlerini hayallerinde kısaca canlandırmada başarıya ulaşmıştır.

Araştırmacıların hâlâ kafasını karıştıran bir soru, beynin en yüksek zihinsel fonksiyonlarını zayıflatmak için mekanizmaları neden dahil etmiş olmasıydı. Kesin olarak hâlâ bilmiyoruz fakat bu primer reaksiyonlar belki de vahşi yırtıcı bir hayvan çalılıklarda gizleniyorken insan yaşamlarını kurtarmış olabilir. Eğer ormanda karşımızda aniden bir kaplan görürsek; William Blake’in şiirinin mısralarını hatırlamaktansa, donup kalmak daha yararlıdır. Böylece, hayvan bizi göremez.

Yavaş, bilinçli, ileri beyin ağlarımızın yokluğunda primitif beyin yollarımız bizi aniden durdurabilir veya aniden kaçmamıza hazırlayabilir. Bu mekanizmalar modern dünyada tehlikeyle yüzleştiğimiz zaman benzer bir fonksiyona hizmet eder, diyelim ki, düşüncesiz bir sürücü yolumuzu kesti ve frene basmamız gerekiyor. Bu halde kalsak bile, sevilen birinin ciddi tıbbi durumu hakkında karmaşık bir karar alma veya dar bir zaman sınırındaki önemli bir projeyi organize etmeyle uğraşmamız gerektiğinde yıkıcı bir engel olan Prefrontal fonksiyon zayıflar.

KENDİNİZLE KONUŞUN

Sinirliliğin giderek artan anlayışına mantıksal bir cevap, nöral-denetleme merkez bütünümüzü korumada stratejileri planlamaktır. Bilim adamları beynin ‘’yansıtıcı’’ halden ‘’dönüşlü’’ hale bozulmasına yolaçan moleküler olayları anlamanın stres rahatsızlıkları için daha iyi tedavilere yönlendirebileceğini umuyorlar. Bu anlayışların bazıları zaten bildiğimizin ne olduğunu teyit ediyor.  Acil durumlar için veya askerlik hizmeti için olan eğitim, tamamen Bazal Gangliyaya öğretmek veya diğer beyin yapılarının hayatta kalmak için gerekli otomatik reaksiyonları öğrenmeleridir. Hayvan araştırması, bir askere veya bir acil tıbbi teknisyenine alışkanlık haline gelen psikolojik denetim hissinin stres esnasında dağılıp dağılmayacağımızda karar verme faktörü olarak kaldığını ileri sürmektedir. Seyirciye hitap etme, bir seyirciden önce, kendinden emin hissedenleri keyiflendirmektedir. Diğerleri için, dehşetten başka birşeye neden olmamaktadır ve zihinleri ‘’unutmaktadır’’.

Eğitim çavuşunun iş programı, gençlerin gençlik dönemlerinde stresle yüz yüze gelmede çeşitli başarılı deneyimlere sahip olmuşlarsa, onunla başa çıkmada daha yetenekli olarak geliştiklerini gösteren hayvan çalışmaları ile yansıtılmıştır. Benzer şekilde, insan çalışmaları zorlu durumları idare etmedeki başarının zorlukları yenme gücünü oluşturabileceğine işaret etmektedir. Bunun aksine, eğer çocuklar bu deneyimler yoluyla hataya düşerlerse, daha hassas hale gelebilirler ve büyürken stresin ve depresyonun
ağırlığı altına girebilirler.

İpuçları yeni tedavilere göre laboratuvardan yavaş bir şekilde ortaya çıkabilir. Norepinefrin’in bazı zarar verici hareketlerini bloke eden kan basıncı için patent dışı ilaç terapisi Prazosin ilacı Post-travmatik hastalığı olan eski asker ve sivillerde test edilmektedir. Prazosin ayrıca, hem alkol tutkusunu hem de tüketim seviyelerini azaltıyor gözükmektedir.  Yale Üniversitesi’nden Sherry McKee ve çalışma arkadaşları tarafından yapılan yakın zamandaki bir araştırma, Guanfacine adı verilen kan basıncı için olan patent dışı bir diğer ilacın strese maruz kalma esnasında sigara içmeye direnmede yardımcı olarak bazı stres reaksiyonlarını engelleyebildiğini ve Prefrontal kortikal ağları güçlendirebildiğini keşfetmiştir. (Arnsten ve Yale Üniversitesi, çocuklar ve yetişkinler için dikkat eksikliği hiperaktivite rahatsızlığının tedavisi için kullanılan Guanfacine’in yavaş salınımlı formuna Shire ilaç şirketinden patent ücretleri alıyor ama bu çalışmada yetişkinlerde kullanılan çabuk-salımlı formu için patent ücretleri almıyor.) Dahası, pek çok laboratuar rahatlama, derin nefes alma ve gibi davranışsal stratejilerin stres yanıtını azaltabildiğini göstermiştir. 

Ve o denetleme hissine ne demeli? Belki de beynin strese karşı nasıl reaksiyon gösterdiğini öğrenerek, gelişmiş denetleme hissini terkedebilirsiniz. Böylece belki de bir dahaki sefer sınava girdiğinizde veya seyirci önünde konuşurken ve beyniniz durduğunda, kendinize ‘’Bu sadece beni bir kaplandan kurtarmaya çalışan beynim’’ diyebilirsiniz. Belki doğru yanıtı veya aklınıza doğru kelimeyi getirmese de, yüzünüze rahatlatıcı bir gülümsemeyi getirecektir.

Çeviren: Esin Tezer
Kaynak: Scientific American Nisan 2012 sayısı sayfalar: 38-43

Check Also

Sinir Sistemi Nesiller Boyunca Bilgiyi Aktarabiliyor

Hemen hemen tüm ekolojik ortamlarda bulunan nematotlar(iplik kurdu), üzerinde en çok çalışma yapılan organizma modellerindendir. ...