İnsan-ı Kamil Abdûlkerîm Ceylî
Bu eserden beklenen odur ki;
Salik için , en yüce refikîne ileten ola..
Ama, ince, düşünceli, nazik, kibar arkadaş gibi..
47. BÖLÜM
K A L E M – İ Â L Â
Bilesin ki..
KALEM-İ ÂLÂ: Hakka ait zuhur yerlerinde, Hakkın tayyünlerine
bir evveldir..
Ama, temyiz üzere..
– Temyiz üzere..
Demem odur ki: Halkın, ilâhî ilimde; evvelâ şekli bellisiz
bir taayünü vardır..
İşbu manada bir beyan, daha önce de geçti..
Sonra, halkın bir varlığı da vardır; ama mücmel hükmî yoldan..
fakat arşta..
Bunu da, kısmen daha önceki bölümde:
– Arşın bir yüzü vardır; o da halka ait varlıklardır..
Cümlesine yakın bir cümle ile anlattık..
Sonra, halkın tafsil yollu zuhuru, kürsîde olmaktadır..
Bunu da önce anlattık..
İşte.. bundan sonra: KALEM-İ ÂLÂ’da zuhuru olmaktadır..
Amma temyiz üzere..
Yani : Hakkın halk vasfını alarak.. Temyizin manası budur..
Bu manada, biraz daha açılalım..
Şöyleki:
Anlatılan tecelligâhların, hemen hepsi gayb şeklindedir..
Yani: Halk vasfı ile..
Ancak, halkın vücudu KALEM’de göze gelen bir varlık olur ve
Hak’la arasında bir temyiz çıkar..
– K A L E M..
Demekten kasdım, KALEM-İ ÂLÂ’dır..
Bu durumda: KALEM-İ ÂLÂ, bir modeldir..
Levh-ü mahfuzda onun için ne gerekli ise.. onun nakşını alır..
Meselâ: Akıl.. Bu da bir modeldir; nefiste ne gerekli ise.. onun nakşını alır..
Akıl, KALEM yerindedir..
Nefis, levh yerindedir..
Akıl kanunu ile bulunan fikrî hükümler ise..
levh-ü mahfuza yazılan suret bulmuş varlıklar mesabesindedir..
Yukarıda anlatılan mana icabıdır ki, Resulüllah S.A. efendimiz şöyle buyurdu:
– “Allah, önce aklı yarattı..”
– “Allah önce KALEM’i yarattı..”
Burada KALEM: Akl-ı evveldir..
Her ikisi de, RUH-U MUHAMMEDÎ için iki yüzdür..
Bu mananın bir icabı olarak, Resulüllah S.A. efendimiz şöyle buyurdu:
– “Allah, önce peygamberinin ruhunu yarattı; ya Cabir..”
Anlatılan mana dolayısı ile:
KALEM-İ ÂLÂ, akl-ı evvel, RUH-U MUHAMMEDÎ tek cevherden ibarettir..
Bu tek cevhere ise, halka nisbet edildiği zaman:
– KALEM-İ ÂLÂ..
İsmi verilir..
Mutlak halka nisbet edildiği zaman ise:
– Akl-ı evvel..
İsmi verilir..
İnsan-ı kâmile nisbet edildiği zaman da:
– RUH-U MUHAMMEDÎ ( S.A. )..
İsmini alır..
İnşaallah, ruhun ve akl-ı evvelin tafsili, bu kitaptaki
kendi yerine gelecektir..