BEYİN GÜCÜ: Nöronlardan Ağlara

BEYİN GÜCÜ: Nöronlardan Ağlara

Pek çoğumuz bu teknolojinin beyinlerimize ne yaptığını merak ediyoruz. Demek istediğim, beyin yaşam süresince edindiği tecübelerle değişiyor. Aslında bu filmi izlerken, şu anda, beyniniz bağlar kurarak yeniden şekilleniyor. Biz, insanlar bu teknolojiyi yaratan ve kullananlarız. Belki de sorulacak daha iyi soru şu olabilir: “Bizler beyinlerimizi nasıl şekillendiriyoruz?”

BEYİN GÜCÜ

Beyin hakkında “BİLMEDİĞİMİZ” pek çok şey var. Ama “bildiğimiz” bazı şeyler de var. İnsanların düşünmeye başladığından çok zaman sonra, beynimizi anlamanın yollarını düşünmeye başladık. Tarih boyunca düşünürlerin kullandığı strateji, beyni kendi zamanlarındaki teknoloji le karşılaştırmalarıdır: Beyin bir saattir, bir santraldir, bir buharlı makinedir, bir makinedir, bir bilgisayardır… ve bugünün teknolojisinin beyni yepyeni bir bakış açısı ile anlamamıza nasıl yardım ettiğini merak ederiz. Dolayısıyla, bu teknolojiyi kullanarak, tüm dünyada insanlara “beyni nasıl hayal ettiklerini” sorduk.

Tıpkı  tüm nöronların ateşlenmesinde olduğu gibi, bu hayallerin de dünyanın her yerinden bize dönüşü harikaydı…. ve çok açık ve netti: dünyadaki en gelişmiş teknolojik sistem olan internetin, bizim dünyadaki en ileri biyolojik sistem olan insan beynini anlamamıza yardım eden güçlü bir sistem olduğuydu. Daha sonra biraz daha düşündük… İnternet,hızlı bir şekilde büyüyen, sürekli değişen, dünya üzerinde milyarlarca yeni  bağlantı kuran gelişme sürecinde olan bir yavru, bebek gibi olmasından dolayı, belki de daha güçlü bir sistem olan, gelişme sürecinde olup da  benzer bir şekilde hızla büyüyen, sürekli değişen, beynin farklı bölgeleri arasında milyarlarca  ve milyarlarca yeni bağlantı kuran bir “çocuğun beyni” ile karşılaştırılması daha doğru olacaktı.

O zaman soru şu: “Eğer internet, bir çocuğun beyninin gelişme süreci ile benzer bir süreç içerisindeyse, o zaman bu ikisini karşılaştırarak ne öğrenebiliriz?” Açıkçası, internet bir çocuğun beyninden daha büyük bir oluşum gibi gözükmekte. Ama bu, bizim yaptığımız benzetme ve kıyaslama açısından ne anlama geliyor?

Beyindeki nöronun internetteki bir web sayfası gibi olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla, gelin,bir çocuğun nöron sayısı ile internetteki web sayfa sayısını karşılaştıralım… Herhangi yaştaki bir insan beyininde yaklaşık 100 milyar nörona sahip.Ancak,internet ondan 10 kat daha fazla olan 1 trilyon web sayfasına sahip. Dolayısıyla, bu kıyaslama açısından baktığımızda: İnternet daha büyük.

O zaman bu ağlardan hangisi daha karmaşık?
Beyindeki iki nöron arasındaki bağlantı noktası olan sinapslar, web sayfaları arasındaki hiper bağ, köprü gibidir.O zaman bir çocuğun beyninde mi yoksa internette mi daha çok bağlantı var?

İnternet yaklaşık “100 trilyon”dan fazla bağlantıya sahip ve bir yetişkinin beyni ise “300 trilyon” bağlantıya sahip ama şuna bakın ki; bir çocuğun beyni “katrilyon” bağlantıya sahip!! Tüm internet bağlantısından 10 kat fazla!!
Bir çocuğun beyni tüm internet bağlantısından daha fazla bağlantıya sahip!

Evet, bizim de aklımızı yerinden oynattı!:)

Bu nasıl olabiliyor?

Gelin biraz daha yakından inceleyelim…

Bir bebeğin 100 milyar nöron ile doğduğunu söyledik. Ama ya katrilyon bağlantılar nerede? Daha henüz orada mevcut değiller.Bu katrilyon bağlantılar yaşamlarının ilk 5 senesinde  saniyede 700den 2000e çıkan bir kullanımla çok hızlı bir şekilde oluşuyorlar. Bu bağlantılar çocuğun kurduğu her bir etkileşim vasıtasıyla oluşuyor ve bu etkileşimler önemlidir de. Çünkü bu etkileşimler beynin mimarı. Dolayısıyla,çocukla konuştuğunuz ve bağlantı kurduğunuz her an, bir beyni gerçek anlamda geliştiriyorsunuz! Beynin farklı yerleri ile bağlantı kurmak yeni fikirlerin, kavrayış, içgörülerin,yaratıcı düşüncenin oluşmasına sebep oluyor. Dolayısıyla, göz teması kurduğunuz her an, yeni bir kelime paylaştığınız her an, bir çocuğu güldürdüğünüz her an, bu bağlantıları güçlendiriyorsunuz ve bunları yapmanın pek çok farklı yolu olduğundan
dolayı da dünyanın her yerindeki insanlardan, hayatlarındaki çocuklarla
nasıl ilgilendiklerini gösteren videoları yollamalarını istedik.

Çocukluğun ilk yıllarında bir çocuğun beyni yapabildiği kadar çok bağlantıyı yapar ve ondan sonra da kullanılmayan bağlantıları budamaya,kesmeye ve kullanılan bağları da güçlendirmeye başlar. Bu tüm yaşam boyunca devam eden dinamik bir süreçtir. Ancak bir çocuğun beyni etkileşim kurduğu her şeyle
aktive olduğuna göre, bastırılabilir de ve bu da strese yol açar. Beyin stresi deneyimlediğinde, bedenin alarm sistemi aktive olur. Eğer stres çabucak yatıştırılırsa, o zaman sistem kolaylıkla normale döner. Stresle başa çıkmayı öğrenmek gelişmenin önemli bir kısmıdır. Devamedegiden bir taciz, kötü davranış ya da ihmal gibi şiddetli durumların yetişkin tarafından aldırış edilmemesi ile stres bedenin alarm sistemini aktive eder ki bu daçocuğun yaşamı boyunca ciddi sonuçlar yaşamasına neden olur. Bu “TOKSİK-ZEHİRLİ STRES” olarak bilinmektedir.

Toksik stres beden sistemini sürekli olarak yüksek alarmda, uyarıda tutar ve Öğrenmede ve kendine hakim olma, iradede kullandığımız sinapsları keser, budarken, korku, aceleci, düşünmeden ortaya konan davranış daha çok güçlenir.

Beyin, yaşamın geri kalan kısmında değişebilir. Bu ilk yıllar merak, yaratıcılık, uyum yeteneği gibi güçlü bir oluşum kurmak için gerekli, temel yıllardır ve eğer internetin de aynı erken gelişiminin kritik safhasında olduğunu, olabildiğince fazla bağlantı kurması gerektiğini söylüyorsak, o zaman onu nasıl kuracağımıza da dikkat etmemiz gerekli.

Tıpkı her etkileşimin bir çocuğun beyninde yeni bağlantılar yaratması gibi, her bir email, twit atma,araştırma ya da posta ile bizler milyarlarca insanın global beyninde bağlantı oluşturup,güçlendirmekte.

İnternetin yapısını değiştirmek ve en fazla içgörü ve yaratıcı düşünce evresini oluşturmak için dünya üzerindeki milyonlarca insan beraber gelişiyoruz ve tıpkı bir çocuğun beynin en fazla şekilde içgörüsel, sezgisel ve yaratıcı düşünce oluşturmak için tüm farklı kısımlarının birbiri ile bağlantı kurulması gibi empati, yenilik ve insanın kendini ifade etmesi için de dünyanın her yeri birbiri ile bağlantı kurulmaktadır ve henüz bilmediğimiz şey; herşekilde teknolojinin beyilerimizi yeniden şekillendirdiği.

Ancak bağlandığmız her zaman, bir insanı nette takip ettiğimiz ya da email yolladığımız ya da ona bağlandığımız  her zaman, bunun bizi etkilediğini biliyoruz. Dolayısıyla, beynimize neyin girmesini izin vereceğimiz konusunda dikkatli, bilinçli olmalıyız. Her zaman! Bazen bilmek demek bağlantıyı kesmek demek. Bir çocuğun beynin devamlı olarak aşırı uyarılmış ya da az, eksik uyarılmış  olması iyi değildir ve bu yetişkin beyni için de aynen geçerlidir.
Az kullanılan bağlantılar budanıp, kesileceği için, hem internet hem de çocuğun beynindeki bağlantıların güçlenmesine dikkat etmeliyiz.

O zaman, daha iyi bir gelecek için strateji belirlemede bu gelişmekte olan her iki birleşik(birbirine bağlı) ağı nasıl besleyeceğiz?:

Neye dikkat etmişsek ona dikkat ederek..

Dikkat, önem verme, zihnin en değerli kaynağıdır. Her bir etkileşimin önemi vardır.Hepimiz dünyanın geleceğini şekillendirme imkanına sahibiz ve geleceğimiz burada başlar.

Dünyadaki en iyi keşif bir çocuğun zihnidir.” (Thomas Edison)
Geleceği şekilendirmeye yardım edin…

Çeviri: AylinER
Hazırlayan: Hakan Çakmak

Check Also

Bunu anladığınızda Tüm Hayatınız Değişecek – Bruce Lipton