Ya İklimi Kurtarmak Zorunda Kalırsak?

iklim

 Yıl 2076 ve gökyüzü bembeyaz bulutlarla kaplı. Rüzgarlı ovalarda ve denizin rüzgar tarlalarına dönen bölümlerinde, türbinlerin yanısıra farklı çeşit kuleler inşa edilmiş. Bunlar, atmosferden karbondioksiti emiyorlar. Göz alabildiğine uzanan arsalar ormanlara dönüşmüş. Ağaçlar büyümüş, hasat edilmiş, yakılmış ve CO2’nin atmosfere karışmasına izin vermeyen enerji üretim tesislerinde enerjiye çevrilmiş. Bununla birlikte, emisyonlar yakalanıp yer altı depolama rezervlerine taşınmış. Gemiler, okyanus asidifikasyonunu azaltması ve karbondioksit gazını emebilmesi amacıyla toz haline getirilmiş mineralleri suya bırakıyorlar.

Tüm bu teknolojiler, iki yüzyıldan fazladır devam eden sera gazı salınımını durdurmak için çaresizce gösterilen son çabalar. Bunlar da tam anlamıyla yeterli değil ama biz yine de hala sera gazları yaymaya devam ediyoruz. Bu demek oluyor ki, 10-18 km yukarıda, atmosferde, ince bir demet partikül güneşe karşı Dünyaya koruyucu bir kalkan oluyor ve bizi serin tutuyor. Gökyüzünün biraz daha beyaz gözükmesini sağlayan şey de budur.

Sanırım, büyük bir ihtimalle 60 sene içerisinde iki teknolojiyi birden kullanıyor olacağız” diyen İngiltere Southampton Üniveristesinden John Shepherd, jeomühendisliğin iki özelliğine göndermede bulunuyor: Havadan CO2’yi emmek ve güneşin ışınlarının bir kısmını tekrar uzaya yönlendirmek için güneş şemsiyelerinden faydalanmak.

Birçok jeomühendis gibi Shepherd da iklimle ilgili görüşmelerin çok yavaş ilerlediğini düşünüyor. Endüstriyel emisyonlar hızlı bir düşüşe bile geçse bazı sektörler kolay başa çıkılamayan problemler doğuruyor. Uçak yakıtı yerine kullanılabilecek etkin bir alternatifimiz yok ve insanları doyurmak intansif (yoğun) bir tarım gerektiriyor. Bu da, küresel emisyonların dörtte birlik bölümüne denk gelmekte.

Bu yüzden havadan karbondioksiti çekmemiz gerekli hale gelecek. Bu da önümüzde uzun bir yol demek olduğundan, muhtemelen “güneş radyasyonu yönetimi” ne bağlı kalacağız.

Üzerinde en çok çalışılan versiyon, stratosfer tabakasına ince sülfat tanecikleri karıştırmak ancak bu yöntemin sonuçları da hala tam olarak anlaşılamadı. Bilgisayar modelleri, kazanan ve kaybeden tarafların olacağını ileri sürüyor. Güneş şemsiyeleri, dünyadaki ortalama sıcaklıkları sanayi öncesi seviyelere indirebilecekken, bölgesel farklılıklar meydana gelecektir. Kuzey Avrupa, Kanada, Sibirya ve kutuplar olduğundan daha sıcak olurken, deniz üzerindeki ısı derecesi azalacaktır.

Küresel ısınmanın yağışlı bölgeleri daha yağışlı, kuru olanları ise daha kuru yapması tahmin ediliyor. Modeller, güneş şemsiyesinin bu durumu düzenleyeceğini ortaya koyuyor; ama yine de tek tip bir etkiden bahsedilmiyor. En büyük zararı, muson rüzgarlarının kesilmesiyle, mevsimsel yağışlara bağlı yaşanılan tropikal bölgeler alabilir.

Shepherd, tüm bunların uluslararası anlaşmazlıkları besleyeceğinden endişe ediyor. Her hükümetin kendi ihtiyacına yönelik bir iklim için lobi faaliyeti yapacağı bir  tür küresel kurul öngörüyor. Bazıları, turizm veya tarım için biraz daha yüksek bir sıcaklığı tercih edebilir. Fakat mercan resiflerinin ziyaretçiler için cazip olduğu bazı ülkeler de, okyanus asitlenmesi ve beyazlamayla mücadele edebilmek için, büyük olasılıkla karbondioksit emen teknolojileri daha çok isteyeceklerdir.

Son olarak, sürpriz bir acı son olabilir.  Yükselen her şey aşağıya iner. Bu da demek oluyor ki bir güneş şemsiyesinin sürekli yenilenmesi gerekir. Olağanüstü bir durum gelişecek olursa- mesela bazı uluslararası jeomühendislik anlaşmalarının bozulması gibi, – ve sülfat karıştırmaya son verirsek, sonuçlar felaket düzeyinde olur. On  veya yirmi yıl içerisinde ısı dereceleri, güneş şemsiyelerinin olmadığı zamandaki seviyelere yükselir. Sıcak bölgeler kavurucu sıcaklara ulaşır ve kimbilir hangi en üst seviyeleri görürüz. Sonuçlar, düşünemeyeceğimiz kadar kötü olabilir.

Catherine Brahic
Çeviren : Sena ERKAN
https://www.newscientist.com/round-up/world-2076/?utm_campaign=Echobox&utm_medium=Social&utm_source=Twitter&cmpid=SOC|NSNS|2016-Echobox#link_time=1479488808

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu