Bilinçli Farkındalık

“Ne söylediğini her zaman bilmezsin.

İnsanların konuşmalarındaki  bilinçli farkındalık, sıklıkla konuştuktan sonra ortaya çıkar, öncesinde değil!”

Biraz önce ne söylediğinizi bildiğinizi düşünüyorsanız, bir kere daha düşünün! Araştırmacılar bu hafta gerçekleştirdikleri araştırmalarının neticesinde; insanların söylemedikleri birşeyi, biraz önce söylemiş olduklarına inandırılabileceğini belirtiyorlar.

Konuşmanın nasıl işlediğine dair egemen olan model; konuşmanın önceden planlanarak yapıldığına dairdir—konuşmacılar tam olarak ne söyleyeceklerinin bilincinde olarak konuşmalarına başlarlar ve konuşan kişiler konuşmalarında ne söylediklerini bir yandan da konuşurken kendilerini duyarak da fark ederler.

İsveç Lund Üniveristesi bilişsel bilim dalındaki bilimadamı Andreas Lind ve meslektaşları birisinin bir şey söyleyip başka bir şey duyduğu zaman neler olabileceğini görmek isterler. Bu konuda  bilimadamı şunu ifade etmekte: “İşitsel geribildirimi, çok iyi belirlenmiş bir niyetle söylediğimiz şey ile karşılaştırırsak, herhangi bir uyumsuzluk çok çabuk bir şekilde tespit edilebilir. Ancak buna karşılık, geribildirim dinamik ve izah edici bir process içindeki güçlü bir faktör ise, o zaman manipulasyon farkedilemeyebilir.”

Lind’in deneyinde, deneye katılanlar “Stroop Test (bu deney şu tarz bir deneydir: örneğin; kişiye kırmızı kelimesi mavi renkte yazılarak gösterilir ve bu kelimenin ne renk olduğu sorulur—kişinin mavi demesi beklenmektedir–) ”ine sokuldular. Test süresince katılımcılar taktıkları kulaklıklar sayesinde ne söylediklerini duymaktadırlar. Verilen cevaplar, yanlış kelimeyi geri onlara dinletebilmek için kayda alınır ve Lind,kendi sesleri olan ve biraz önce söylediklerinden farklı bir şeyi arasıra onlara dinletir. Lind gri ve yeşil (ingilizcede birbirine benzer çıkan iki ses: grey-green) kelimelerini seçer ve bunları seçme nedeni benzer seste oldukları ancak farklı manaya sahip olmalarından dolayıdır.

Katılımcılar manipule edilmiş-hileli kelimeyi duyduktan sonra ekranda biranda onlara ne söylediklerini soran bir soru belirir ve testten sonra bu değişimi- manipulasyonu belirleyip, belirleyemediklerini gösteren küçük bir sınava da tabî tutulurlar. Sesle aktifleşen yazılım zamanlamayı tam zamanında yaptığında (böylece yanlış kelime yarışmacı konuşmaya başlayınca ilk  5-20 milisaniye içerinde başlar)değişim, zamanın üçte ikisinden fazla bir süre belirlenemeden devam eder ve %85 belirlenemeyen değiştirmeler içinde, katılımcılar, konuşmacıların ne söylediklerinin anlamını belirlemede yardım etmek için kendi seslerini dinlediklerini de belirterek yanlış kelimeyi söylediklerini kabul ederler. Geri kalan %15 manüpilasyon fark edilmez; kelimenin değiştiğini fark etmediklerini belirtirler. Ama Lind bu fark edemeyişin nedenin ne olduğu konusunda net bir fikre sahip olmadıklarıı söylemektedir. Sonuçlar bu haftaki Psychological Science dergisinde yayınlanmaktadır.

Lind  aldatmacanın bu kadar başarılı olmasının şaşırtıcı olmadığını belirtmektedir.Kendisine bu testi uyguladığında, kendisinin bile manipulasyonun ne zaman açığa çıktığını bilmesine rağmen, konuşma alışverişlerinin çok ikna edici geldiğini hissettiğini belirtmektedir.Lind şunu ifade ediyor: “Birşey söyleyip de kendi sesinizden duyduğunuzun onu tersi  net olarak başka birşey ise, bu güçlü bir duygu oluşturmakta.”

Austin Teksas Üniversitesi’nde konuşma üretimi konusunda çalışma yapan Barbara Davis, bu çalışmanın çok yaratıcı bir deney olduğunu ve konuşma öncesi hazırlık aşamasının baskın paradigmaya karşı etkileyici bir meydan okuma sunduğunu belirtir. Ancak, Davis,bunun, konuşma öncesi planlanmanın devam etmediği anlamına geldiğini düşünmediğini sözlerine ekliyor.Davis: “Renge ad verme  akıcı bir konuşmadan-söylemden farklı birşey, karmaşıklığın farklı bir seviyesi. Pek çok kişi buna katılıcaktır ki; çünkü, bu işlemde hem önceden planlama, hem de sesli geribildirim devam edegitmektedir.”

Davis sözlerine şunları ekler:Duyma yetilerini kaybetmiş yetişkinler,konuşma kalıpları bozulmadan-kötüleşmeden önce, uzun süre idare edebilirler, ki bu da sesli geribildirim konuşma için gerekli olmadığını göstermektedir.

 

Lind, “ eğer duyma yetisine sahip değilsen hala konuşabilirsin” diyerek, sesli geridönütün olaydaki tek faktör olmadığı görüşüne katılmaktadır. Ancak şunları da sözlerine ekler: “Ancak duyma yetisi kaybına sahipsen, iş kendi kelimelerini belirlemeye geldiğinde, muhtemelen diğer tip geridönütlere daha çok bel bağlamak durumda kalırsın.”

http://www.nature.com/news/you-don-t-always-know-what-you-re-saying-1.15136 ‘den Türkçeye AylinEr tarafından çevrilmiştir.

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu