Beyinlerimiz Empati ile Donanmış Durumda

Öyle görünüyor ki, zaman zaman birbirimizi anlamak istemiyoruz. Bunun nedeni belki de kendi duygularımıza vakit ayıramayacak kadar meşgul olmamızdır. Ya da dijital dünyamıza o kadar dalmışız ki kişisel ilişkilerimizi unutmuşuz. Ama hayatında bir kez bile olsa empati kurmuş olanlar, bunun insanın hayata bakışını nasıl derinden etkileyebileceğini biliyorlardır.

Empatinin uygulanabilir ve faydalı olması nedeniyle insanlar herhangi bir ihtiyaç ya da kutlama durumunda birbirlerine ulaşırlar. Empatinin, yabancıları birbirine yaklaştırma, topluluklar arasındaki bağları sağlamlaştırma gücü vardır. Anlaşıldığımızı bilmek, acımızı daha katlanılabilir ve yaşamlarımızı daha eğlenceli yapar.

İletişimin çok hızlı olduğu günümüzde, dünyada neler olup bittiğini çok hızlı öğreniyoruz. Birkaç tıklama ile farklı ürünler, yerler ve de insanlar hakkında bilgi elde edebiliyoruz. İstatiksel çalışmalar gösteriyor ki, dünyanın her hangi bir yerindeki bir kişiye 5 ila 8 bağlantıyla ulaşabiliriz. İletişim gittikçe daha da kolaylaşıyor ama empati olmaksızın bu çok yüzeysel kalır.

Empati beynimizde oluşur. Bir kişiyi bir şey yaparken gördüğümüzde, beynimizdeki ayna nöronlar ateşlenir. Ayna nöronlar, sanki biz deneyimliyormuşuz gibi başkasının neler yaşadığını anlamamıza yardımcı olurlar. Ama ayna nöronların tam işleviyle ilgili bir sürü spekülasyon var. Pek çok bilişsel sinir bilimci ve psikolog, ayna nöronların taklit yollu yeni şeyler öğrenmemize yardımcı olduğunu düşünüyor. Diğer bir kısım ise, empatinin temeli olduğunu düşünüyorlar.

Daha önemlisi empati yeteneğinin sadece insanlarla sınırlı olup olmadığını tam olarak bilmiyoruz. Başka yaşam formlarında da empati mümkün olabilir. Çünkü hayvanlar ve hatta bitkilerin bile empatiye eğilimlerinin olduğunu gösteren pek çok çalışma var. İnsanlarda ayna nöron aktivitesi somatosensory (bedensel duyusal) girdiler ve motor devrelerle alakalı alanlarda bulundu. Evrimsel bakış açısıyla, toplumun diğer üyeleriyle işbirliği içinde olmamıza yardımcı olurlar diyebiliriz. Başka bir deyişle, ayna nöronlar hayatta kalma mekanizmasıdır.

Empatinin seçimlerimizi ve davranışlarımızı nasıl etkilediğine dair çok ilginç başka bulgular da var. Psikoloji profesörü olan Paul Bloom ve ekibi, 3-9 aylık bebeklerin, kibar yada kaba, sosyal ya da antisosyal basit davranış kalıplarına maruz kaldıklarında, neredeyse dünyanın her yerinde kibar ve sosyal davranışı tercih ettiklerini gösteren bir çalışma yaptılar. Bulgular “The Nature” da yayımlandı.

Deneylerden bir tanesinde, 6-10 aylık arasındaki bebekler sürekli olarak kukla gösterisi izlediler. Basit tahta şekiller farklı kukla karakterlerini temsil ediyordu. Kırmızı daire şeklinin bir dağa tırmanmaya çalıştığını ve de sarı bir üçgenin onu aşağıya çektiğini gördüler. Mavi bir  kare, kırmızı daireyi yukarı doğru iterek ona yardımcı olmaya çalışıyordu. Bu kukla gösterisini defalarca izledikten sonra bebeklerden en sevdikleri kuklayı seçmeleri istendi. %80den fazla defa mavi kareyi; yani yardımsever olanı seçtiler.

Yine benzer bir deneyde, bir kedi kukla 2 tavşan kuklayla top oynuyor Bu tavşanlardan biri yardımsever ama diğeri pek de öyle sayılmaz. Bu deney sonucunda da benzer sonuçlar elde edildi. Kiley Hamlin: “İyiler ve kötüler arasındaki farkı bilmek belki de bebeklerin doğuştan getirdikleri bir şey.” Bebekler sosyal normları nasıl anlayabilirler ki? Neyin makbul ya da kibar olduğuna dair henüz eğitilmemişlerdir. Neyin iyi neyin de kötü olduğunu bilmiyorlar. Ama yine de daha kibar davranan karakteri seçme eğilimindeler. Bunun sebebi empati mi? Ayna nöronlar burada da iş başında mı?

Dünya çapında empati, dünya çapında sevgiyi getirir. Eğer bu çoğaltılabiliyorsa, kültürümüz ve toplum bunun için uğraşmalı. Daha barışçıl ve de toleranslı bir birliktelik için uğraşmalıyız.

Çeviren : Sıdıka ÖZEMRE
http://brainworldmagazine.com/brains-wired-empathy/

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu