İnsan-ı Kamil – 24. Bölüm (Celâl)

İnsan-ı Kamil                                 Abdûlkerîm Ceylî

                                                 

         Bu eserden beklenen odur ki;
             Salik için , en yüce refikine ileten ola..
                  Ama, ince, düşünceli, nazik, kibar arkadaş gibi..

 

24. BÖLÜM

C E L Â L

Bilesin ki..

Yüce Allah’ın CELÂL’İ zatından ibarettir..
Ama, isimlerinde ve sıfatlarındaki zuhuru olarak..  Olduğu gibi ve icmal yolundan..

Tafsil yolundakine gelince; o zaman: Azamet, Kibriya, mecd, senadan ibaret kalır..
Keza her cemal de onundur.. Ama, zuhurda şiddet kesbettiği zaman..

.. Ve o zaman:

  CELÂL ismini alır..

Kaldı ki, her CELÂL de, cemal sıfatınındır..
Haliyle bu oluş, halka zuhurun ilk anlarına raslar..

İşte o zaman:

– C e m a l..

Adı ile söylenir..

 Yukarıda anlatılan mana icabı olarak, şöyle demişlerdir:

–  Her cemal için CELÂL vardır.. Her CELÂL için cemal vardır..

Halkın elinde bulunan yüce Allah’ın cemaline gelince:
Ancak CELÂL sıfatının cemalidir;  ya da cemal sıfatının CELÂL yönü..

Mutlak cemal’e ve mutlak CELÂL’e gelince: Bunu müşahede,
ancak
Allah’a mahsustur..

Halkın bu babda hiçbir ayağı  yoktur.. Bu yolda hiçbir kıdemi yoktur..

Biz, CELÂL sıfatını anlatırken:

–  Yüce Allah’ın CELÂL’i, zatından ibarettir..
Ama, isimlerinde ve sıfatlarındaki zuhuru olarak..

Demiştik..

Böyle olunca: Durum Yüce Allah’ın özünde olduğu gibidir.. Bunu müşahedeye ise
başkası için imkân yolu yoktur..

Ayrıca, cemal sıfatı için ise:

–  Cemal onun yüce vasıfları, güzel isimlerinden ibarettir.

Şeklinde bir cümle kullanmıştık..

Bütün bunlar gösteriyor ki: İsimlerden ve sıfatlardan tam olarak
halkın faydalanması muhaldır..

Sebebine gelince: Anlatılan durumların dışında yüce Allah’ın katında
tercihli ve özel olarak ayrılan isimleri ve sıfatları vardır..

Bunun adı ise:

–  Cemaldir..

Halka zuhuru ise, bu yoldan olur..

Şümullü manası ile, cemal ve şümullü manası ile CELÂL
ancak yüce  Allah’a mahsustur..

Yukarıda anlattığımız manaları, anladıktan sonra, bilesin ki:
Yüce Hakkın sıfatları ve isimleri zatının gerektirdiği hakikatler yönünden
dört kısma ayrılır..

Şöyleki:

a)  Cemal sıfatları kısmı..
b)  CELÂL sıfatları kısmı..
c)  CELÂL ve cemal sıfatları arasındaki müşterek sıfatlar..
Bunlar kemal sıfatlarıdır..
d)  Zatî sıfatlar kısmı..

İşbu dört kısımda toplanan isimleri ve sıfatları aşağıda, ait oldukları
kısımlara göre sıralamış bulunuyorum..

 

 

BİRİNCİ   KISIM   :  Zâti sıfatlar ve isimler kısmı :

 


Allah


El-Vahid


El-Vitr


El-Kuddûs


En-Nur


El-Ahad


El-Ferd


Es-Samed


El-Hayy


El-Hak


( ToplamON  )

 

 

İKİNCİ  KISIM  :   CELÂL sıfatına bağlı isimler ve sıfatlar kısmı :

 


El-Kebir’ül-Müteal


El-Kabiz’ül-Hafid


El-Mani


Zül-Havliş-Şedid


El-Aziz’ül-Azim


El-Müzill’ür-Rakib


Ed-Darr’ül-Varis


El-Kahir’ül-Gayyur


El-Celil’ül- Kahhar


El-Vasi’üş-Şehid


Es-Saburü Zül-Batış


Şedid’ül-İkab


El-Kadir’ül-Muktedir


El-Kaviyy’ül Metin


El-Basir’üd-Deyyan

 


El-Macid’ül-Velî


El-Mümit’ül-Muid


El-Muzib’ül-Mufdil

 


El-Cebbar’ül-Mütekebbir


El-Müntakimü
Zül-CELÂL Vel-İkram


El-Mecidüllezi
lem yekünn lehu küfüven ahad


(Toplam :  KIRK  )

 

 

ÜÇÜNCÜ  KISIM  :  CELÂL ve cemal sıfatları arasında müşterek olan kemal sıfatları kısmı:

 


Er-Rahman’ül- Melik


El-Adl’ül-Hakim


Ez-Zâhir’ül-Batın


El-Muhit’üs-Sultan


Er-Rabb’ül Müheymin


El-Veliyy’ül-Kayyum


El-Veliyy’ül-Müteal


El-Mürid’ül- Mütekellim


El-Halik’üs-Semi


El-Mukaddim’ül- Muahhir


Malik’ül-Mülk’il- Muksıt

 


El-Basir’ül-Hakem


  El-Evvel’ül-Âhir


El-Cami’ül- Ganiyyüllezi
leyse kemislihi şey’ün

 


( Toplam  :  YİRMİ DOKUZ  )

 

 

DÖRDÜNCÜ  KISIM  : Cemal sıfatına bağlı isimler ve sıfatlar kısmı :

 


El-Alim’ür Rahim


El-Muizz’ül-Hafız


El-Daim’ül-Baki


El-Mücmil’ül-Karib


Es-Selâm’ül-Mümin


El-Mukit


El-Bari’ül-Berr


El-Mücib’ül-Kefil


El-Bari’ül Musavvir


El-Hasib’ül-Cemil


El-Mün’im’ül-Afüv


El-Hannan’ül-
Mennan


El-Gaffar’ül-Vehhab


El-Halim’ül-Kerim


El-Gafur’ür-Reuf


El-Kâmil’ü lem yelid
velem yuled


Er-Rezzak’ül-Fettah


El-Vekil’ül-Hamid


El-Muğni’yül-Muti


El-Kâfi


El-Basit’ül-Rafi


El-Mebdi’ül-Muhyi


En-Nafi’ül-Hadi


El-Cevvadü
Züt’Tavl’iş-Şafi


El-Latif’ül-Habir


El-Musevvir’ül-Vacid


El-Bedi’ür-Reşid


El-Muafi


( Toplam   :  ELLİ ÜÇ )

Bilesin ki..

Yüce Allah’ın isimlerinden ve sıfatlarından her isim ve her sıfatın
bir eseri vardır..

İşbu eser ise..  o ismin ve sıfatın CELÂL’ine veya cemaline,
yahut kemaline bir zuhur yeridir..

Üstte anlatılan manaya bir misal olarak malumatı alalım..

Umumî bir mana ile malumat: Yüce Hakkın, ALİM, isminin eseridir..

Malumat olarak bilinen hemen her şey: Yüce ve sübhan olan
Hak ilminin zuhur yerleridir..

Bu arada daha başka misaller vermek de mümkündür..
Meselâ:
Merhumat, rahmetin zuhur yerleridir..

Müslimat, selâm isminin zuhur yerleridir..

Bu  selâm ismine mazhar olan bütün varlık, sırf yok olma durumundan
selâmeti bulmuşlardır..

Bu manada, rahmete nail olmayan hiçbir varlık yoktur..
Bu rahmete nail olma durumu şu iki halden birinde mutlaka görülür:

a)  O şeyin yaratılması..
b)  Özel bir rahmete ermiş bulunması..

Sonra, yüce Allah’a malum olmayan hiçbir varlık yoktur..

Durum yukarda anlatıldığı gibi olunca, mutlak olma yönüyle önden sona
bütün varlık cemal sıfatının zuhur yerleridir..

Anlatılan mana icabıdır ki: Cemal ismine bağlı sıfatlardan ve isimlerden
her biri, bir eser olma yönüyle varlığı kapsamına alır..

Amma umumî bir mana ile.. amma hususî bir mana ile..

Durum anlatıldığı gibi olunca, bütün mevcudat, yüce Hakkın
cemal sıfatınınzuhur yerleridir..

CELÂL sıfatı da, yukarıda anlatılan cemal sıfatı gibidir..

CELÂL’e bağlı her sıfat da aynı şekildedir..

Özellikle bir eseri gerektiren: Kadir, Rakib, Vasi sıfatları..
Çünkü, onun eser ivarlığa dağılmıştır..

İş anlatıldığı gibi olunca, CELÂL sıfatlarının bir dalı olması yönüyle
bu varlık, CELÂL mazharları olurlar..

Bu manada alınacak bütün varlık :
Yüce Hakkın CELÂL suretidir..
Onun zuhur yeridir..

Bu makamda, CELÂL sıfatına bağlı olan isimler vardır ki,
varlıkların bir kısmına tahsis edilmiştir..

Meselâ: Müntakım, Muazzib, Darr, Mani vb. isimler gibi..

Sayılan isimlere ve benzerlerine, varlıklardan bazıları mazhar olmuşlardır..
Bütün varlıklar değil..

Haliyle, cemal isimleri böyle değildir.. Onlar için:

–  Varlıkların bir kısmı mazhar olur; bir kısmı da olmaz..

Diye bir şey yoktur..

Cemal isimleri, bütün mevcudatı kapsamına alır..

İşbu mana:

 “Rahmetim gazabımı geçti..”

Manasını taşıyan kudsî hadisin sırrıdır..

Anlamaya çalış..

Burada, kemâl sıfatına bağlı müşterek isimlerden de bahsetmek
gerekecek..

Bu isimler, Hak ile halk arasında müşterektir..

Ve..  birkaç kısma ayrılırlar..

BİRİNCİ KISIM :

Mertebe için olanlardır..
Bunlar: Rahman, Melik, Rabb, Malik’ül-mülk, Sultan, Veli sıfatları gibidir..

Bu isimler umumundur..

Varlık tüm olarak, bu sayılan isimlerden her ismin bir zuhur yeri ve bir suretidir..

Yukarıda söylediğim:

– Tüm olarak..Sözümden murad:

  Her yönüyle ve her itibara göre.. varlıklar, anlatılan mertebe isimlerinden
her ismin suretidir..

Demektir..

Cemal ve CELÂL isimleri böyle değildir.. Varlık, bunlardan da,
her ismin mazharıdır..

Şu var ki, sınırlıdır:  Bir yüzle veya müteaddit yüzle..
Ayrıca sınırlı itibar veya itibarları da hesaba katmak gerekir..

Bu manayı anla..

 İKİNCİ  KISIM :

Bu kısma giren her isme varlık bir zuhur yeri olur..  Ama, her yönden değil..
Bunlar: Basir ismi, Semi ismi, Halık ve Hakim ismi vb. isimlerdir..

ÜÇÜNCÜ  KISIM :

Bu kısma giren isimlere, varlıkların tam sureti üzerine bir zuhur yeri olması gerekmez…
Bu isimler: Gani, Adil, Kayyum vb. isimlerdir..

– Tam sureti üzerine bir zuhur yeri olması gerekmez..

Diyoruz.. Çünkü bunlar, zata bağlı isimler meyanında sayılır..

Bu müşterek isimler kısmına almamızın sebebi :
Kendilerinde kısmen CELÂL ve cemal kokusunun bulunmasıdır..

Bu manayı anla..

Yukarıda anlatılan manaları anladıktan sonra bilesin ki..

–  K â m i l..

Vasfı ile söylenen bir kul, sayılan isimlerin tümünün zuhur yeridir.. O isimler,
ister müşterek olsun; isterse müşterek olmasın.

İster zata bağlı isimler, ister CELÂL’e bağlı isimler, isterse
cemale bağlı isimler olsun..

Burada biraz duralım..

Cennet mutlak cemalin mazharıdır..
Cehennem, mutlak CELÂL’in mazharıdır..

İçindekileri ile birlikte iki ev olan dünya ve âhiret, BİRİNCİ  KISIMDA sayılan
mertebe isimlerinin mazharlarıdır..  Zatî isimlerin değil..

Haliyle, İnsan-ı kâmil, onun dışında kalır.. Çünkü, İnsan-ı kâmil, tek başına
zatî isimlerin mazharıdır.. Hatta, diğer isimlerin de mazharıdır..

İnsan-ı kâmilden başka hiç kimsenin zatî isimlerde ayağı yoktur..

Bu manayı biraz açalım.. Bunun için de, şu âyet-i kerimeyi alalım:

  “Gerçekten biz, EMANET’i:  Yere, göklere ve dağlara arz ettik;
onu taşımaktan çekindiler.. Ondan korktular..
Ve.. onu: İnsan yüklendi..”  ( 33 / 72 )

Bu âyette:

–  “EMANET..”   ( 33 / 72 )

Lafzı ile söylenen:
Zat isimleri ve sıfatları ile, yüce Hak’tan başkası değildir..

Onun için:
Varlık baştan sona aransa taransa, insandan yararlısı bulunamaz..

İşbu manaya işaret olarak, Resulüllah S.A. efendimiz şöyle buyurdu:

–  “Kur’an bana toplu bir şekilde indi..”

Aynı âyette geçen:

–  “G ö k l e r..”   ( 33 / 72 )

Altında ve üstündekilerle birlikte.. Sonra:

–  “Y e r..” 

İçinde ve üzerinde bulunan çeşitli mahlukları ile birlikte:
Yüce Hak isimlerinin ve sıfatlarının tümü ile tahakkuk etmeden yana acizdir..

Aynı âyette geçen:

–  “Onu taşımaktan çekindiler..”  ( 33 / 72 )

Cümlesinden murad:

Onların, onu taşımaya dair bir kabiliyete sahib olamayışlarıdır..

Aynı âyette geçen:

–  “Ondan korktular..”   ( 33 / 72 )

Cümlesinden murad ise.. ona karşı eksik oluşları ve zayıf durumlarıdır..

Aynı âyette geçen:

–  “Onu:  İnsan yüklendi..”   ( 33 / 72 )

Cümlesi ile de, İnsan-ı kâmil murad edilir..

Aynı âyette geçen ve onu yüklenen için:

–  “O zalumdur..”   ( 33 / 72 )

Buyurulur..Bunun daha açık manası şudur:

– O nefsine zulmeder..

Çünkü, nefsine tam olarak hakkını vermesi imkânsızdır..

Sebebine gelince: Nefsinin tam olarak hakkını vermesi için, hakikî manası ile,
Allah’a tam senasını yapması gerekir.
Bu da olamaz..

Bir başka âyette bu manada şöyle buyurulur:

  “Allah’ın kadrini zatına lâyık olacak şekilde takdir edemediler..”  ( 6 / 91 )

İnsanın:

–  “Zalum..”   ( 33 / 72 )

Olarak söylenmesi de, üstteki âyetin manası icabıdır.. Yani:

–  Nefsine zulmeder.. Tam manası ile onun hakkını veremez..
kadrini bilemez..

Demektir..

Aynı âyetin devamında ise.. yüce Hak insanın özrünü ileri sürüp:

–  “O: Cehuldür..”   ( 33 / 72 )

Vasfını söylüyor.. Bunun daha açık manası:

–  Onun kadri kıymeti büyüktür; ama bunun cahilidir.. bilemez..
Onun özrü vardır.. Takdir edemedi ki: Onu tam manası takdir ile etmek,

yüce Allah’a lâyık bir şekilde sena etmektir..

Bu âyette geçen:

–  “Zalum..”   ( 33 / 72 )

Kelimesi için, ikinci bir mana daha vardır ki, o da mef’uli isim olmasıdır..
Bu manaya göre insanın:

–  “Z a l u m..”   ( 33 / 72 )

Olması demek, onun:

–  Mazlum..

Olması sayılır.. Yani: Zulme uğramıştır..

Çünkü: Şerefinin yüceliği, makamının büyüklüğü dolayısı ile,
İnsan-ı kâmilin haklarını hiç kimse yerine getirmemiştir..

Durum anlatıldığı gibi olunca o:
Mahlukatın kendisine yaptığı muamele icabı, zulme uğramıştır..

–  “C e h u l.”  ( 33 / 72 )

Lafzını da, aynı manada görmek icab eder.. Ki bu da:

–  Meçhul kalmış.. Derinliği dolayısı ile, hakikatı bilinmez..

Demeğe gelir..

İşbu mana: İnsan-ı kâmil namına, sair mahlukat için yüce Hakkın
özür beyanıdır..

Ta ki, onlar: Zulüm vebalinden kurtulalar.. Kıyamet günü perde aralandığı zaman,
dileyecekleri özür makbul ola..

Yani: O insanı bilemediklerinden yana..

Zira o: Öyle yüce bir insandır ki, yüce Allah’ın zatının, sıfatlarının
zuhurundan
ibarettir..

İnsan-ı kâmilin bazı mertebeleri vardır ki:
Onlar, inşallah bu kitaptaki bölümünde açıklanacaktır..

Bunu da böylece bilesin..

Allah.. Hak söyler..

Bu yola hidayeti nasib eden Allah’tır..

<– geri ileri –>

Check Also

İnsan-ı Kamil – Abdûlkerîm Ceylî

             İnsan-ı Kamil                                 Abdûlkerîm Ceylî              Bu eserden beklenen odur ki; Salik için , en ...