- O yanakta, bir nokta ben nakşedilmiş,
Bu ben, çemberin merkezi mahiyetindedir. - İki âlem çemberin merkezini oluşturan çizgi ondan kaynaklanır,
Ve yine ondan kaynaklandı Adem’in kalbini nakşeden çizgi… - Bu yüzden, kanla dolu gönlün hâli perişândır!..
Ki, gönül siyah ben noktasının aksidir… - Beninden dolayı, kanlanmaktan başka hâl yoktur!..
Bu menzilden çıkış yolu yoktur!.. - Teklikten hiç çokluk dışarı çıkmaz,
Tekliğin özünde iki noktaya yer yoktur!.. - Bilmiyorum.. Acaba O’nun beni mi gönlümüzün aksi?..
Yoksa.. Gönül mü güzel yüzdeki benin aksi?.. - Şâyet gönlümüz, O benin aksi ise,
Niçin değişik hâlleri olabiliyor?. - Gönül mü O’nun yüzünde, yoksa O’mu gönüldedir?..
Bu aşılmaz sır bizlere örtülü kaldı?.. - Beninin aksiyle gönül meydana geldi,
Veyâ gönlün aksi orada belirdi… - Gönül, bazen mahmur gözleri gibi derbeder,
Bazen, zülüfleri gibi perişân… - Bazen, o ay parçası yüz gibi parıldar,
Bazen, siyah zülüfler gibi kapkaranlık… - Bazen, mescid, bazen de kilisedir,
Bazen, Cehennem olur, bazen de Cennet!.. - Bazen, yedinci felekten daha yukarı olur,
Bazen de toprak yığının içine düşer!.. - Zühd ve takvâdan sonra bir kez daha döner,
Şarabı, mumu ve güzeli arar!..