- Mânâ adamı ne ister bu ibâreyle?..
Ki göz ve dudakla işâret etmektedir?. - Ne ister zülüften, boydan benden?.
Hâl makâmlarını aşan adam?.. - Âlemde açıkça görülen her şey,
Cihân güneşinin bir yansıması gibidir.. - Cihân; yüz, ben, göz ve kaş gibidir…
Bunların her biri de yerinde güzeldir. - Tecelli, bazen güzellik, bazen de yücelik şeklinde olur..
Yanak ve zülfü de mânâlara örnek oluşturur. - Hak’kın sıfatları lûtuf ve kahırdır…
Güzellerin yanaklarında ve zülüflerinde bu ikisinden izler var… - Duyulan bu sözler, duyularca algılandığı için,
Önceden algılansın diye, vaaz edilmişler… - Mânâ âleminin sonu yoktur;
Lafız onu nasıl kuşatacak, ifâde edecek?! - Zevkten kaynaklanan bir mânâyı,
“O” ifâde edecek sözü bulmak mümkün olur mu?!. - Bu yüzden gönül ehli, bir mânâyı açıklayınca;
Bir örnek göstererek mânâyı ifâde eder. - Duyularla algıladığımız somut olgular, mânâ âleminde gölgeler gibidir…
Bu çocuk, öbürü de dadı gibidir. - Bana göre, tevil edilen bu lafızlar,
İlk konulurken bu mânâlar için söylenmişlerdir. - Duyularla algılanan somut olgular, avâmın geleneğine
göre daha özel mânâlara yöneliktir.
Avam nereden bilsin ki, bu mânâ hangisidir?. - Akıl dünyasına baktıkları zaman,
Oradan lafızlar aktardılar… - Akıllı kişi aradaki uyumu gözetti;
Lafız tarafına mânâ nazil olunca. - Fakat, bütünsel bir teşbih mümkün değildir!..
Dolayısıyla, bu sonuca varmak için çabalamaktan vazgeç!.. - Bu açıdan kimse seni kınayacak değil…
Çünkü, bu alanda Hak’tan başkasının ortaya koyacağı bir mezhep yoktur!.. - Ama, kendinde olduğun sürece, sakın, sakın…
Şeriata aykırı davranma!. Ona uy!. - Çünkü, gönül ehline sadece üç durumda izin var:
Yok oluş, sarhoşluk ve naz hâlinde.. - Bu üç hâli bilen kimse,
Lafızları ve nesnel karşılıklarını bilir. - Sende vecd bulma hâlleri yoksa,
Bilgisizlikle ve başkalarını taklit ederek kâfir olma!.. - Gerçek hâller mecazi değildir;
Bunu ya keşf etmeli, ya da tasdik etmeli… - Sana kelimelerin konuluşunu, lafızları ve mânâları söyledim;
Eğer bunları anlarsan, ne dediğimi bilirsin!.. - Mânâlarda, sonuca dikkât et!..
Bütün gerekleri birer birer gözet!.. - Bunlardan özel teşbihler yap,
Başka yönlerden ayrı olarak değerlendir!.. - Bu kural, bir kere yerleşti mi,
Ondan hareketle birkaç örnek daha sunayım…