-
– Yolcu nasıldır?, Ve nereyedir yolculuk?..
“Kâmil kişidir..” diye kime diyelim?.. - Bir de, “Yolcu kimdir?..” “Yolda giden?..” diyorsun…
Yolcu, o kimsedir ki, kendi aslından haberdârdır… - Yolu çabucak aşandır,
Kendini ateşin dumandan arınması gibi berraklaştırandır. - Onun yolculuğunu bir keşif seyri bil, imkândan,
Vâcib tarafına.. –Noksanlık “nun”unu terk ederek… -
Menzillerde tersine bir yolculuk yapar;
Tâ ki, kâmil insan oluncaya kadar … - Önce şunu bil!. Nasıl var oldu?..
İnsân-ı Kâmil nasıl doğdu? - Cansız varlıklar âleminde meydana geldi,
Sonra, göreceli rûhla bilen oldu… - Kudretten bir silkiniş gerçekleştirilince,
Ondan sonra, Hak’kın sâyesinde irâde sâhibi oldu. - Çocuklukta bu âlemi algılamaya başladı,
Orada fiilen, Adem’in vesvesecisi oldu… - Parçalar, onda belli bir düzene girince,
Tekil olan aracılığıyla terkibe doğru yol aldı… - Öfke ve şehvet onda meydana geldi;
Onlardan da cimrilik, ihtiras, büyüklenme meydana geldi… - Kötü nitelikler belirginleşti;
Böylece yırtıcılardan, şeytandan ve hayvanlardan daha aşağı oldu… - Bu aşağı nokta, bir alçalıştı;
Ki birlik noktasının da karşıtıydı. - Fiillerden, sonsuz çokluklar meydana geldi;
Bundan dolayı, insan, başlangıcın tam karşıtı bir pozisyona geldi.. - Eğer, bir tuzakta bağlı kalırsa,
Sapıklıkta, hayvanlardan daha aşağı olur. - Rûh âleminden bir nûrun yetişmesi başka,
Cezbenin feyzinden, ya da kanıtın yansımasından… - Gönlü Hak’kın lûtfuna olunca sırdaş,
Geldiği yoldan geri döner… - Cezbeden ya da kesin kanıttan hareketle,
Kesin imâna bir yol bulur. - Şu günahkârlar zindanından (siccin) geri döner;
İyilerin illiyine (yüceliğine) yönelir; - O anda, tevbe niteliğine bürünür;
Ademoğullarının seçilmişlerinin arasına katılır. - Kötü fiillerden temizlenir;
İdris Rasûl gibi göklere yükselir. - Kötü niteliklerden kurtulunca,
Nuh gibi dirençli biri olur. - Cüz’i kuvve bütünde kaybolur;
Halil gibi, tevekkül ehlî olur. - İrâde Hak’kın rızasına bağlanır,
Mûsa Rasûl gibi, en büyük kapıya yürür. - Bilgisizliğinden kurtulur,
İsâ Rasûl gibi semâvi olur. - Bir kalemde bütün varlığı talana verir;
Ahmed’in ardı sıra Mirâc’a gelir. - Son nokta, ilk ile buluşunca,
Oraya ne Melek, ne de gönderilmiş elçi sığar!..