- Meyhâneye mensûp olmak!..
Kendi olmak küfürdür; kendisi derviş olsa da… - Meyhâneden sana bir nişân vermişler;
Ki; “Tevhid, bütün izâfeleri geçersiz kılmaktır” diye… - Meyhâne, örneksizlik âlemindendir,
Boş vermiş âşıkların makâmıdır. - Meyhâneli olmak, harâp içre harâp olmaktır!..
O’nun çölünde âlem, yalnızca bir seraptır!.. - Bir meyhânedir ki, sınırsız ve sonsuz…
Ne başını gören olmuş, ne sonunu!.. - Yüzyıl orada koşup dursan da,
Ne kimseyi bulursun, ne de kendini!.. - Orada bir gürûh, ayaksız, başsız dolaşmada,
Tümü de ne mü’min, ne de kâfir!.. - Kendini kaybettiren şarabı içerek,
Bütün hayırları ve şerleri terk etmişler… - Bir şarab içmişler, dudaksız, damaksız,
Geçmişler hayâdan ve şandan!.. - Saçma sapan sözler, kuru lâflar,
Halvet hayâli ve kerâmet nûru… - Tümünü bir şarap tortusu kokusu karşılığında, elden çıkarmışlar…
Yokluğun sarhoşluğuyla yere düşmüşler!.. - Asâyı, tâcı tesbihi ve misvakı,
O tortuyla arındırıp temizlemiş… - Sular, çamurlar içinde düşe kalka koşmada,
Gözyaşı yerine, gözlerinden kan akmada… - Bazen sarhoşluktan dolayı nâz âleminde,
Gerdan kırıtır, ekmek pişirenler gibi… - Bazen rüsvâ olduğu için, duvara dönmekte,
Bazen de kızarmış yüzüyle damda görünmekte… - Bazen sevgilinin özlemiyle sema’a kapılır,
Dönen bir çark gibi elsiz, ayaksız olur… - Çalgıcıdan gelen her nağmeyle,
Ona öte âlemden bir vecd hâli gelmede… - Rûhun semâı, sesten ve harften meydana gelmez,
Ve her perdesinde bir sır gizlidir… - On kıvrımlı hırkayı başından çıkarmış,
Her renkten ve her kokudan soyutlanmış. - O saf ve berrak şarapla yıkamış,
Bütün siyah, yeşil ve sarı renkleri… - Saf şaraptan bir kadeh içmiş,
Bu yüzden sofu, vasıflardan arınmış… - Cân ile bu kirli yerden pâk ayrılmış,
Gördüklerinin yüzde birini dememiş. - Şarapçı rindlerin eteğinden tutmuş,
Şeyhlikten ve müridlikten bizâr olmuş… - Nedir şeyhlik, müridlik?. Bu ne kayıttır?!.
Zühdün, takvanın yeri mi?!. Bu ne divânelik?!. - Eğer yüzün halâ büyüklük ve küçüklüğe yönelikse,
Put, zünnar ve gâvurluk senin için daha iyidir.