- Mümkün ile Vacip’in kavuşması ne demektir?
“Yakınlık, uzaklık ve daha ötesi” sözü ne anlama gelir?.. - Bu sözü benden dinle, ne eksik, ne de fazla!..
Birinin yanında, sen kendinden uzağa atılmışsın!. - Varlık, yoklukta zuhûr edince.
Orada yakınlık, uzaklık, azlık ve çokluk oldu… - Yakın, Nûrun ışığı yansıyan kimsedir,
Uzak, vardan uzak olan yokluktur… - Eğer, kendinden bir nûru sana ulaştırırsa..
Seni kendi varlığından kurtarır… - Bu oluş ile olmayıştan eline ne geçti?
Ondan bazen korkuya düşüyor, bazen de umuda kapılıyorsun!.. - Onu tanıyan, ondan korkmaz…
Çocuk ise, gölgesinden bile korkar… - Yola çıktıktan sonra, artık korkun kalmaz;
Arap atına kırbaç vurmak gerekmez. - Niçin Cehennem ateşinden korkuyorsun?.
Artık senin rûhun da bedenin de varlıktan arınmıştır!.. - Saf altın, ateşte daha da parlar..
İçinde tortu olmayınca, onu yakmaya gerek yok ki!.. - Önünde senden başkası yok;
Ancak, kendi varlığından endişelenmelisin!.. - Eğer kendi kendine tutulursan,
Koca âlem bir anda önünde perde olur!.. - Sen varlık yörüngesinin en aşağı cüzüsün,
Sen ilk noktanın karşıtısın… - Âlemdeki somutlaşmalar, sana yansımıştır;
Onun için, şeytan gibi; “Benim gibisi var mı?” diyorsun!.. - Ondan dolayı; “Ben serbest irâdeye sahibim!..” diyorsun;
Bedenim bir binek, rûhum da süvâri.. havalarındasın… - Bedenin dizginini rûhun eline vermişler,
Bütün yükümlülükleri, o yüzden sana yüklediler… - Bilesin ki, bu yol mecûsiliktir;
Bunca felâket ve uğursuzluk varlıktan ileri gelir!.. - Be câhil adam!. Hangi serbest irâdeden söz ediyorsun!.
Bizzat bâtıl olan bir şeyin irâdesi mi olurmuş?! - Varlığın tamâmen yokluk gibi olunca,
Bir daha: “Nerede benim serbest irâdem?.” Deme!.. - Birinin varlığı kendinden değilse,
Kendiliğinden iyi veya kötü olamaz!.. - Bütün Evrende kimi gördün ki,
Bir an için nimetten dolayı sefa sürmüştür?,, - Kimin bütün ümitleri gerçekleşti?..
Kim ebediyete kadar kemâl içinde oldu?.. - Mertebeler, kalıcıdır; fakat mertebe ehli Hak’kın emrindedir.
Her zaman gâlip olan, Allah’tır. - Her şeyde etkin olanın Hak olduğunu bil!..
Ve kendi sınırlarının dışına bir adım atma!.. - Kendi durumuna bak!.
“Bu kader nedir?” Ondan anla ki, “Kâmil kadere sâhip olan kimdir?..” - Dinî ilimler, Meleklerin ahlâklarıdır;
Köpek karakterli birinin kalbinde tutunmazlar… - Hazreti Mustafa’nın sözü böyledir.
Dinle!. Vallahi, aynen şöyledir!.. - Bir kimsenin cebir (zorlama) den başka mezhebi varsa,
Rasülûllah buyurdu ki, “Mecûsi gibidir.” - Mecûsiler, Yezdan (Tanrı) ve Ehrimen (Şeytan)e inandıkları gibi,
Ahmaklar da “ben” ve “biz” ayırımına inanırlar. - Fiillerin bizlere nisbeti mecâzidir;
Aslında nisbetler de oyun ve eğlencedir. - Sen yokken fiillerini yarattılar;
Seni bir iş için seçtiler, - Sebebsiz kudretiyle Hakka dayalı bilen Allah,
İlmiyle mutlak bir hüküm koydu. - Rûhtan ve bedenden önce her şey takdir edilmiş
Her varlık için bir iş öngörülmüş.. - Biri yedi yüz bin ibadet etti;
Ama, boynuna lânet halkasını geçirdi… - Diğeri ise, günâhtan aydınlık ve berraklık buldu,
Tevbe edince, berraklaştırıcı nûra kavuştu. - Daha da hayret vericisi; bu emredileni terk ettiğinden,
Hak’kın lûtfuyla rahmete kavuştu, affedildi. - Öbürü ise, yasaklananı işlediği için lânete uğradı…
Ne güzel iş bu!. Kaç, ne ve niçinden uzak!. - Yüce Allah, boş işlerden münezzehtir!..
Kıyastan ve mantıktan uzaktır!.. - Ezelde ne oldu, ey ham adam?!.
Niçin şu, MUHAMMED oldu, bu da Ebu Cehil?. - Allah’ın işleri hakkında; “Nasıl ve Niçin?” diyen kimse,
Bir müşrik gibi O’na yakışıksız bir şeyi nisbet etmiştir… - “Ne ve Niçin?” diye sormak O’nun şânındadır…
Kulun itiraz hakkı olmaz! - Allah, her zaman yücedir.
Sebep, Allah’ın fiiline lâyık değildir!.. - İlâhlığa yakışan, lûtuf ve kahırdır..
Buna karşılık; kulluk, muhtaçlığın ta kendisidir. - Kerâmetler Ademoğluna dayatılır;
Yoksa, O’nun kendisinin seçmesi söz konusu değil!… - Hiçbir işi kendinden olmayan kişi mi,
iyiden, kötüden bahs ediyor?!. - Bu zulûm değildir; ilim ve adâlettir..
Baskı değil, lûtuf ve faziletin ta kendisidir. - Serbest irâdesi yok insanın, o bir memurdur!.
Ne güzel miskinlik bu!. Hem serbest , hem de mecbûr!. - Bu nedenle seni şeriata uymakla yükümlü kıldılar..
Seni, kendinle tanımladılar. - Hak’kın yükümlülüğünün dışına çıktığın zaman,
Bir anda ortadan yok olursun… - Bütünüyle kendinden kurtulacak olursan,
Gerçek bir zengin olursun, ey derviş!. - Bütünüyle kendinden kurtulacak olursan,
Gerçek bir zengin olursun, ey derviş!. - Yürü kuzum, canını kadere teslim et!..
İlâhi takdire razı ol!..