İnsan-ı Kamil – 63 / 5. Bölüm (Sair Dinler ve İbadetler)

 

İnsan-ı Kamil                               Abdûlkerîm Ceylî

Bu eserden beklenen odur ki; 
Salik için , en yüce refikîne ileten ola..
Ama, ince, düşünceli, nazik, kibar arkadaş gibi..



63 – 5.  BÖLÜM

 

SAİR  DİNLER  VE  İBADETLER


İ S L Â M..

Beş esas üzerine kurulmuştur.. şöyle ki:

1.  Allah’tan başka ilâh olmadığına, Muhammed Allah’ın resulü olduğuna şehadet etmek..

2.  Namaz kılmak..

3.  Zekât vermek..

4.  Ramazan ayında oruç tutmak..

5.  Allah’ın beyt-i haramına  hac için gitmek.. Haliyle, ona yolluk gücü yetenler için..

İ M A N..

İki rükün üzerine kurulmuştur..

1.  Şunları, yakîn hali ile tasdiktir: Allah’ın birliğini, melekleri, kitapları,
peygamberleri,âhiret gününü, kaderin hayrını şerrini Allah’tan bilmeyi..

Yakîn hali ile tasdik şudur:

Gaybden kendisine ne haber verilmiş ise.. o haber verilenin hakikat olduğunu,
kalbin sükûnetle kabulüdür..

Tıpkı: Bu baş gözü ile, müşahede ettiğini sukûnetle kabul edişi gibi..
O kadar ki: Hiç bir şüphe izi olmayacak..

2.  İslâm binası sayılan amelleri işlemektir..

S A L Â H..

Bu üç rükûn üzerine kuruldu..

1.  İ s l â m..

2.  İ m a n..

3.  Allah’u Taâlâ’ya ibadet..
Ama korku ve ümit şartını gözeterek..

 

İ H S A N..

Bu da dört temel üzerine kurulmuştur.. şunlardır:

1.  İ s l â m..

2.  İ m a n..

3.  S a l â h..

4.  Bu yedi makamda istikamet:

 

a)  Te v b e..

b)  İ n a b e..

c)  Z ü h d..

d)  T e v e k k ü l..

e)  R ı z a..

f)  Tefviz.. (İşleri Allah’a ısmarlamak..)

g)  Bütün hallerde ihlâs..

 

Ş E H A D E T..

Beş temel üzerine kurulmuştur.. şunlardır:

1.  İ s l â m..

2.  İ m a n..

3.  S a l â h..

4.  İ h s a n..

5.  İrade..

Bu iradenin üç şartı vardır:

a)  İlletsiz olarak Allah sevgisine bağlanmak..

b)  Kesintisiz Allah’ı anmak..

c)  Hiçbir ruhsat yolu tanımadan, nefse muhalefete devam etmek..

 

SIDDIKİYET..

Altı  temel üzerine kurulmuştur.. şunlardır:

1.  İ s l â m..

2.  İ m a n..

3.  S a l â h..

4.  İ h s a n..

5. Ş e h a d e t..

6Marifettir;

ama üç huzur makamı vardır:

a)  İ l m e l      y a k i n…

b)  A y n e l     y a k i n..

c)  H a k k a l  y a k i n..

Ayrıca bu huzur makamlarının, kendi cinsinden olmak üzere,
yedi şartı vardır.. şunlardır:

1. F e n a..

2. B e k a..

3.  İsimlerin tecellisi yönünden zatı bilmek

4.  Sıfat tecellileri yönünden zatı bilmek..

5.  Zat yönünden zatı bilmek..

6.  Zat ile isimleri ve sıfatları bilmek..

7.  İsimlerle, sıfatlarla sıfatlanmak..

 

K U R B E T..

Yedi temel üzerine kurulmuştur.. şunlardır:

1.  İ s l â m.

2.  İ m a n..

3.  S a l â h..

4.  İ h s a n..

5.  Ş e h a d e t..

6.  S ı d d ı k i y e t..

7.  Velâyet-i kübradır..

Amma, bunun dört huzur makamı vardır.. şunlardır:

a)  Hullet huzuru.. Yani: Dostluk makamıdır.. İbrahim makamıdır..
Buraya giren emin olur..

b)  Mahabbet huzuru.. Burası Muhammed’e S.A. görünmüştür..
Bir hil’attır.. ki: Habibullah.. Allah’ın sevgilisi ismidir..

c)  Hitam huzuru.. Burası, Makam-ı Muhammedî’dir.. 
Hamd sancağı orada yükselir..

d)  Ubudiyet huzurudur.. Allah-u Taâlâ, onu kuluna isim olarak verdi
şöyle buyurdu:

–  “O sübhandır ki: Kulunu gece yürüttü..”  ( 17 / 1 )

O, bu makamda nebi olmuş, halka resul olarak,âleme rahmet olsun
 diye gönderilmiştir..

Hakikati bulan zatlar için, bu makamda:

–  Yüce sübhanın kulu..

İsminden başka bir şey yoktur..

Zira onlar, bütün huzur makamlarında, Muhammed’in S.A. halifeleridir..
Ancak o kendisine has olan esas menşeinde, onlardan ayrılır..

Hakikati bulmuş zatlardan biri, nefsine hâkim olarak kalırsa.. halkı Hakk’a
davette, Muhammed’den yana, nübüvvet makamının naibi olur..

Allah’a hidayet eden biri olur.. Tıpkı: Meşayihten kâmil efendilerimiz gibi..
Onlardan her biri, risalet makamında, onun naibidir..

Anlatılan hakikati bulmuş zatlardan biri, yer yüzünde kaldıkça, bu İslâm dini
zevâle uğramaz; kaim kalır..

Zira onlar: Muhammed’in S.A. halifeleridir..

Bir çoban, sürüden kurdu nasıl def ederse.. bunlar da, onun dinine engelleri
def ederler..

Sonra bunlar, Resulullah’ın S.A. kardeşleridir..
Bu manada o, şöyle buyurdu:

–  “Benden sonra, gelecek kardeşlerime o kadar iştiyakım var ki..”

Sonra bunlar: Evliya peygamberlerdir..

Bu son cümle ile, peygamberliğin yakınlık, ilim, ilâhî hikmetler yönü
murad edilmiştir.. Şeriat getiren bir peygamberlik değil..

Zira öylesine peygamberlik, Muhammed S.A. ile kalmıştır..

Hâsılı: Anlatılan yakınlığa eren zatlar, peygamberlerin ilimlerini,
arada vasıta olmadan anlatırlar..

 

  Bilesin ki..

Velâyet: Sübhan olan yüce Hak, kulu üzerinde; aynen hal olarak, eser,
lezzet ve tasarruf olarak, isimlerini ve sıfatlarını zuhura getirmek suretiyle,
onu idaresi altına almasından ibarettir..

Peygamberlik velâyeti ise.. Hak olan kulun halka dönmesidir..

Gelir; onlara yarar işlerini yapar.. Onun yapacağı işler, o zamanın hal şartlarına,
halkın şanına uygun olur..

Halkı kendi haline göre idare eder..

Onlara en uygunu ne ise.. ona götürür..

Muhammed’den S.A. önce, halkı Allah’a çağıran bir kimse.. RESUL idi..

Muhammed’den S.A. sonra ise.. Muhammed’in S.A. halifesi olur..

Ancak, bu davetinde kendi başına bir istiklâli yoktur.. Muhammed’e S.A. tabidir..

Tıpkı: Sofiyeden geçen efendilerimiz gibi..

Meselâ: Bayezid-i Bistamî, Cüneyd-i Bağdadî, Şeyh Abdülkadir Geylânî,
Muhiddin b. Arabî ve emsali zatlar gibi..

Allah onların hepsinden razı olsun..

Ayrıca, halkı Allah’a davet etmeyip duran; halkın işlerini, yüce Allah’ın
kendi hallerine göre, kalben bildirdiği şekilde idare eden kimse,
velâyet nübüvvetinin peygamberidir..

Yani: Kendinden önce gelen peygambere tabi bir peygamberdir..

Sonra, kendinden önce gelen peygamberlere tabi olmadan, müstakil bir yolda
olan ise.. Şeriat nübüvetinin peygamberidir..

Ancak bu kapı Muhammed S.A. ile kapanmıştır..

 

Bu izahatın bütünü ile zâhir olan şudur:

VELÂYET:  Rabbı ile, kulu arasında has bir yüze verilen isimdir..

VELÂYET PEYGAMBERLİĞİ:  Veli kulda, Hak’la halk arası müşterek yüze verilen isimdir..

ŞERİAT PEYGAMBERLİĞİ:  Hiçbir kimseye ihtiyacı olmadan, nefsi ile yaptığı ibadetlerde, bir istiklâle sahip olma yüzüne verilen isimdir..

RİSALET:  Kulla, sair halk arasında kalan yüze verilen isimdir..

 

Ş i m d i..

Bilinen şudur ki: Peygamberin velâyet makamı, peygamberliğinden
mutlaka faziletlidir..

Velâyet peygamberliği ise.. şeriat peygamberliğinden faziletlidir..

Şeriat nübüveti ise.. risaletinden faziletlidir..

Şundan ötürü ki: Şeriat peygamberliği kendine hastır.. Risalet ise..
başkaları için umumî bir şeydir..

Bu halde, kendine has olan ibadet yolları, başkalarını ilgilendiren şeylerden
daha faziletlidir..

Peygamberlerden pek çoğunun peygamberliği, velâyet peygamberliğidir..
Bazı kavillere göre: Hızır a.s. gibi..

Ve İsa a.s. gibi ki: Dünyaya geldiği zaman, şeriat peygamberliği yoktu..

Ve.. İsrailoğullarının diğer peygamberleri gibi..

Bunların çoğu resul değildi.. Kendi özü için şeriatı vardı..

Yine onlardan bazılar, ancak bir kişi için resul idi..

Yine onlardan bazıları, belli bir zümreye resul idi..

Yine onlardan bazıları, yalnız insanların resulü idi; cinlerin değil..

S o n r a..

Allah-u Taâlâ, siyaha, kızıla, uzağa ve yakına.. ancak:
Muhammed’i S.A. RESUL olarak yarattı..

O: Sair mahlukata da Resul olarak gönderildi..

Âlemlere rahmet olması da bu hikmete dayanır..

 

Anlatılanı bildikten sonra..

Serbest olarak, şöyle söyle:

–  Mutlaka velâyet, nübüvvetten üstündür..

Velâyet nübüvveti, şeriat nübüvvetinden üstündür..

Şeriat nübüvveti, risalet nübüvvetinden üstündür..

 

Bilesin ki..

Her resul, şeriat peygamberidir..

Her şeriat peygamberi, velâyet peygamberidir..

Her velâyet peygamberi ise.. mutlak veliden üstündür..

Bu mana icabı olarak şöyle söylenmiştir:

–  Peygamberin iptidası, velînin nihayetidir..

Bunları anla; düşün.. Zira bunların çoğu, yolumuzu tutanların
çoğuna gizli kalmıştır..

Allah.. Hak söyler..

Doğruya hidayet eden odur..

 

Check Also

İnsan-ı Kamil – Abdûlkerîm Ceylî

             İnsan-ı Kamil                                 Abdûlkerîm Ceylî              Bu eserden beklenen odur ki; Salik için , en ...