İnsan-ı Kamil – 24. Bölüm (Celâl)

Bu eserden beklenen odur ki; 
Salik için , en yüce refikîne ileten ola..
Ama, ince, düşünceli, nazik, kibar arkadaş gibi..

 

Bilesin ki..

Yüce Allah’ın CELÂL’İ zatından ibarettir..
Ama, isimlerinde ve sıfatlarındaki zuhuru olarak..  Olduğu gibi ve icmal yolundan..

Tafsil yolundakine gelince; o zaman: Azamet, Kibriya, mecd, senadan ibaret kalır..
Keza her cemal de onundur.. Ama, zuhurda şiddet kesbettiği zaman..

.. Ve o zaman:

–  CELÂL ismini alır..

Kaldı ki, her CELÂL de, cemal sıfatınındır..
Haliyle bu oluş, halka zuhurun ilk anlarına raslar..

İşte o zaman:

– C e m a l..

Adı ile söylenir..

  • Yukarıda anlatılan mana icabı olarak, şöyle demişlerdir:

    –  Her cemal için CELÂL vardır.. Her CELÂL için cemal vardır..

  • Halkın elinde bulunan yüce Allah’ın cemaline gelince:
    Ancak CELÂL sıfatının cemalidir; ya da cemal sıfatının CELÂL yönü..

    Mutlak cemal’e ve mutlak CELÂL’e gelince:
    Bunu müşahede, ancak Allah’a mahsustur..

    Halkın bu babda hiçbir ayağı  yoktur.. Bu yolda hiçbir kıdemi yoktur..

  • Biz, CELÂL sıfatını anlatırken:

    –  Yüce Allah’ın CELÂL’i, zatından ibarettir..
    Ama, isimlerinde ve sıfatlarındaki zuhuru olarak..
    Demiştik..

    Böyle olunca: Durum Yüce Allah’ın özünde olduğu gibidir..
    Bunu müşahedeye ise başkası için imkân yolu yoktur..
    Ayrıca, cemal sıfatı için ise:
    –  Cemal onun yüce vasıfları, güzel isimlerinden ibarettir.

    Şeklinde bir cümle kullanmıştık..

    Bütün bunlar gösteriyor ki: İsimlerden ve sıfatlardan
    tam olarak halkın faydalanması muhaldır..

    Sebebine gelince: Anlatılan durumların dışında yüce Allah’ın katında
    tercihli ve özel olarak ayrılan isimleri ve sıfatları vardır..

    Bunun adı ise:
    –  Cemaldir..

    Halka zuhuru ise, bu yoldan olur..

    Şümullü manası ile, cemal ve şümullü manası ile CELÂL
    ancak yüce  Allah’a mahsustur..

  • Yukarıda anlattığımız manaları, anladıktan sonra, bilesin ki:
    Yüce Hakkın sıfatları ve isimleri zatının gerektirdiği hakikatler yönünden
    dört kısma ayrılır..

    Şöyleki:

    a)  Cemal sıfatları kısmı..
    b)  CELÂL sıfatları kısmı..
    c)  CELÂL ve cemal sıfatları arasındaki müşterek sıfatlar..
    Bunlar kemal sıfatlarıdır..
    d)  Zatî sıfatlar kısmı..

    İşbu dört kısımda toplanan isimleri ve sıfatları
    aşağıda, ait oldukları kısımlara göre sıralamış bulunuyorum..

    BİRİNCİ   KISIM   :   Zâti sıfatlar ve isimler kısmı :

Allah

El-Vahid

El-Vitr

El-Kuddûs

En-Nur

El-Ahad

El-Ferd

Es-Samed

El-Hayy

El-Hak

(  Toplam :  ON  )

İKİNCİ  KISIM  :  CELÂL sıfatına bağlı isimler ve sıfatlar kısmı:

El-Kebir’ül-Müteal

El-Kabiz’ül-Hafid

El-Mani

Zül-Havliş-Şedid

El-Aziz’ül-Azim

El-Müzill’ür-Rakib

Ed-Darr’ül-Varis

El-Kahir’ül-Gayyur

El-Celil’ül- Kahhar

El-Vasi’üş-Şehid

Es-Saburü Zül-Batış

Şedid’ül-İkab

El-Kadir’ül-Muktedir

El-Kaviyy’ül Metin

El-Basir’üd-Deyyan

El-Macid’ül-Velî

El-Mümit’ül-Muid

El-Muzib’ül-Mufdil

El-Cebbar’ül-
Mütekebbir

El-Müntakimü
Zül-CELÂL Vel-İkram

El-Mecidüllezi
lem yekünn lehu küfüven ahad

                                                                                                         (  Toplam :  KIRK  )

ÜÇÜNCÜ  KISIM : CELÂL ve cemal sıfatları arasında müşterek olan kemal sıfatları kısmı:

Er-Rahman’ül-
Melik

El-Adl’ül-Hakim

Ez-Zâhir’ül-Batın

El-Muhit’üs-Sultan

Er-Rabb’ül
Müheymin

El-Veliyy’ül-Kayyum

El-Veliyy’ül-Müteal

El-Mürid’ül-
Mütekellim

El-Halik’üs-Semi

El-Mukaddim’ül-
Muahhir

Malik’ül-Mülk’il-
Muksıt

El-Basir’ül-Hakem

El-Evvel’ül-Âhir

El-Cami’ül-
Ganiyyüllezileyse
kemislihi şey’ün

                                                                                                        (  Toplam  :  YİRMİ DOKUZ  )

    DÖRDÜNCÜ  KISIM  :  Cemal sıfatına bağlı isimler ve sıfatlar kısmı :

El-Alim’ür Rahim

El-Muizz’ül-Hafız

El-Daim’ül-Baki

El-Mücmil’ül-Karib

Es-Selâm’ül-Mümin

El-Mukit

El-Bari’ül-Berr

El-Mücib’ül-Kefil

El-Bari’ül Musavvir

El-Hasib’ül-Cemil

El-Mün’im’ül-Afüv

El-Hannan’ül-
Mennan

El-Gaffar’ül-Vehhab

El-Halim’ül-Kerim

El-Gafur’ür-Reuf

El-Kâmil’ü lem yelid
velem yuled

Er-Rezzak’ül-Fettah

El-Vekil’ül-Hamid

El-Muğni’yül-Muti

El-Kâfi

El-Basit’ül-Rafi

El-Mebdi’ül-Muhyi

En-Nafi’ül-Hadi

El-Cevvadü
Züt’Tavl’iş-Şafi

El-Latif’ül-Habir

El-Musevvir’ül-Vacid

El-Bedi’ür-Reşid

El-Muafi

( Toplam  : ELLİ ÜÇ )

İşbu eser ise..  o ismin ve sıfatın CELÂL’ine veya cemaline, yahut kemaline
bir zuhur yeridir..

  • Üstte anlatılan manaya bir misal olarak malumatı alalım..

    Umumî bir mana ile malumat: Yüce Hakkın, ALİM, isminin eseridir..

    Malumat olarak bilinen hemen her şey: Yüce ve sübhan olan Hak ilminin
    zuhur yerleridir..

    Bu arada daha başka misaller vermek de mümkündür.. Meselâ:
    Merhumat, rahmetin zuhur yerleridir..

    Müslimat, selâm isminin zuhur yerleridir..

    Bu  selâm ismine mazhar olan bütün varlık, sırf yok olma durumundan
    selâmeti bulmuşlardır..

    Bu manada, rahmete nail olmayan hiçbir varlık yoktur.. Bu rahmete nail olma durumu şu iki halden birinde mutlaka görülür:

    a)  O şeyin yaratılması..
    b)  Özel bir rahmete ermiş bulunması..

    Sonra, yüce Allah’a malum olmayan hiçbir varlık yoktur..

  • Durum yukarda anlatıldığı gibi olunca, mutlak olma yönüyle önden sona bütün varlık cemal sıfatının zuhur yerleridir..

    Anlatılan mana icabıdır ki: Cemal ismine bağlı sıfatlardan ve isimlerden her biri,
    bir eser olma yönüyle varlığı kapsamına alır..

    Amma umumî bir mana ile.. amma hususî bir mana ile..

    Durum anlatıldığı gibi olunca, bütün mevcudat, yüce Hakkın cemal sıfatının
    zuhur yerleridir..

  • CELÂL sıfatı da, yukarıda anlatılan cemal sıfatı gibidir..

    CELÂL’e bağlı her sıfat da aynı şekildedir..

    Özellikle bir eseri gerektiren: Kadir, Rakib, Vasi sıfatları.. Çünkü, onun eseri
    varlığa dağılmıştır..

    İş anlatıldığı gibi olunca, CELÂL sıfatlarının bir dalı olması yönüyle bu varlık,
    CELÂL mazharları olurlar..

    Bu manada alınacak bütün varlık : Yüce Hakkın CELÂL suretidir..
    Onun zuhur yeridir..

    Bu makamda, CELÂL sıfatına bağlı olan isimler vardır ki,
    varlıkların bir kısmına tahsis edilmiştir..

    Meselâ: Müntakım, Muazzib, Darr, Mani vb. isimler gibi..

    Sayılan isimlere ve benzerlerine, varlıklardan bazıları mazhar olmuşlardır..
    Bütün varlıklar değil..

    Haliyle, cemal isimleri böyle değildir.. Onlar için:

    –  Varlıkların bir kısmı mazhar olur; bir kısmı da olmaz..

    Diye bir şey yoktur..
    Cemal isimleri, bütün mevcudatı kapsamına alır..

    İşbu mana:

      “Rahmetim gazabımı geçti..”
    Manasını taşıyan kudsî hadisin sırrıdır..

    Anlamaya çalış..

  • Burada, kemâl sıfatına bağlı müşterek isimlerden de bahsetmek gerekecek..

    Bu isimler, Hak ile halk arasında müşterektir..
    Ve..  birkaç kısma ayrılırlar..

    BİRİNCİ KISIM :  Mertebe için olanlardır..

    Bunlar: Rahman, Melik, Rabb, Malik’ül-mülk, Sultan, Veli sıfatları gibidir..
    Bu isimler umumundur..

    Varlık tüm olarak, bu sayılan isimlerden her ismin bir zuhur yeri ve bir suretidir..

    Yukarıda söylediğim:

    – Tüm olarak..
    Sözümden murad:

  • Her yönüyle ve her itibara göre.. varlıklar, anlatılan mertebe isimlerinden

her ismin suretidir..

Demektir..

Cemal ve CELÂL isimleri böyle değildir.. Varlık, bunlardan da,
her ismin mazharıdır..

Şu var ki, sınırlıdır:  Bir yüzle veya müteaddit yüzle..
Ayrıca sınırlı itibar veya itibarları da hesaba katmak gerekir..

Bu manayı anla..

  • İKİNCİ  KISIM :  Bu kısma giren her isme varlık bir zuhur yeri olur..
    Ama, her yönden değil..

    Bunlar: Basir ismi, Semi ismi, Halık ve Hakim ismi vb. isimlerdir..

  • ÜÇÜNCÜ  KISIM : Bu kısma giren isimlere, varlıkların tam sureti üzerine
    bir zuhur yeri olması gerekmez..

    Bu isimler: Gani, Adil, Kayyum vb. isimlerdir..

    –  Tam sureti üzerine bir zuhur yeri olması gerekmez..

    Diyoruz.. Çünkü bunlar, zata bağlı isimler meyanında sayılır..
    Bu müşterek isimler kısmına almamızın sebebi :
    Kendilerinde kısmen CELÂL ve cemal kokusunun bulunmasıdır..

    Bu manayı anla..

  • Yukarıda anlatılan manaları anladıktan sonra bilesin ki..

    –  K â m i l..

    Vasfı ile söylenen bir kul, sayılan isimlerin tümünün zuhur yeridir..

    O isimler, ister müşterek olsun; isterse müşterek olmasın.
    İster zata bağlı isimler, ister CELÂL’e bağlı isimler, isterse cemale bağlı isimler olsun..

  • Burada biraz duralım..

    Cennet mutlak cemalin mazharıdır..
    Cehennem, mutlak CELÂL’in mazharıdır..

    İçindekileri ile birlikte iki ev olan dünya ve âhiret,
    BİRİNCİ  KISIMDA sayılan mertebe isimlerinin mazharlarıdır..
    Zatî isimlerin değil..

    Haliyle, insan-ı kâmil, onun dışında kalır.. Çünkü, insan-ı kâmil, tek başına
    zatî isimlerin mazharıdır.. Hatta, diğer isimlerin de mazharıdır..

    İnsan-ı kâmilden başka hiç kimsenin zatî isimlerde ayağı yoktur..

    Bu manayı biraz açalım.. Bunun için de, şu âyet-i kerimeyi alalım:

  • “Gerçekten biz, EMANET’i:  Yere, göklere ve dağlara arz ettik;
    onu taşımaktan çekindiler.. Ondan korktular..

    Ve.. onu: İnsan yüklendi..”  ( 33 / 72 )

    Bu âyette:

    –  “EMANET..”   ( 33 / 72 )

    Lafzı ile söylenen:
    Zat isimleri ve sıfatları ile, yüce Hak’tan başkası değildir..

    Onun için:
    Varlık baştan sona aransa taransa, insandan yararlısı bulunamaz..

    İşbu manaya işaret olarak, Resulüllah S.A. efendimiz şöyle buyurdu:

–  “Kur’an bana toplu bir şekilde indi..”

Aynı âyette geçen:

–  “G ö k l e r ..”   ( 33 / 72 )

Altında ve üstündekilerle birlikte.. Sonra:

–  “Y e r ..”  ( 33 / 72 )

İçinde ve üzerinde bulunan çeşitli mahlukları ile birlikte:
Yüce Hak isimlerinin ve sıfatlarının tümü ile tahakkuk etmeden yana acizdir..

Aynı âyette geçen:

–  “Onu taşımaktan çekindiler..”  ( 33 / 72 )

Cümlesinden murad:
Onların, onu taşımaya dair bir kabiliyete sahib olamayışlarıdır..

Aynı âyette geçen:

–  “Ondan korktular..”   ( 33 / 72 )

Cümlesinden murad ise.. ona karşı eksik oluşları ve zayıf durumlarıdır..

Aynı âyette geçen:

–  “Onu:  İnsan yüklendi..”   ( 33 / 72 )

Cümlesi ile de, insan-ı kâmil murad edilir..

Aynı âyette geçen ve onu yüklenen için:

–  “O zalumdur..”   ( 33 / 72 )

Buyurulur..Bunun daha açık manası şudur:

– O nefsine zulmeder..

Çünkü, nefsine tam olarak hakkını vermesi imkânsızdır..

Sebebine gelince: Nefsinin tam olarak hakkını vermesi için, hakikî manası ile,
Allah’a tam senasını yapması gerekir. Bu da olamaz..

Bir başka âyette bu manada şöyle buyurulur:

–  “Allah’ın kadrini zatına lâyık olacak şekilde takdir edemediler..”  ( 6 / 91 )

İnsanın:

–  “Zalum..”   ( 33 / 72 )

Olarak söylenmesi de, üstteki âyetin manası icabıdır.. Yani:

–  Nefsine zulmeder.. Tam manası ile onun hakkını veremez..
kadrini bilemez..

Demektir..

Aynı âyetin devamında ise.. yüce Hak insanın özrünü ileri sürüp:

–  “O: Cehuldür..”   ( 33 / 72 )

Vasfını söylüyor.. Bunun daha açık manası:

–  Onun kadri kıymeti büyüktür; ama bunun cahilidir.. bilemez..
Onun özrü vardır.. Takdir edemedi ki: Onu tam manası takdir ile etmek,
yüce Allah’a lâyık bir şekilde sena etmektir..

Bu âyette geçen:

–  “Zalum..”   ( 33 / 72 )

Kelimesi için, ikinci bir mana daha vardır ki, o da mef’uli isim olmasıdır..
Bu manaya göre insanın:

–  “Z a l u m..”   ( 33 / 72 )

Olması demek, onun:

–  Mazlum..

Olması sayılır.. Yani: Zulme uğramıştır..

Çünkü: Şerefinin yüceliği, makamının büyüklüğü dolayısı ile,
insan-ı kâmilin haklarını hiç kimse yerine getirmemiştir..

Durum anlatıldığı gibi olunca o:
Mahlukatın kendisine yaptığı muamele icabı, zulme uğramıştır..

–  “C e h u l.”  ( 33 / 72 )

Lafzını da, aynı manada görmek icab eder.. Ki bu da:

–  Meçhul kalmış.. Derinliği dolayısı ile, hakikatı bilinmez..

Demeğe gelir..

İşbu mana: İnsan-ı kâmil namına, sair mahlukat için yüce Hakkın özür beyanıdır..
Ta ki, onlar: Zulüm vebalinden kurtulalar.. Kıyamet günü perde aralandığı zaman, dileyecekleri özür makbul ola..

Yani: O insanı bilemediklerinden yana..
Zira o: Öyle yüce bir insandır ki, yüce Allah’ın zatının, sıfatlarının
zuhurundan ibarettir..

İnsan-ı kâmilin bazı mertebeleri vardır ki:
Onlar, inşallah bu kitaptaki bölümünde açıklanacaktır..

Bunu da böylece bilesin..

Allah.. Hak söyler..

Bu yola hidayeti nasib eden Allah’tır..

Check Also

İnsan-ı Kamil – Abdûlkerîm Ceylî

             İnsan-ı Kamil                                 Abdûlkerîm Ceylî              Bu eserden beklenen odur ki; Salik için , en ...