Gülşen-i Raz -2-

KİTABIN  YAZILIŞ  SEBEBİ 

  1. On yedi gün geçmişti, yedi yüzüncü yılından Hicretin…
    Ansızın, Şevval ayında,
  2. Bir elçi, binlerce lûtuf ve ihsanla,
    Horasanlılar adına çıka geldi.
  3. Bir ulu kişi vardı orada, ünlenmişti,
    Her türlü hünerle, bir nur kaynağı gibi…
  4. Bir mektup yazmış mânâ hakkında;
    Mânâ ehline göndermiş.
  5. Orada birkaç ibâreden oluşan müşkül,
    İşâret ehlînin müşküllerinden aktarılmış…
  6. Dizelere dökmüş ve sormuş birer birer;
    Dünya dolusu mânâyı, az bir lâfızla..
  7. Elçi, mektubu ansızın okuyunca,
    Ondaki sözler, dillere düştü..
  8. O mecliste hazır bulunan bütün Azîzlerin,
    Her biri bu dervişe gözlerini diktiler.
  9. İçlerinden biri güngörmüş adamdı,
    Bizden bu mânâyı yüzlerce defâ duymuştu..
  10. Bana dedi ki; “Şu anda buna bir cevâp yaz;
    Ki, bütün cihânın halkı ondan yararlansın!..”
  11. Ona dedim ki; “Ne gerek var..
    Bu meseleleri defâlarca risâlelerde yazmıştım..
  12. Biri dedi ki; “Fakat sorulara uygun olarak..
    Senden dizeler halinde bir cevap umuyoruz..”
  13. İsrarlar üzerine, işe koyuldum;
    Mektubun cevâbını kısa sözlerle yazdım.
  14. Bir anda, kalabalık bir topluluk içinde,
    Bu sözleri düşünmeden, tekrarlamadan söyledim..
  15. Şimdi onlar lûtuf ve ihsanlarıyla,
    Küçük kusurlarımızı hoş görsünler!..
  16. Herkes bilir ki, bu kişi ömrü boyunca,
    Hiçbir zaman, şiir yazmaya niyetlenmemiştir…
  17. Şiir yazamadım ama,
    Az da olsa söylerdim.
  18. Nesir türünden birçok kitap yazdım.
    Fakat mesnevî tarzında hiç nazm etmedim.
  19. Aruz ve kâfiye, mânâyı tartmaz!..
    Ama mânâ her kaba sığmaz..
  20. Mânâlar kesinlikle harflere sığmazlar,
    Okyanusu bir kaba koymak mümkün olmaz!..
  21. Biz ki, kendi sözlerimiz açısından sıkıntıdayız,
    Ne diye ona başkasını ekleyelim?!..
  22. Övünmek için söylemiyorum, bu sözler, şükür ifâdesidir.
    Din ehlî nezdinde mazûr olmaya hazırlık yapıyorum.
  23. Kuşkusuz, şâirlikten utanacak değilim!..
    Yüz asır geçse de Attar gibi bir şâir gelmez.
  24. Bu sözlerde yüzlerce sırr âlemi gizli olsa da,
    Attar’ın dükkanındaki bir koku gibidir…
  25. O öyle bir Attardır ki, cihânın koku satıcısıydı!..
    Onun sözleri rûh’un öz’ünden gelirler;
  26. Fakat bu sözler, rastgele söylenmemişlerdir..
    Şeytanların yaptığı gibi Meleklerden çalınmamıştır.
  27. Kısacası: Mektubun cevâbını bir solukta,
    Yazdım, birer birer, ne eksik ne fazla..
  28. Elçi, mektubu derin bir saygıyla aldı
    Ve, geldiği yoldan geri gitti.
  29. Bir kere daha, mektubu yazdıran azîz dost,
    Bana dedi ki; “Bu açıklamalara biraz daha ekle..
  30. Söylediğin her anlamı ortaya koy,
    İlim kaynağından objeler ilmine taşı!..
  31. O zamanlar, kendimde bu mecâli görmedim;
    Ki hâl ehlî’nin zevkinden eklemede bulunayım…..
  32. Çünkü, hâl zevkini sözle tanımlamak imkânsızdır,
    Hâl ehlî, bunun ne hâl olduğunu bilir…
  33. Fakat dini tebliğ edenin sözüne uyarak,
    Din’le ilgili bir soru sorandan yüz çevirmedim.
  34. Ardından sırlar daha aydınlık olsun diye,
    Nutkumun dudusu dile geldi.
  35. “Allah”ın yardımı, lûtfu ve ihsânıyla,
    Tümünü birkaç saatte söyleyebildim.
  36. Gönül, Hazretten mektup için bir isim isteyince,
    “O gülbahçemizdir!” diye gönüle cevâp geldi..
  37. Hazret, mektubun adını (gülbahçesi) “GÜLŞEN” koyunca,
    Ondan dolayı, bütün gönüllerin gözü aydın oldu.

Check Also

Gülşen-i Raz -47-

O gül bahçesinden yeniden koku aldım, Ve adını “GİZEMLERİN GÜLBAHÇESİ” koydum… Onda gönül sırlarından güller ...