Var Olduğumu Nasıl Bilebilirim?

var

Kısa cevap: bilemezsin. Şunu ele alalım; her geçen an, zeki makineleri ve belki de bilinçli olanlarını yapmaya daha da yaklaşıyoruz.  Eğer bunu yapabilirsek, başka birisi – ya da birşey – bunu zaten yapmış olamaz mı?

Oxford Üniversitesi’nden Filozof Nick Bostrom, 2003’te bu görüşe dikkat çekti. Öyle ki, eğer insanlar bir gün bilinçli varlıkların yerleştirildiği simülasyonlar yaratabilirse, bizim de böyle bir simülasyonda yaşıyor olabileceğimiz imkân dahilindedir. O andan itibaren, bu olasılık daha da gerçekçi olur. Hayvan beyinlerinin tamamını sıfırdan inşa etmeye çalışan projeler bulunmaktadır. Bu projelerde hayvan beyinleri,  kendine özgü nöronlar ve onları içten birbirne bağlayan çok büyük sayıdaki bağlantılara kadar, yaşayan türleri üzerinden birebir modellenmektedir.  En basit versiyonlarına robotik bedenler verildiğinde, modellendikleri varlıklar gibi davrandılar. Bilgisayarlar içerisinde sanal canlılar yaratmamız muhtemelen bir an meselesi.

Büyük ihtimalle, kendimizin bir simülasyon olup olmadığını hiçbir zaman bulamayacağız. Fakat bir şey açık ve net diyor Almanya Mainz Üniversitesi’nden filozof Thomas Metzinger: Her birimiz “varolduğumuza” dair güçlü bir deneyime sahibiz. Belki kısmen daha yönetilebilir bir problem ise bu deneyimin nereden geldiğini çözmektir.

İpuçları, insanların kendilerinin varolmadığına ikna olduğu, Cotard sendromu gibi noropsikolojik durumlardan gelmekte. 2013’te İngiltere Exeter Üniversitesi’nden Adam Zeman ve meslektaşları Cotardlı bir kişi üzerindeki çalışmalarını raporladılar.  Beyin taramaları önemli anormallikler göstermişti. Bunların bir tanesi, normalde iç farkındalık ile ilişkili olan bir beyin ağındaydı. Bu iç farkındalık beden farkındalığını ve duygusal halimizi kapsar. Bu beyin ağındaki aktivite, minimal düzeyde bilinçli olan insanların seviyesinde görülen kadar azdı. Araştırmacılar bunun, kişinin azaltamadığı bir var olmama algısı oluşturduğuna dair yorumda bulundular, çünkü beyninin rasyonel düşünceden sorumlu diğer kısımları da ayrıca hasar görmüştü.

Bulgulara göre, beynimiz, beden algılamasını ve bedenin değişik hallerini yaratarak, var olma hissini oluşturuyor – ve bu mekanizmadaki herhangi bir arıza onu sorgulamanıza neden olabilir.

Tüm bu olan bitenin nasıl açıklanabileceği, beynin bir öngörü makinasi olduğu fikriyle açıklanabilir. Vücuttan ve çevresinden gelen sinyaller aracılığıyla beyne sürekli olarak hucüm ediliyor ve beyin bunlara neyin sebep olduğunu öngörmek zorunda. Örneğin, deniz kenarında yürüdüğünüzde, tam uç noktaya geldiğinizi hesaplamak zorunda – hesaplayamazsa, kıyıdan denize düşebilirsiniz. Bunu bedenin ve çevrenin iç modellerini yaratarak yapar. Doğru hesaplamalar yapmak için, beynin ön bilgi edinmesi ve modellerinin bütünlüğünü test etmeyi sürdürmesi gerekir. Metzinger, “Beyin sürekli olarak kendi varlığını ispatlamaya çalışan bir sistemdir” diyor.

Metzinger, bu öngörü makinesinin Cotard’lı insanlarda bozulmuş olabileceğini düşünüyor. “Öngörü hatası hiçbir zaman iptal edilemez, [ve bu] en soyut ve en öncelikli olan şeylere saldırır – ‘ben varım’ – ve parçalara ayırır.” Tabiki, bütün bu kesinlik ve şüphe hala bir simülasyonun parçası olabilir. Ki bu durumda, “Bilmek isteyeceğim şey, simülasyonun üzerinde çalıştığı donanımın ne olduğudur. Bu, Tanrı’nın ya da Şeytan’ın beyni midir?”

Gültekin METİN
https://www.newscientist.com/article/mg23130890-200-metaphysics-special-philosophys-biggest-questions-unravelled/

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu