Bağırsak Bakterilerini Gözetmek Anksiyeteyi İyileştirebilir

Psikobiyotik devrim henüz yeni başlıyor ve bu, zihinsel sağlık sorunlarımızın tedavi biçimini değiştirebilir.    

Diyetin, bağırsak bakterilerinin sağlığını destekler hale getirilmesi, zihinsel sağlık için yararlar sağlayabilir, anksiyete ve depresyonun azalması gibi.

Son 30 yılda, kaygı ve duygudurum bozukluklarını tedavi etmek için yeni stratejilerin geliştirilmesinde büyük bir düşüş yaşandı. Beyne daha az odaklanarak bağırsak bakterileri üzerine daha fazla odaklanmak, zihinsel sağlığa yaklaşım şeklimizi yeniden tanımlayabilir.

Sinirbilimi, genetik ve beyin görüntüleme teknolojilerindeki muazzam gelişmelere rağmen, geleneksel tedavilerin hızı kesildi. Hem hayvan hem de insanlarda, korku ve kaygı nörobiyolojisi hücresel seviyede incelenmesine rağmen, bu çabaları kullanılabilir tedavilere çevirmek oldukça zor olabiliyor, çünkü bir çok ilaç firması, diğer hastalık alanlarına öncelik vermiş durumda.

Aynı zamanda endüstriyel ve akademik yenilenmede muhteşem bir gelişme var ve mikrobiyomdan sağlığa yararlı faydalar elde etmeye odaklanılmış durumda. Mikrobiyom bağırsaklarımızda yaşayan trilyonlarca mikrobun ortak genleridir. Bu bağırsak yaratıklarının, beyin fonksiyonu ve vücudumuzun stres yönetme yöntemi de dahil fizyolojinin tüm yönlerini şekillendirmesinde temel bir rol oynadıklarının farkına varılıyor ve bu, psikobiyotik devrimin başlangıcı olabilir.

Bunun nasıl olduğunu anlamaya çalışmanın henüz başındayız ancak bunlar heyecan verici zamanlar. Birçok mekanizmanın buna dahil olduğu ortaya çıkarıldı. Vagus siniri denilen beyinden vücuttaki iç organlara sinyaller gönderip alan uzun dolambaçlı bir sinir, bağışıklık aktivasyonu ve yağ asitleri, vitaminler ve nörotrasnmitterler gibi kimyasalların üretimi de bu mekanizmalara dahildir.

İlginçtir ki, insan beynindeki anti-anksiyete ve antidepresan ilaçların modüle ettiği GABA ve 5-HT gibi yaygın nörotransmitterlerin birçoğu bakteriler tarafından üretiliyor ve bunun ne anlama geldiği yavaş yavaş çözülüyor.

‘Tüpteki fareler’

Bağırsak bakterilerini ortadan kaldırırsanız, beynin yapısı ve işlevi değişir. Bir araştırmada, mikropsuz bir ortamda yetiştirilen farelerin beyinleri inceleniyor, Muhtemelen ‘tüpteki çocuğu’ (boy in the bubble, şarkı ve film) duymuşsunuzdur,  işte bunlar da bunlar tüpteki farelerdir.

Bu fareler bakterilere hiç maruz kalmadan büyürler ve sonuç olarak hafıza ve duygusal durumlarında değişiklikler olur. Stresli olduklarında çok daha yüksek hormonal tepkilere sahiplerdir. Bu fareler aynı zamanda otistik benzeri davranış kalıpları gösterirler, öyle ki cansız nesnelere odaklanmada diğer farelere odaklanmak için harcadıkları kadar zaman harcarlar ve tekrarlanan davranışlarda artış gösterirler.

Mikrobiyoma odaklanmak zihinsel sağlık sorunlarına yönelik tedavilerde devrim yaratabilir

Son zamanlarda, bu farelerin amigdalasında büyük değişikliklerin olduğunu gördük. Amigdala, anksiyete ve korku tepkileri için kritik olan, badem şeklindeki bir beyin bölgesidir. Farelerde normal olmayan korku hafızası tepkileri gözlenmekte. Bu tür davranışsal ve fizyolojik değişiklikler, altta yatan beyin kimyasındaki değişiklikler tarafından yönlendirilir. Fareler, beyinde yeni bağlantılar oluşturmada temel rol oynayan beyin-türevli nörotrofik faktördeki değişimlerle birlikte serotonin iletiminde çarpıcı değişiklikler yaşarlar.

Peki, bütün bu kanıtlar neyi gösteriyor? Erken yaşamdaki (çocukluk ve gençlik) mikrobiyomun normal beyin gelişimi için önemli olduğunu gösteriyor ve  mikrobiyomdaki bu değişiklikler anksiyete bozuklukları gibi çeşitli beyin hastalıklarına yatkınlık faktörü olabilir.

Mikrobiyomunuza Göz Kulak Olun

Bu bulgular, zihinsel sağlığın faydası için mikrobiyom için bazı şeyler yapmamız gerektiğini gösteriyor ki bunlar, probiyotikler, prebiyotikler, diyet veya potansiyel olarak dışkı nakli ile bile yapılabilir. Bu tür yaklaşımlar için psikobiyotik terimini yarattık.

Psikobiyotik alanı henüz emekleme döneminde olsa da, özellikle hayvan deneylerinden gelen gelecek vaat eden işaretler var. Prozak yerine psikobiyotik alabilir miyiz? Bunlar başlangıç aşamaları ve tam rastlantısal kontrollü çalışmaların sonuçları hala beklenmektedir. Fakat literatürde ortaya çıkan veriler şimdiden cesaret vericidir.

Sağlıklı gönüllülerde yapılan 2013 nörogörüntüleme çalışması, dört farklı probiyotik bakteri içeren bir fermente süt ürününün, duygu ve algıların işlenmesiyle ilgili bir beyin ağında azalmış tepkiyle bağlantılı olduğunu gösterdi. Kısa süre önce, seçimli bir psikobiyotiğin, stres tepkilerini azaltabileceğini ve beyin elektriksel aktivitesini değiştirebileceğini gösterdik. Geçtiğimiz ay, McMaster Üniversitesi ve Los Angeles, California Üniversitesi’nde yapılan çalışmalar, aşırı Hassas Bağırsak Sendromlu hastalarda mikrobiyomun beynin işlevini ve davranışını etkileyebileceğini gösterdi.

Takviyeler, mikrobiyom sağlığınızın güçlenmesine yardımcı olabilir, ancak probiyotik veya prebiyotik olarak pazarlanan birçok ürün, pazarlama iddialarını destekleyecek hiçbir kanıta sahip değil.

Devrime Giden Yol

Bununla birlikte, klinik olarak ispatlanmış psikobiyotiklerin geliştirilmesinden hâlâ oldukça uzağız. Pazarlama iddialarının aksine, var olduğu varsayılan çoğu probiyotikte psikobiyotik aktivite yoktur. Yakın zamana kadar, gerek ABD gerekse Avrupa Birliği’ndeki belirsiz düzenlemeler, üreticilerin, destekleyici veri olmadan saçma taleplerde bulunmalarına imkân sağladı.

Bu durum tüketicileri hileli pazarlamadan korumak için değişiyor, ancak gerçek şu ki test edilen bakterilerin yalnızca küçük bir yüzdesi olumlu davranışsal etkilere sahip. Bazı bakteriler doğal besin deplarında muhafazada başarısız olmaktalar veya mide asitinden dolayı ölmekteler. Bağırsağa geçmeyi başarsalar bile, sağlığa yararlılık konusunda yoksun olabilirler. Dahası, bir psikobiyotiğin en ideal karakteristik özelliklerini belirlemek için insan üzerinde deneme çalışmalarına ciddi yatırımlar yapılması gerekmektedir.

  1. yüzyılda, mikrobiyolojik araştırmaların ana odağı, antibiyotiklerle mikropları öldürmenin yollarını bulmaktı. Bu yüzyılda ise odak noktası, bakterilerin toplum tarafından bilinirliğiyle birlikte sağlığa yararlı etkileri olabileceği yönünde biraz değişti. Umarım yakında psikobiyotik devrim köklerini sıkıca salar ve sağlıklı bir bağırsak mikrobiyomunun mutluluk için gerekli olabileceğini takdirle karşılarız.

Çeviren : Gültekin METİN
http://www.ibtimes.co.uk/how-taking-care-your-gut-bacteria-could-improve-your-anxiety-1622732

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu