Etiket Arşivi: kıssa

Antikacı

Genç adam, antika merakı sebebiyle Anadolu’nun en ücra köşelerini dolaşıyor ve gözüne kestirdiği malları yok pahasına satın alarak yolunu buluyordu. Kış kıyamet demeden sürdürdüğü seyahatler sırasında başına gelmeyen kalmamış gibiydi. Fakat, bu seferki hepsinden farklı görünüyordu. Yolları kapatan kar yüzünden arabasını terk etmiş ve yoğun tipi altında donmak üzereyken, bir ihtiyar tarafından bulunup onun kulübesine davet edilmişti. Yaşlı adam, antikacının ...

Devamını Oku »

Deniz Yıldızı

Bir zamanlar yazılarını yazmak üzere okyanus sahiline giden bir yazar kişi varmış. Çalışmaya başlamadan önce sabahları kumsalda yürüyüş yaparmış. Bir gün ileride, uzaklarda, dans eder gibi hareketler yaparak kendisine doğru gelen bir insan silüeti fark etmiş. Başlayan günü dans ederek karşılayan biri olabileceğini düşünmüş. Ancak yaklaştıkça silüetin bir genç adam olduğunu görmüş. Genç adam, birkaç adımda bir, yerden bir şeyler ...

Devamını Oku »

Dedikodu

Bilge, karşısında duran iki adamı ilgiyle süzerek, “Sorun nedir?” diye sormuş. Adamlardan biri diğerine işaret ederek,”O, yaptığı dedikodularla sadece benim şöhretimi mahvetmekle kalmadı, bu köydeki pek çok insanın da canını yaktı!” demiş. Öteki hemen atılmış: “Üzgünüm… Böyle olsun istememiştim. Tüm söylediklerimi geri alıyorum.”  “Yaa… bunun gerçekten her şeyi düzelteceğini mi sanıyorsun?” diye söze katılmış bilge, “Yarın köy meydanına kuş tüyü yastığınla ...

Devamını Oku »

Kendini Düşünme

Bir gün sormuşlar ermişlerden birine. “Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?” “Bakın göstereyim” demiş ermiş. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar. Ermiş “Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz” diye bir de şart ...

Devamını Oku »

Cırcır Böceği

Bir gün New-York’ta bir grup iş arkadaşı, yemek molasında dışarıya çıkar. Gruptan biri, bir Kızılderili’dir. Yolda yürürken insan kalabalığı, siren sesleri, yoldaki iş makinelerinin çıkardığı gürültü ve korna sesleri arasında ilerlerken, Kızılderili, kulağına cırcır böceği sesinin geldiğini söyleyerek cırcır aramaya başlar. Arkadaşları, bu kadar gürültünün arasında bu sesi duyamayacağını, kendisinin öyle zannettiğini söyleyip yollarına devam eder. Aralarından bir tanesi inanmasa ...

Devamını Oku »

Acıdaki Hikmet !..

Verdiğin acılar için sana şükürler olsun Allah’ım ; — ‘Gün gelecek Allah’a bana yaşattığı bu sıkıntılar için şükredeceğimi biliyorum’ demişti bir arkadaşım. Belki de hayatının en zor günlerini yaşıyordu. Zorlukların insana ne kadar büyük dersler verdiğini uzun uzun konuşmuştuk. Bir acının öğrettiğini bin kahkahanın öğretemeyeceği üzerine bir çok örnekler vermiştik o konuşmamız da. Aradan iki yıla yakın bir zaman geçince arkadaşımın haklı çıktığını gördük. O günlerin acı görünen olaylarının, ...

Devamını Oku »

Cennette Komşu

Musa Aleyhisselam bir gün: “Ya Rabbı, Cennet’te benim komşum kim olacak, bana bildir de gidip onunla görüşeyim” dedi. Musa Aleyhisselama şöyle vahiy geldi: “Falan beldeye git! Orada·çarşının başında bir kasap dükkanı var. O dükkanın sahibi olan kasabı gör!. O veli bir kulumdur. Yalnız bilesin ki,onun çok önemli bir işi vardır. Çağırırsan gelmez. İşte o senin cennetteki komşundur..” Musa Aleyhisselam hemen ...

Devamını Oku »

Rızık Endişesi !..

Büyük velilerden Şakik Belhi (VIII. yy) bir kıtlık senesinde, herkesin kara kara düşündüğü bir ortamda, zengin bir adamın kölesinin kıtlığı önemsemeyerek eğlendiğine şahit oldu. Yanına yaklaştı ve sordu: – Herkes kıtlıkla, açlıkla karşı karşıya olmaktan inler dururken sen neye güvenerek böyle eğlenebiliyorsun? Köle cevap verdi: – Herkesten bana ne? Benim için bir tehlike söz konusu değil. Benim efendimin 7-8 tane ...

Devamını Oku »

Öyle Değil

Kendince çok bilgin ve islamı çok iyi anlayan ve geniş çevresine oldukça cok faydalı (!?) bilgiler hayatı boyunca sunan bir kişi, bir gün ansızın ölümü tadıverir… Ölürken: “Hayatım saadet içinde geçdi, insanlara çok faydalı oldum.. beni kesin cennet, hemde ne cennet bekliyor“ diye düşünür. Lakin bir mühdet sonra ahirette durumu umduğu gibi olmaz… Buna çok şaşırır.. münker nekir ile konuşur, derler ...

Devamını Oku »

Sucu

Hindistan’da bir sucu, boynuna astığı bir sopanın uçlarına taktığı iki büyük kovayla su taşırmış. Kovalardan biri çatlakmış. Sağlam olan kova her seferinde ırmaktan patronun evine ulaşan uzun yolu dolu olarak tamamlarken, çatlak kova içine konan suyun sadece yarısını eve ulaştırabilirmiş. Bu durum iki yıl boyunca her gün böyle devam etmiş. Sucu her seferinde patronun evine sadece 1.5 kova su götürebilirmiş. ...

Devamını Oku »

Zen Rahibi

İki Zen rahibi tapınaklarından çevredeki bir köye gitmişler. Ertesi gün dönüşte bir ırmağı geçerken, çok güzel bir kız görmüşler. Kız da ırmağı geçmeye çalışıyormuş. Yaşlı rahip hiç düşünmeden atılmış. Kızı kucakladığı gibi karşıya geçirmiş. Genç rahip bu duruma çok şaşırmış. Çünkü; Zen rahiplerinin kadınlardan uzak durmaları gerekiyormuş. Ama; yaşlı rahip büyük bir üstad olduğu için sormaya da çekinmiş. Akşam tapınağa ...

Devamını Oku »

Tablo

Bir gün Avrupa’nın ünlü sanat merkezi kentlerinden birinde gezen çocuğun biri bir vitrinde çok hoş bir tablo görür. Tablo belli ki oldukça pahalıdır. Çocuk bu tabloyu bir sonraki sene abisinin doğum gününe almayı ister ve bir iş bulup kıt kanaat geçinerek biriktirdiği tüm para ile o mağazaya gider. Şanslıdır tablo hala satılmamıştır .İçeri girer ve tabloyu bir süre yakından izledikten ...

Devamını Oku »

Ya Varsa!

Hz Ali’ye (ra), birisi geldi Adam, ölümü, tekrar dirilmeyi, ahirette hesabı, cenneti ve cehennemi inkar ediyordu Hz Ali’ye: – Ya Ali, siz müslümanlar ölüme ve ölüm ötesine inanıyorsunuz; biz ise inanmıyoruz Siz cehennemden kurtulmak, cennete girmek için bir sürü ibadet ediyor, mal harcıyor, zahmete giriyorsunuz Bu zahmet değer mi? Hem ölümden sonra tekrar dirilmenin olacağı ne malum? diye sordu. Hz Ali ...

Devamını Oku »

Tanrı Misafiri

İbrahim Nebi, biliyorsunuz keremiyle, zehasıyla ünlü bir zât!. Sofrasında kimse olmadan boğazından bir lokma geçmezmiş. Bir akşam yine sofrasını kurmuş. Gelen olmamış, yalnız kalmış. Rabbine yakarmış… ”Yarabbi! Yine sofram boş kaldı! Ne olur bir misafir yolla soframa…” İbahim’in duasını kabul etmiş Cenâb-ı Hak… Derken biraz sonra birisi seslenmiş dışardan.. “Kimse var mı burda?” Hemen fırlamış yerinden İbrahim, kapıyı açmış. “Hoşgeldin”, ...

Devamını Oku »