‘Uzaylılar Tarafından Kaçırılma’ Sanıldığı Gibi Olmayabilir!

 

Özet: Araştırmacılar, bazı insanların uzaylılarla temasa geçtiklerine neden ikna olduklarına dair gerçekçi ve bilimsel açıklama getirdiler.

 

Gökyüzünde gizemli yanıp sönen ışıkları inceleyip, hesaplamak, uzay araçları,“gerçek” uzaylılarla karşılaşma, dışarlarda bir yerlerde birşeyler olduğuna dair inanç… Bunların hepsi halkın UFO’lara yönelik ilgisini çeken şeyler. Ancak, pek çok psikolog bunlara inanmış değil ve bu konuda daha gerçekçi bilimsel açıklamaların olabileceğini düşünmekteler.

 

1940 ve 1950’lerde New Mexico’daki Roswell Hava Üssü’ndeki gizli yapılan bir Amerikan askeri projesinin ardından, modern uzaylı araştırmalarının başlaması ile, uzaylılara olan inanç istikrarlı bir şekilde artmıştır. Batı kültürlerinde yapılan araştırmalarda, uzaylılara olan inancın 2015’de tahmin edilen oranı %50 idi. Nadiren görülen bir gerçek olmasına rağmen, önemli sayıda kişi uzaylılar tarafından kaçırılma deneyimi yaşadıklarına inanmaktalar.

 

Uzaylılar tarafından kaçırılma olayının günümüzde kabul edilmesi, 1961 yılında Betty ve Barney Hill adlı kişilerin yaşadıklarına dayanır: Onlar arabada giderken, tuhaf ışıklar gördüklerini ve “kayıp zaman” ve “kayıp anı” yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Kaçırılmanın kayıtlara geçen sonuçları sıklıkla; hafıza kaybı, kayıp zaman, hastalık gibi problemler, uyurgezerelik, kabuslar ve psikolojik travmalardır. Bu deneyimi yaşayan Betty ve Barney de psikolojik sorunlara yaşarlar ve tedavi olurlar.

 

Rakamların doğruluğunun sorgulanmasına rağmen, 30 yıl sonra Roper Kamuoyu Araştırmaları Merkezi tarafından yapılan bir anketle, 3.7 milyon Amerikalının uzaylılar tarafından kaçırılma olayını yaşadıkları ve buna inandıkları açıklanır.

 

Uzaylılar tarafından kaçırılmaya inanmayanlar, bundan şüphe duyanlar, bu durumun sadece finansal bir kazanç  ya da sosyal avantaj için yaratılan bir aldatmaca olduğunu iddia ediyorlar. Belki de Roswell buna en ünlü örnektir. 1940’lardaki ilk raporlar ve Ray Santilli’nin 1995 yılında uzaylı otopsisi filminin gösterilmesi de daha sonra kafaları karıştırmıştır ve sonraları İngiliz film yapımcısı Ray Santilli bunun bir kandırmaca olduğunu da itiraf etmiştir. Bu olay, tartışmalara yol açar ve hattâ uzaylı aracının New Mexico çölüne düşürüldüğü ve Amerikalı makamların da bu durumu örtbas ettiğine dair iddialar da oluşur..

 

Uzaylıların Kaçırma teorisi aldatmaca olabilir, belki de birkaç vaka doğru da olabilir.Ancak, bu deneyimi yaşadığını iddia edenleri de sahtekar diye adlandırmak  doğru da olmayabilir. Aslında, psikologlar, insanların sözde uzaylılarla temasa geçtiklerine dair olaylara makul bilimsel açıklamlar getirmekteler.

 

 

Kişisel Özellikler

Kişilerin uzaylılar tarafından kaçırıldıklarına inanmalarına neyin neden olduğuna dair bir açıklama; onların gerçek ve hayali olayları yanlış yorumlamış, çarpıtmış ve gerçekmiş gibi olayı bağlamalarından dolayı olabilir.Uzaylılar tarafından kaçırılmaya inanmayan ve şüphe duyanlar, uzaylılarla karşılamaları psikolojik süreçler ve kişisel özellikler açısından açıklamaktalar.

 

Çeşitli araştırmalar, kaçırılma olayını deneyimleyenlerle deneyimlemeyenler arasında tipik bir farklılık ve zihinsel dengesizlik öyküsü olmadığını objektif bir psikopatalojik ölçümlerle (psikolojik anlamda iyi olmayı ve adaptasyonu ölçen) gösterse de, kaçırılma olayını deneyimleyenlerde fantazi kurmaya eğilim özelliği açığa çıkmaktadır.

 

Karşık deliller, fantazi eğilimli insanların ayrıntılı hayaller kurdukları ve gerçek ile hayali karıştırdıklarını ortaya koymaktadır. Bu konuda ortaya konan diğer psikolojik açıklamalardan bir tanesi de; disasosiyasyon’dur (ayrılma, kopma). Bu konumdaki kişide zihinsel süreçler birbirinden kopuk, ve gerçeklerden uzaktır.  Bu kopukluğun nedeni ise çoğunlukla aşırı ya da stresli olaylara tepkidir. Fantaziye ve disasosiyasyona eğilimli kişilerin bu durumları, çocukluk travmalara ve hipnoza yatkınlığa bağlı olabilir.

 

Psikologlar, hipnozun ayrıntılı fantezilerin yaratılması ve onların hatırlanmasına neden olduğunu iddia etmekteler. Örneğin; Betty ve Barney Hill’in raporundaki açıklamalar, tipik bir uzaylı görüşmesi anlatımıydı: tıbbi muayene ve muameleler, uzaylılarla iletişim, güçlü mistik his, uzay yolculuğu turları ve seyahatleri, arabalarına dönmeden önce diğer gezegenlere yapılan yolculuklar.. ve hipnoz altında bu “kayıp hafıza”lar tedavi edilir…

 

Bu nedenlerden ötürü,uzaylılar tarafından kaçırılma deneyimleri,kişilik özelliklerinden ve sahte anılara karşı duyarlılıktan kaynaklanabileceğine inanılmaktadır.

 

 

Beyin Hassasiyeti

 

Araştırmalar, nöropsikoloji teorilerinin, özellikle de “uyku felci” ve “temporal lob duyarlılığın”, uzaylılar tarafından kaçırılma iddialarını açıklayabileceğini öne sürmekte.

 

Uyku felci, kişinin uyanmasının ardından ya da uykuya dalarken yaşadıkları, vücudun geçici bir süre hareket edememesi yani felç durumu yaşaması halidir.

 

Uzaylılar tarafından kaçırılma deneyimi yaşayanların iddiaları, uyku felci ile benzer özellikler taşımakta: uyanık olma hissi, rüya görmeme ve çevreyi gerçekçi algılama. Hareket edememe, korku veya dehşet, ürkme duygusu ve başka bir varlığın hissi ( belki kötü veya kötü niyetli) ortak belirtileridir. Ayrıca diğer ortak durumlar şunlardır: Göğüste baskı hissi ve solunum güçlüğü ve yatay pozisyonda tutulma.(çoğu uyku felci atakları, kişi sırt üstü yatarken meydana gelir.)

 

Uzaylılar tarafından kaçırılma konusunda şüpheye sahip olanlardan biri olan Michael Shermer, 83 saatlik bir bisiklet yarışını takiben uyku yoksunluğundan bitap düşer ve destek ekibi yardımına koşar. Shermer, “kabus” görür ve kurtarma ekibini, 1960’ların TV dizisi “Invaders”daki  uzaylılar gibi algılar. Ayrıca hayalet görmek de uyku felci yaşayanların deneyimlediği şeylerden bir tanesidir.

 

Temporal Lob duyarlılığı, bazı insanların beyinlerinin düşük seviyeli manyetik frekanslardan etkilenmeye karşı daha savunmasız olduğuna dair bir teoridir. Kanada’daki Laurentain Üniversitesi’nde sinirbilimci olan Michael Persinger, artmış temporal lob aktivitesinin, uzaylılar tarafından kaçırılma gibi paranormal deneyimleri açıklayabileceğine inananlar arasında yer almakta. Persinger’ın teorisine göre, manyetik alanlar temporal lobu uyarıyor ve böylelikle de uzaylılar tarafından kaçırılanların deneyimlediklerine benzer halüsinasyon-sanrıyla ilgili deneyimler yaşanıyor.

 

Bu yazılanların hiç biri, uzaylılar tarafından kaçırıldığına inanların birer yalancı olduğunu açıklamaz, ancak bu deneyimler bilimsel temele dayandırılarak açıklanabilir de.Uzaylıların varlığına karşı çıkan mantıklı ve makul pek çok bilimsel açıklama vardır. Fakat, yine de rapor edilen uzaylılar tarafından kaçırılma deneyimlerinin hepsi de bu bilimsel teorilerin herhangi bir tanesi tarafından açıklanamayabileceğini de unutmamak gerek ve bu da daha pek çok soruyu beraberinde getirmekte….

 

Çeviri: AylinEr

Kaynak: http://neurosciencenews.com/alien-abduction-neuroscience-6666/

Check Also

Bunu anladığınızda Tüm Hayatınız Değişecek – Bruce Lipton