Serotonin, Azîmli Olmayı Destekliyor

Beyindeki serotonin nöronlarının aktivitesini doğrudan kontrol eden ileri teknikler, serotoninin biyolojik işlevlerini aydınlatmak için kullanılmakta.

 İnsan beynindeki serotonin seviyeleri arttığında ne olur? Bu davranışlarımızı nasıl etkiler? Bu, nörobilimcilerin ilgisini çeken bir sorudur: serotoninin beyinde birçok işlevi vardır ve gerçekte ne yaptığını anlamak büyük bir iştir. Çünkü, serotonin antidepresan ilaç sınıfının temelini oluşturur ve bunlardan en iyi bilineni de “Prozac” adlı bir ilaçtır ve bu, görünüşe göre insan beynindeki serotonin seviyelerini artırmada görev alır.

Önceki sonuçlar, artan serotonin düzeylerinin hayvanların (insanlar dahil) bir ödüle ulaşmada daha fazla beklemeye daha istekli olduğunu, başka bir deyişle onları daha sabırlı hale getirdiğini ileri sürmekteydi. Bu, çoğunluk tarafından kabul edilen düşünce (serotonin genellikle davranışı inhibe ederek hareket eder, çünkü, çoğu durumda sabır, ertelemeyi gerektirir.) ile uyuşuyordu.

Ama şimdi, bu fikir, Lizbob, Portekiz’deki Bilinmeyenler Champalimaud Merkezi’den (CCU) nörobilimci olan uluslararası bir ekip tarafından sorgulanmakta. Yaptıkları araştırmanın sonuçları, bugün (8.3.2018) Nature Communications adlı dergide yayınlanmıştır.

Yeni çalışma, serotoninin, sadece sabırla beklemek yerine, basit bir “pasif “sabırdan daha fazlasını teşvik ettiğini gösteriyor. Serotonin, belirsiz bir ödül ya da ödülün ne olduğu belli olmayan bir durumda bile “aktif” olarak azmi, arttırmaktadır.

Azîm, ödevlerinizi tamamlamak gibi hoşunuza gitmeyen şeyler de bile onu ısrarla yapmaya devam etmek, sebat ve kararlılık göstermektir ve bir yandan da pek çok şekilde sabır da gerektirerek, oturup, hiç bir şey yapmamak anlamına da gelir. 

Daha önceki çalışmalar, bu çalışmaları kaleme alan araştırmacıların, sabır ve azîm (sebât, kararlılık) arasında ayrım yapmalarına izin vermemekteydi. Ama bu yeni çalışmada bu daha netleşebilmekte.. Çalışmayı anlatan ve makaleyi yazan Eran Lottern ve meslektaşları, hayvanların yiyecek ararken karşılaştıkları doğal duruma çok benzeyen bir durum yarattıkları bir çalışma geliştirdiler.

Lottern: “Serotoninin inhibitör etkisinin yaygın olmadığını öne süren bazı ipuçlarına sahiptik. Bazı davranışlar serotonininden etkilenmemekteydi. Ancak, serotonin tarafından desteklenen aktif bir davranış da hiç görmemiştik. Bildiğim kadar ile, serotonin üreten nöronlar aktive edildiğinde, ilk defa böyle bir davranış gözlemlenmiştir.

Bu araştırmada, farelere, uzun dikdörtgen bir kutunun her bir ucuna yerleştirilen iki içme alanı arasında seçim yaptırılır.Herhangi bir anda, sadece bir yerden içme suyu verilmeye hazırdır, bu yüzden fareler suyun yerini bulmak için kutunun iki tarafı arasında dolaşmak zorunda kalırlar ve bunu elde etmek için içme alanını burunlarıyla dürtmek, kurcalamak zorundadırlar.

Gizlice, gerçek dünyadaki durumların tahmin edilmezliğini taklit eden, deneyi yapanlar, aktif içme alanının bile su akıtamayabileceğini, suyu vermeyerek gösterirler ve bu yüzden de farelerin bazı başarısız dürtmelere tolere etmeyi öğrenmeleri gerekmektedir. Bu yöntem, bilim insanlarının hayvanların sebâtkarlığını ölçmede bir yol olmuştur. Öyle ki, araştırmacılar, su akmayan “kuru” bir yerden su elde etmek için farelerin burunları ile yaptıkları dürtmelerin sayısını sayabilirler.

Bu olayı ayarladıktan sonra, bilim insanları, hayvanların beyinlerine yerleştirilmiş optik bir fiber ile lazer ışığının pulsları kullanılarak, nöronların uyarıldığı ve serotonin üretildiği “optogenetik” diye bir teknoloji kullanırlar.

Lottern: “Gördüğümüz şey; bu nöronlar uyarıldığında hayvanların su alamadıkları zaman bile daha uzun süre burunlarıyla su alanını dürtmeye devam etmeye istekli olmalarıydı. Bu nedenle, serotonin davranışlarını engellemiyordu, engelleseydi, bu durumda fareler daha çabuk vazgeçerlerdi. Başka bir deyişle, serotonin nöronlarının faaliyeti sırf “sabır” değil daha çok “aktif” olan “azîm”i desteklemekteydi.”

Bu araştırmanın baş yazarı Zachary Mainen: “Bu sonuçlar, serotoninin beyindeki dağılımına göre meydana gelen depresyon gibi zihinsel bozuklukları nasıl tedavi edeceğimizi daha iyi anlamamıza yardımcı olmakta. Sabırlı ve azîmli olma arasındaki fark çok hafif olabilir. Ancak, olası sonuçları arasındaki fark az değildir: Dünya dönerken, hayat devam ederken, sessizce yatağında oturmakla, hergün yataktan dışarı çıkıp, günü karşılayıp selamlamak arasındaki fark gibi..”

Çeviren : AylinEr
http://neurosciencenews.com/serotonin-perseverance-8601/amp/?__twitter_impression=true

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu