Sahte Haberlere İnanmamızın Sebebi, Önyargı Değil, Düşünme Tembelliği!

 Sahte haber çabuk yayılır. Peki ama neden insanlar bunlara inanır? Sahte haberlerin, dünya görüşümüzü onaylayan hikayelere inanmayı sevdiğimizden dolayı yayıldığı yaygın olarak düşünülmektedir.

Ancak, 3000 kişi ile yapılan çalışma sonucunda, bir haber başlığının sahte ya da doğru olduğuna inanmanın daha çok sizin zihinsel kısa yollara karşı direnme yeteneğinizle ilgili olduğu ortaya çıktı.

 İnsanlar, mümkün olduğu her an düşünmekten kaçınmalarıyla tanınırlar. Bilinçaltı, otomatik düşünme, hızlı, çabasız ve sezgiseldir ve sınırlı zihinsel kaynaklarımızı idareli kullanmamıza müsaade eder. Bunun olumsuz yanı, hemen sonuçlara varmamıza ve yararsız klişe, basmakalıplarla başa çıkmada başarısız olmamıza neden olur. Verimli, bilinçli düşünce, bize önyargılarımızı sorgulamamıza yardımcı olabilir. Ancak, bu yapılan araştırma, verimli ve bilinçli düşüncenin, iklim değişimi ve silah kontrolü gibi kutuplaşmış görüşleri desteklemek için de kullanabilindiğini göstermiştir.

Daha Fazla Düşün

 Araştırmada gönüllüleri, bağırsak tepkilerine meydan okuyan bir test olan Bilişsel Yansıma Testi ile derecelendirip, değerlendirirler.

Onlara Facebook’ta yayılanan haber başlıklarını gösterirler. Bu başlıklar üç çeşittir: Gerçek haber başlığı, onların siyasi görüşerilerini yansıtan,destek veren sahte haber başlığı ve onların görüşleri ile ters düşen sahte haber başlığı. Her bir kişiye, bu her bir haberin ne kadar doğruluğu sorulur.

Konu üzerinde düşünen kişilerin, kendi politik görüşlerine uygun olsun ya da olmasın, sahte ve gerçek haberi birbirlerinden daha iyi ayırt edebildikleri görülür. Konu üzerinde düşünmeden hareket eden kişiler ise,okudukları herşeye inandıkları gözlemlenir.

 Rand: “Çılgınca ve saçma sapan şeylere inanan insanların neden bunlara inandıklarını bize söylemek istemediler ve bundan dolayı onlardan direk bir kanıt toplayamadık. Ancak yine de bu durum bize sahte habere inanama sebeplerinin tamamen gaflet, dikkatsizlik, ilgisizlik olduğunu gösteriyor.”

Ama bunun kişinin genel zekası ile bir ilgisi de olmayabilir. Rand: “Düşünmekle meşgul olma ve düşünce beceriniz farklı şeydir. Düşünmeyi bıraktığınızda ya doğru cevap ya da yanlış cevap üretirsiniz. Ama ilk aşamada bunu (doğru cevap mı yanlış cevap mı diye) düşünüp, dert eder misiniz?…”

İyi haber, bunun, bu problem ele almayı daha da kolaylaştırması. Rand: “İnsanları daha az taraftar, yandaş yapmanız ve önyargılarını bıraktırmanız gerekmiyor. Daha basit anlamda yapmanız gereken şey;  sadece insanları biraz daha düşünmeye sevk etmek.”

 Sosyal medya platformları, insanlara bir hikayenin “doğruluğu” konusunda, doğru olup olmadığına bakmalarını hatırlatarak, “ne kadar doğru acaba?” diye sorgulamalarına yardımcı olabilir.

Çeviren: AylinER
Kaynak: New Scientist Dergisi 18.7.2018

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu