Peki ya Mars’a Koloni Yerleştirirsek

mars1

Yıl 2066. Güneş, kızıl gökyüzünde belli belirsiz yükseliyor, hidroponik(suda bitki yetiştirme) arazilerini aydınlatıyor. Mars’taki ilk sürekli yerleşimde, korkusuz kaşifler bir sonraki 24.5 saati başlatmak üzere uyanıyorlar.

Elon Mask bunun mümkün olduğunu düşünüyor. Eylül ayında, SpaceX kurucusu, gelecek 10 yıl içinde Mars’a insan gönderme planlarını( her ne kadar henüz muğlak olsa da)açıkladı. 2060larda Kızıl Gezegen’de daimi olarak yaşayan 1 milyon civarında insan olabileceğini iddia etti. NASA’nın daha ölçülü planı ise 2030larda oraya ilk insanın gönderileceğini öngörüyor.

Hareket etmemiz gerekecek. Göçmenler bir yaşam oluşturmadan önce, orada yaşayabilmeleri için gerekli olabilecek her şeyi ayarlamamız gerekiyor. Bu da tonlarca yaşam destek ekipmanı, yaşam ortamı, enerji üretim sistemleri, gıda, havadan solunabilir oksijen ve içilebilir su üretecek teknoloji göndermek demek.

Bu çok büyük ve zorlu bir iş. Dünya ve Mars arasındaki en kısa seyahat kabaca 5 ay. Ama bu da sadece gezegenler 2 yılda bir kez birbirleriyle aynı eksene geldiklerinde mümkün. En iyimser senaryoyla, 2060a kadar insan yerleşiminin ön hazırlıkları için 22 defa ideal fırlatma yapılabilir.

ExoMars uzay aracının başarısızlığında da gördüğümüz üzere Mars’a iniş yapmak zor: Bir uzay aracının alçalmasını hızlandıracak kadar kütle çekimi var ama o kadar ince bir atmosfer ki paraşütler onu yeterince yavaşlatmayacaktır. Şu ana dek Mars’a inen en ağır şey 1 ton ağırlığındaki “Curiosity” aracı. Onda da paraşüt kombinasyonları, yavaşlatma roketleri ve “uzay vinci” denilen bir teçhizat kullanıldı.

mars2 Yüzeydekinden daha ağır bir kütleyi nasıl indireceğimizi bilmediğimizi farz edersek, planlamacıların işi gerçekten çok zor. SpaceX, ‘süpersonik geriye itici güç’ denen bir teknik kullanmayı planlıyor. Temelde hız kazandırıcı roketi tersine çalıştırarak, alçalma hızını yavaşlatan ateşlemeyi yapıyor. Bu sistemin 2018de denenmesi ümit ediliyor.  NASA, elde edilecek şeylerin bir kısmına ulaşma izni karşılığında projeye yardım etmeyi kabul etti.

Tabi yolculuk ve sonrasının tehlikeleri de mevcut. Bunlar arasında yüksek seviyelerde radyasyon, güneş patlamaları tehditi, güneş panellerini kaplayan ve cam kırıkları gibi ciğerleri parçalayabilecek toz, -125 dereceye varabilen ısı. Üstelik orada nasıl besin üretileceğini de bilmiyoruz.

Ama hadi tüm bu güçlüklerin üstesinden geldik diyelim. Sonra ne olacak? Uzay araştırma taraftarları, insanların evlerinden uzakta ve de muhtemelen çoğunlukla tehlikeli bir yerlerde yeni yaşam arayışlarına girmek üzere bu işe koyulduklarının altını çiziyorlar. Yeni bir Dünya için gemiye binmek, evinizi ya da ailenizi muhtemelen bir daha hiç görmemeniz demek.

Mars ile ilgili farklı olan şey ise, orada ölmemeye çalışmak dışında yapılabilecek hiçbir şeyin olmaması. Avrupalılar Amerika için yola koyulduklarında, yurtlarına döndüklerinde satabilecekleri kaynaklar ya da en azından bir çiftlik kurabilecekleri yer bulmayı ümit ediyorlardı. Mars’da kaynaklar gerçekten çok az. İlk yerleşen kişiler çok uzun süre dünyadaki evlerine bağımlı olmak zorunda kalacaklar. 2060a kadar kendi kendine yetebilmek çok iddialı görünüyor.

Aslında göçmenlerin faydalı olup yapabileceği bir şey bilim. Marslı bir göçmenin aylar içinde yapabileceği araştırmayı bir insan 1 saatte yapabilir. Tabi ki gıda yetiştirmek üzerine araştırma yapmak en acil olarak yapılması gereken şey.

Bu kadar uzak ama paha biçilmez değeri olan bir alan modelimiz var aslında: Antarktika. Sürekli olarak orada yaşayan kimse yok ama insanlar, başka yerde mümkün olmayan bilimsel çalışmalar yapmak üzere 1 yada 2 yıl süren ziyaretler yapıyorlar. Mars da buna benzer olabilir.

Mars’a göç edenler, her ne kadar ışık hızı limitlerinde birkaç dakika gecikmeli de olsa Dünya ile sürekli iletişim halinde olacaklar. Dünya’da olanlar oradakilerin yaşamlarını gözlüyor olacaklar. Neyin iyi neyin de kötü gittiğini seyrediyor olacağız.

Güneş sisteminde daha ileriye mi gideceğiz yoksa Dünya’ya mı döneceğiz? Bu muhtemelen ikisi arasındaki dengeye bağlı olacaktır. Eğer Kızıl Gezegen’de yemek, hava ve de yaşam koşulları oluşturmayı becerebilirsek, muhtemelen bu fikirleri başka gezegenlere ya da uydulara uyarlayabiliriz. Çok gezegenli bir tür olup olamayacağımızı ilk olarak Mars ile deneyeceğiz.

Çeviren : Sıdıka ÖZEMRE
https://www.newscientist.com/round-up/world-2076/?utm_campaign=Echobox&utm_medium=Social&utm_source=Twitter&cmpid=SOC|NSNS|2016-Echobox#link_time=1479488808

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu