Her ‘ŞEY’ Bilinçli !..

Kaşıktan Tutun da Taşlara Kadar Her Şeyin Bilinçli Olduğu Görüşü
Akademik Güvenirlik Kazanıyor

Bilinç, gerçekliğe yayılır. Bilinç, sadece insanın subjektif deneyinin benzersiz özelliği olmaktan öte, evrenin de temelidir. Her bir parçada ve her fiziksel maddede mevcuttur. Bu, kulağa çok saçma gelebilir. Ama bilinci açıklamaya yönelik geleneksel teşebbüsler başarısızlığa uğradıkça, “panpsychist görüş” ( topyekün ruhçuluk- her maddenin bilinci vardır görüşü) güvenilir filozoflar, sinirbilimciler ve fizikçiler tarafından ciddiye alınmaya başlandı. Bu kişiler arasında sinir bilimci Christof Koch ve fizikçi Roger Penrose da bulunuyor.

Budapeşte’de Central European Üniversitesi’nde felsefe profesörü olan Philip Goff: “Evrenin nasıl olduğunu anlamak için neden sağduyuyu rehber edinmemiz iyi bir fikir olsun ki? Einstein, zamanın yapısıyla ilgili sağduyuya ters düşen garip şeyler söyledi. Kuantum mekaniği de sağduyuya zıt gitmektedir. Sezgisel tepkimiz gerçekliğin doğası için illaki iyi bir rehber olmayabilir.”

New York Üniversitesi’nde zihin felsefesi profesörü David Chalmers, 1995 yılında bilinçle ilgili “zor soruyu” ortaya attı ve bilinci oluşturan şeyin ne olduğunun hala bilinmediğini gösterdi. Geleneksel olarak iki görüş, materyalizm ve düalizm (maddecilik ve ikicilik) bu problemin çözülmesinde bir çerçeve çizmişlerdir. Öyle görünüyor ki, her ikisi de karmaşıklığa yol açtı.

Materyalist görüş der ki, bilinç tamamen fiziksel maddeden kaynaklanmaktadır. Ama bunun nasıl olduğu halen netlik kazanmış değildir. Chalmers: “ Bilinçsizlikten bilinç elde etmek çok zordur. Fizik sadece bir yapıdır. Biyolojiyi açıklayabilir ama yine de bir boşluk var: Bilinç.” Dualizm, bilincin fiziksel maddeden ayrı ve farklı olduğunu söyler. Ama bu da bilincin fiziksel dünya üzerinde nasıl etkin olup iletişim kurduğu sorusunu ortaya çıkarmaktadır.

Panpsychism ise alternatif bir çözüm sunmaktadır: Bilinç, fiziksel maddenin önemli bir özelliğidir. Var olan her bir parçanın son derece basit bir bilinci vardır. Daha sonra bu parçalar bir araya gelerek çok daha kompleks bilinç yapıları oluştururlar, mesela insanın sübjektif deneyimleri gibi. Bu demek değildir ki, parçacıkların uyumlu dünya görüşü var ya da aktif olarak düşünebiliyorlar. Bu sadece en minik parçacığın bile doğasında sübjektif bilinç deneyimi olduğunu gösterir.

Panpsychism, her cansız objenin bilinçli olduğunu ima etmez. New York Üniversitesi Zihin, Beyin ve Bilinç Merkezinde felsefe araştırmacısı olan Hedda Hassel Morch: “Panpsychism (topyekün ruhçuluk), masaları yada diğer insan yapımı eserleri bütün bilinç olarak ele almaz. Bunun yerine masa, her bir parçanın basit bilinç yapıya sahip olduğu parçacıklar koleksiyonu olarak anlaşılabilir.

Ama yine de Panpsychism, bilinçli masalar da olduğunu da iddia edebilir: “Teorinin açıklamalarından bir tanesi de tüm sistemlerin bilinçli olduğu üzerinedir. Taşlar bilinçli, kaşıklar bilinçli, Yerküre bilinçli olacak. Her hangi bir kümelenme size bilinç verecektir.”

Özellikle Chalmers’ın “zor problem” adındaki makalesini takiben, bilinç üzerine akademik olarak yoğunlaşılmasıyla birlikte, Panpsychism’e ilgi daha da artmıştır. New York Üniversitesi’ndeki felsefeciler, Panpsychism’i çok ciddi bir çalışma alanı olarak belirlediler. Son yıllarda konu üzerinde pek çok güvenilir akademik kitap ve popüler makale yazıldı.

Bilinç hakkındaki en popüler ve güvenilir çağdaş sinirbilim teorilerinden bir tanesi de Giulio Tononi’nin “Entegre Bilgi Teorisi”dir; panpsychism’e güven vermektedir. Tononi, eğer yapı içindeki bilgi yeterince “entegre” ise, bilinç yapısının oluşacağını söylüyor. Bu yüzden bütün, parçaların toplamından ötedir. Çünkü sadece insan beynine değil, tüm yapılara uygulanabilir. Entegre Bilgi Teorisi, fiziksel maddenin kendiliğinden bilinç deneyimi olduğunu söyleyen Panpsychist görüşü paylaşır.

Bilinç üzerine akademik bir kitap yazmış olan ve yeni kitabı üzerinde çalışmasına devam eden Goff, konuya biraz daha popüler bilim görüşü tarafından yaklaşıyor. Konuyla ilgili 1920lere dek uzanan güvenilir teoriler olduğunu bildiriyor. Felsefeci Bertrand Russell ve fizikçi Arthur Eddington da panpsychism’in doğruluğunu savunmuşlardır. Ama konu üzerindeki ilgi 2. Dünya Savaşı’ndan sonra azalmıştır. Bu dönemde felsefe daha çok, dil ve mantık alanında analitik felsefi sorulara odaklanmıştır. 2000li yıllarda konuya ilgi yine arttı. Bu da “zor problem”in daha çok kişi tarafından bilinmesi ve fizikteki yapısal-gerçekçi yaklaşımın daha çok benimsenmesi sayesinde oldu.

Goff: Fiziksel bilim, maddenin yapısı hakkında bize sandığımızdan çok daha azını söyler. 20.yyın başlarında Einstein’in genel görelik teorisini deneysel olarak onaylayan İngiliz bilim insanı Eddington: “Evrenle ilgili resmettiğimiz şeyde bir eksiklik var. Maddenin ne yaptığını biliyoruz ama ne olduğunu bilmiyoruz. İşte bu boşluğa bilinci koyabiliriz.”

Eddington’un görüşüne Goff, (temel) altta yatan doğanın bilinçle bir alakası olmadığını varsaymanın, sonra da bilincin nereden geldiğini merak etmenin aptalca olduğunu söylüyor. Stephen Hawking şu soruyu sormuştu: “Denklemleri ateşleyen ve bu denklemlerin tanımlayacağı evreni yaratan nedir?” Goff şunu ekliyor: “Russell-Eddington önerisine göre bilinç, denklemleri ateşleyen şeydir.”

Panpsychism in yarattığı en büyük sorun, “kombinasyon problemi” olarak biliniyor: Küçük bilinç parçacıkları tam olarak nasıl daha kompleks bilinç oluşturabiliyorlar? Bilinç tüm parçalarda olabilir ama yine de bu küçük fiziksel bilinç parçalarının nasıl olup da bir araya geldiği ve daha kompleks insan bilinci deneyimi yarattıklarını açıklamıyor.

Bu soruyu cevaplamaya çalışan herhangi bir teori, hangi kompleks sistemin-cansız varlıklardan bitkilere ve karıncalara kadar- bilinçli kabul edildiğine karar vermek durumunda olacaktır.

Alternatif bir panpsychist görüşe göre ise, bilinçli bireysel parçaların bir araya gelmesi değil de, evrenin kendisi tümel olarak bir bilinçtir. Goff, bunun, evrenin birleşik ilahi bir varlık olduğuna inanmakla aynı şey olmadığını söylüyor. Bu daha ziyade onu “kozmik bir karmaşa” olarak görmektir. Yine de, dünyanın yukarıdan aşağıya yaradılışı görüşünü yansıtmaktadır. – her bir birim evrenden kaynaklanmaktadır- “Aşağıdan-yukarıya” görüş de ise birimler, daha küçük parçacıklardan oluşmaktadır. Goff’a göre kuantum dolanıklık, ayrı parçalar topluluğunu değil de, evrenin ana tekil yapı olarak işleyişini anlatıyor. (Kuantum dolanıklık: aralarında herhangi bir iletişimin olamayacağı kadar uzak mesafelerdeyken bile, belirgin parçacıklar, tek bir birleşik sistem gibi davranırlar bulgusu)

Bu teoriler inanılmaz geliyor. Belki de gerçekten öyledirler. Ama bilinci açıklayan her teori aslında bu durumda. Chalmers: “Bir teori hakkında ne kadar çok düşünürsem o kadar az inanıyorum. Kişi materyalist olarak başlar, düaliste dönüşür ve sonrasında da idealist olur. Idealizme göre bilinç deneyimi gerçekten var olan tek şeydir. Bu bakışla, panpsychism oldukça makul.”

Çeviri : Sıdıka ÖZEMRE
https://qz.com/1184574/the-idea-that-everything-from-spoons-to-stones-are-conscious-is-gaining-academic-credibility/

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu