Deprem Tahmini: Denizaltındaki Fayları Takip Etmede Yeni Bir Teknik Kullanıldı

deprem

Bretagne Occidentale Üniversitesi ve CNRS’den uluslararası bir ekip kuran araştırmacılar,Kuzey Anadolu fay hattındaki segmenti izlemek için Marmara Denizinin tabanına aktarıcı ağlar yerleştirdiler. Amaçları, deniz tabanındaki segmentin diğer kısmındaki hareketleri izlemekti. İlk 6 ayda data toplandı ve toplanan data neticesinde fayın muhtemelen bu bölgede sıkıştığı ortaya çıktı ve gitgide artan bu birikmiş enerjinin de aniden çözülüp açığa çıkma ihtimali olduğunu ve bunun da İstanbul bölgesinde çok büyük bir depreme yol açabileceğini dile getirdiler.

Fransız, Alman ve Türkiye’den bir ekibin yaptığı bu araştırma, Geophysical Research  Letters adlı bir dergide yayınlanmıştır.

1999 yılında çok büyük yıkıma neden olan Kuzey Anadolu Fay Hattı, Kaliforniya’da bulunan Andreas Fayı ile benzerlik taşır. Bu hat, birbirlerine yılda 2 cm hızla hareket eden Avrasya ve Anadolu tektonik levhalarının arasında kalır. İstanbul’dan birkaç 10 kilometre uzaklıkta Marmara Denizinde bulunan ve 18.yüzyıldan beri gözle görülür herhangi bir sismik hareketlilik sergilemeyen, denizaltı segmentlerinden biri olan bu hat, özellikle araştırmacıların ilgisini çekmekte ve şunları sorgulatmaktadır: Bu segment nasıl davranmakta?,  Devamlı bir biçimde kaymakta mı?,  Düzenli olarak çöküp, ufak çapta düşük magnitudda depremlere neden olmakta mı?, ya da sıkışmış mı ve daha sonra bir gün kırılıp çok büyük bir depreme neden olur mu?…

Bu denizaltındaki hattı gözlemlemek, belli bir yıl boyunca, o kadar da olay değil. Bunun için araştırmacılar yeni bir sualtı uzaktan algılama sistemini denemekteler. Bu sistemde uzaktan kumanda ile deniz yüzeyinden ulaşılabilir aktif otonom, kendi kendini idare eden alıcı ve vericiler kullanılmıştır. Denizin tabanındaki bu hattın her iki tarafına, 800 metre derinliğe yerleştirilen bu aktarıcılar, çiftler halinde ve birbirleri ile iletişim ve sorgulama içindedirler ve aralarındaki akustik sinyallerin sinyal gidişi-dönüş süresini ölçerler. Bu zaman araları, daha sonra aktarıcılar arasındaki mesafeye çevrilir. Zamanla bu mesafeler arasındaki değişim, deniz tabanındaki hareketi ve aktarıcılar arasındaki ağda mevcut olan herhangi bir deformasyonu ve fay hattındaki yer değiştirmeye tespit etmek için kullanılır.

Ekim 2014 yılında, Fransız ve Alman aktarıcı ağlarından 10 tanesi ilk Cruise-1 (ilk deniz seferinde sefer -1 ) denizin tabanına yerleştirildi. İlk 6 ay içinde elde edilen data ( seyahat zamanı, basınç, stabilite…), sistemin iyi işlediğini onaylar nitelikteydi. Bunu takip eden hesaplamalarda, bu hatta ait herhangi belirli bir hareketlilik, aktarıcıların ağlarının çözünürlük sınırları içinde gözlemlenmez. Aktarıclar arasındaki mesafe ( 350 ile 1700 metre arasında) 1.5- 2.5 mm arası çözünürlükle hesaplanır ve segment, muhtemelen orada sıkışmış  ya da neredeyse sıkışma noktasında ve bir deprem tetikleyebilecek stres biriktirmektedir. Ancak, bu gözlemden ortaya çıkanı ve bu hattın bu kısmının daha karmaşık bir davranışa sahip olduğunu onaylamak için bir kaç yıl daha data toplanmasına ihtiyaç da olabilir.

Akustik deniz tabanı yer ölçümü olarak bilinen bu çalışmanın uzun vadede (bu durumda 3 ile 5 yıl arası planlanmıştır, bataryaların otonomi limitleri dahilinde) güçlü ve etkin bir çalışma olduğu kanıtlanırsa, özellikle bu fay hattı ya da dünyada başka yerlerdeki fay hatları için bu gözlemlere ek olarak, diğer gözlemlere (sismoloji, gaz çıkış emisyonu..) bir de kalıcı sualtı gözlemevi de dahil olabilir.

Çeviren: AylinER
https://www.sciencedaily.com/releases/2016/07/160713115102.htm

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu