Çok Teşekkür Edin!

Şükrü sadece kendinize saklamayın. Daha geniş faydalar elde etmek için onu açığa vurmalısınız, Susana Martinez-Conde araştırıyor.

Başkalarına teşekkürlerinizi sunduğunuzda, faydalarının katlanarak çoğaldığı ortaya çıktı.

Nankör görünmek gibi olmasın, neşeli şenliklerin ardından ortaya çıkan şey gerçekten de; korkunç teşekkür notlarıdır. Belki de her birini gerçekmiş gibi almak için kafa yoruyorsunuz. Belki kafaya takmayarak bu zevksiz işi uzun süre erteliyorsunuz, ya da sadece miadını doldurmuş bir vakit kaybı olarak görüyorsunuz. Sonra istenmeyen hediyeler için inandırıcı sahte-teşekkür toplama yeteneği var.

Eğer teşekkür mektupları yazmak, kolayca göz ardı edebileceğiniz bir iş ise, yalnız değilsiniz. Minnettarlığımızı, sandığınızdan daha nadir ifade ettiğimiz anlaşılıyor. Ancak, bu şenlik notları hakkında ne hissederseniz hissedin, işe koyulmanın zamanı geldi. Çünkü teşekkür etmek, kendinize ve başkalarına verebileceğiniz en iyi hediye olabilir.

Şükrün yararları uzun zamandır dini ve felsefi düşüncede savunulmaktadır. Son yıllarda bilimin ortaya koyduğuna göre; çok şükreden insanlar, şükrün sonucunda genellikle psikolojik bir destek kazanıyorlar. Ayrıca hayatlarından daha memnunlar, doktoru daha az ziyaret ediyorlar ve daha iyi uyuyorlar. Bu, şükretmenin, genel toplumsal görüşün bir parçası olmasına yol açtı. Bu vesileyle, minnettar olduğunuz şeyleri kaydettiğiniz şükran günlüklerinin çoğalmasına, ve düşüncelerinize odaklandığınız meditasyon uygulamalarına öncülük etti.  Ayrıca “şükür sinirbilimi” ve “şükür psikolojisine” olan ilginin artmasına neden olmuştur (yazının sonundaki “Şükürlü Beyin” kısmına bakınız).

Buna rağmen, teşekkürü ifade etmenin faydaları çok az dikkat çekmiştir. Artık içsel şükrümüzü eyleme dönüştürmenin hayatlarımızı daha iyi hale getirebileceğini gösteren kanıtlar gittikçe birikiyor.

Örneğin, basit bir teşekkür, yabancılarla bile ilişkiler kurmayı sağlayabilir. Tanımadıkları bir meslektaşından yaptıkları için teşekkür notu alan kişileri ele alın. Bu kişilerin, ilişkilerini sürdürme konusunda, göndermiş olduğu notunda teşekkür ifadesi olan kişilerle iletişim bilgilerini paylaşma olasılığı, notunda teşekkür ifadesi olmayan kişilere nazaran daha fazladır. Basit bir teşekkür kişilerarası sıcaklığa işaret ediyor gibi görünüyor.

Bir arkadaşınıza teşekkürünüzü ifade etmeniz, bu ilişki hakkındaki görüşünüzü değiştirerek ilişkinin daha güçlü olmasını sağlar. 2010’da Florida Eyalet Üniversitesi’nden Nathaniel Lambert ve meslektaşları, bir arkadaşı hakkında aklından şükürlü düşünceler geçiren, hatta arkadaşlarıyla olumlu etkileşime giren kişilerin, ifade edenlerinki ile aynı etkiyi yaşamadıklarını keşfetti.

Ancak sağladığı faydalar sosyal bağları güçlendirmekten daha da ileri gidiyor, sağlık üzerinde de bir etkisi olabilir. İki İtalyan hastanesinde çalışan 200’den fazla hemşirenin yaptığı çalışma, hastalar tarafından ifade edilen teşekkürlerin hemşireleri tükenmişlikten koruyabildiğini buldu. Bu özellikle hastalarla kişisel etkileşimlerin tipik olarak daha kısa ve daha az ödüllendirici olduğu acil serviste gerçekleşmekteydi. Çalışmayı yapan Torino Üniversitesi’nden Mara Martini, hastalardan gelen bu olumlu geribildirimin, hemşireler arasında yorgunluk ve sinizm duygularını azalttığını söylüyor.

Evrimsel bir bakış açısıyla bütün bunlar mantıklı geliyor. Şükür çok sosyal bir duygudur. Başkalarına, yaptıkları şeyin farkında olduğumuza dair bir işaret gönderir, böylece bedavacılık yapmadığımızı ifade eder. Ayrıca, karşılık verme niyetinde olduğumuz anlamına da gelebilir.

Tüm bunların ışığında, günlük yaşamlarımızda teşekkürlerimizi ifade etmede zahmete girdiğimizi düşünebilirsiniz. Aslında, tam tersi doğrudur: nadiren zahmete gireriz.

İnsanların normal yaşamda şükürlerini nasıl ifade ettiklerini daha iyi anlamak için, Hollanda’daki Max Planck Psikodilbilim Enstitüsü’ndeki antropolog Simeon Floyd ve meslektaşları, beş kıta ve sekiz dile yayılan, geniş, kültürlerarası bir çalışma düzenledi. Çalışma, İngilizce, İtalyanca, Lehçe, Rusça ve Lao’ların yanı sıra Ekvator’da konuşulan Chapalaa, kuzey Avustralya’da kullanılan Murrinh-Patha ve Gana’da konuşulan Siwu gibi yazılı dilleri içeriyordu. Etkileşimler hem sözel hem de sözel-olmayan şükran ifadelerini içeriyordu, bir gülümseme ya da başıyla selam vermek gibi.

Floyd’un ekibi, evlere ve toplu alanlara kameralar yerleştirdi ve bir kişinin bir şey istediği ve bir diğerinin isteğe yanıt verdiği 1500’den fazla sosyal etkileşim örneği topladı.

Her kültürde insanların ezici bir üstünlükle talepleri yerine getirdiğini, ancak “teşekkür” veya takdirle başını sallamak gibi şükür ifadelerinin oldukça nadir olduğunu ortaya çıkardılar, etkileşimlerin sadece yüzde 5,5 ‘inde gerçekleşiyordu.

Floyd, “İngilizce konuşanlar yüzde 14,5 ve İtalyanca konuşanlar yüzde 13,5 oranında olacak şekilde diğerlerinden biraz daha yüksek bir şükür oranına sahipti, ancak Batı’nın kibarlık konusundaki ideallerini göz önüne aldığımızda yine de şaşırtıcı derecede düşük”, diyor. “İngilizce konuşanlar diğer insanlardan çok farklı değil ve gayrı resmi bağlamlarda çoğu zaman şükür ifadesini tercih etmiyorlar” diyor.

Cha’palaa konuşanları, kaydedilen 96 etkileşiminden sıfır tane örnekle en düşük şükür sıklığına sahipti. Ancak, konuşulan dilde “teşekkür ederim” demenin kolay bir yolu olmadığını öğrendikten sonra bu mantıklı gelmeye başladı.

Ayrıca Game Of Thrones dizisi için yapay Dothraki dilini geliştiren dilbilimci David Peterson da şaşırttı. Bulgulara göre, geliştirdiği dil “teşekkür etmek” için bir kelimeye sahip değil. Peterson başlangıçta böyle bir şeyin mümkün olmadığına inanıyordu. “Teşekkürü ifade etmek için bir kelime olmak zorundaydı diye düşündüm” diyor.

İyice düşünün

Bazı dillerde “teşekkür ederimin” olmamasının bir açıklaması, gayrı resmi bağlamlardaki sosyal yükümlülüklerimizin sözsüz anlatılması anlayışı olabilir. Yakın arkadaşlarınız ve ailenizle olduğu gibi.. Bu da açık bildirimi daha az önemli kılıyor.

Veya teşekkür etmenin başkaları üzerindeki etkisinin farkına varmamış olabiliriz. 2018’de Chicago Üniversitesi’nde yapılan üç deney serisinde Amit Kumar ve Nicholas Epley, gönüllülerden şükürlerini ifade eden mektuplar yazmalarını ve mektup alanların ne kadar şaşırmış, mutlu ve garip hissedeceğini tahmin etmelerini istedi. Çift, mektup alanlara mektupların kendilerini nasıl hissettirdiğini sordu.

Sonuçlar iç karartıcıydı: Mektup yazanlar, mektup alanların hissettiği mahcup edici duyguları sürekli olarak abartırken, mektuplar ve içerikleri hakkındaki olumlu duyguları ve sürprizleri hafife aldılar. Başka bir deyişle, insanlar gerçekten teşekkür mektupları almaktan hoşlansalar bile, onlara olması gerekenden çok daha az sıklıkta gönderiyoruz, çünkü yararlı etkilerini hafife alıyoruz.

Kumar, teşekkürleriniz konusunda detaylı düşünmeniz için sizlere tavsiyede bulunuyor. “Gözlemlediğimiz bir şey de, şükürlerini ifade eden kişilerin, bunu nasıl ifade ettikleriyle aşırı derecede ilgilenmeleri oldu (açık bir şekilde ifade edebilecekler mi, karşı taraf kelimeleri doğru şekilde alabilecek mi),” diyor. Ancak alıcı taraftakiler bununla çok daha az ilgileniyor. “Tam olarak nasıl yaptığınıza bakmaksızın bir şeyi söylemek, kendi refahınızı arttırdığı gibi başka bir kişinin refahını da artırabilir” dedi.

Mazeretleri bırakmanın ve teşekkür notlarını almanın tam zamanı.

ŞÜKÜRLÜ BEYİN

Şükrün nereden geldiğini ve bunun ne için iyi olduğunu bulmanın bir yolu, onu beyinde bulmaya çalışmaktır.

Bu türde yapılan ilk çalışmalardan birinde, Güney Kaliforniya Üniversitesi’nden Glenn Fox ve meslektaşları, bir soykırım sonrası hayatta kalanlar tarafından anlatıldığı şekliyle, soykırım sırasında meydana gelen şefkatli davranışları gönüllülere sunarak, onlarda şükran duygusu uyandırdılar ve onların beyinlerini taradılar.

FMRI taramaları, şükran duyguları sırasında aktif olan beyin alanları ile zihin teorisi (kendimizi başkalarının yerine koyma becerimiz) ile ilişkili olan beyin alanları arasında güçlü bir örtüşme olduğunu gösterdi. Bir hediye aldığımızda önemli olanın onun ardındaki düşünce olduğunu sık sık söyleriz. Ekip buna dikkat çekiyor ve sonuçlar bunu doğruluyor gibi görünür.

Şükrün hissedilmesiyle ilgili beyin bölgeleri aynı zamanda, değer yargısı, adalet ve karar alma ile de ilişkilendirildi.

Bu, şükrün sosyal bağlarımızda ve sosyal ağlarımızda güçlü, muhtemelen gelişmiş bir rol oynadığı fikrine uyuyor.

Fox, “Şükür, başka bir kişinin hayatımıza yaptığı katkının değerini proses etmek, başkalarına yardım etme motivasyonumuz ve birisi yardımımıza geldiğinde hissedebildiğimiz rahatlama hakkındaymış gibi görünüyor”, diyor.

Çeviren : Gültekin METİN
https://www.newscientist.com/article/mg24032090-500-cheers-saying-thanks-is-good-for-you-and-those-around-you/

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu