Bu Tanrı ile olan Beyniniz mi ?

Yetişkin Amerikalıların yarısından çoğu hayatlarını değiştiren bir manevi deneyime sahip olduklarını bildiriyorlar. Harvard, Pennsylvania ve Johns Hopkins gibi üniversitelerden olan bilimadamları; ‘‘anlaşılamayan bir şekilde konuşan’’ Hristiyanlardan Budist rahiplere, ölüme yakın olma deneyimleri yaşadıklarını iddia eden insanlara -ruhaniyete eriştiklerini iddia eden kişilerin- beyinlerini analiz etmek için şimdi yeni teknolojiler kullanıyorlar. Maneviyat bilimi gelişmeye devam ettikçe, bu tartışmalı alanda ne keşfettiklerini öğrenelim.

BEYİN SAPI

Kısım 1: Tanrı Kimyasalı

Johns Hopkins Üniversitesi’ndeki araştırma; serotonin sistemini etkileyen kimyasalların, hayatı değiştiren esrarlı deneyimleri tetiklediğini ileri sürüyor. Serotonin, ruh halini ve uykuyu düzenlemeye yardımcı olan kimyasal bir habercidir.

Şimdi o nörologlar ve diğerleri; hastaların ölümden sonraki hayatın varolduğuna ikna olup olmadıklarını görmek için kanserin son aşamasında LSD verilen hastalara yapılan, 1960’lardan bu yana var olan çalışmaların bir benzerini yapmaktalar.

Araştırma, şu soruya neden oluyor: ‘Tanrı, beyin kimyası tarafından yaratılan bir delüzyon mu?’ veya ‘Beyin kimyası, insanların Tanrıya erişmesi için gerekli bir kanal mı?’

Bu grafik; sağlıklı bir beyin üzerinde, mantarlardaki bir halüsinojenik uyuşturucu maddenin, psilosibin’in etkisini göstermektedir.

Kırmızı, beyin aktivitesindeki artışlara ve mavi de azalmalara işaret etmektedir.

Uyuşturucu, aktivitesini kavramsal ve duygusal işlemlere önemli olan beyin kısımlarında önemli derecede arttırmaktadır.

Ruhaniyeti Yüksek mi?

Karin Sokel; Arnold, Maryland’den  yaşam koçu ve rehabilite merkezi lideri

Sokel, Johns Hopkins Üniversitesi’nden nöro-farmakolog Roland Griffiths’le bir çalışmada yer aldı. Mantarlardaki hayal gördüren ilaç bileşeni psilosibin ile ilgili uyuşturucunun nasıl etkisinde olunduğunu tarif etti. Deney, beyin kimyası ve manevi deneyim arasındaki ilişkiyi incelemeyi hedefledi.

TEMPORAL LOB

Kısım 2: Tanrı Noktası

Epileptik nöbetler esnasında hastalar, çoğu kez meleklerin veya Tanrının sesini duyduklarını iddia ettiler. Bazı epileptologlar Musa ve Aziz Paul gibi büyük dinî şahsiyetlerin epilepsi’si olduğuna inanıyorlar.

Şimdi nörologlar manevi deneyim için en etkili yeri keşfettiklerine inanıyorlar: Temporal Lob’u. Bazı bilimadamları, duygu ve bellekle bağlantılı olan Temporal Lob’un maneviyatın yeri olduğunu söylüyorlar. O, epileptik aktivitenin de geçtiği yer.

Bu tarama, kontrol edilemeyen nöbetler için değerlendirilen 19 yaşındaki bir adamın beynindeki aktiviteyi izlemektedir.

Adamın dejavü’sü vardı ve daha sonra tepkisizdi.

En tepedeki dört çizgideki belirgin dalga modelleri tarafından 30 saniye sonra gösterildiği gibi, beynin sol Temporal Lob’unda en belirgin aktivite meydana geliyor: Kırmızı çizgi, kalp atışı.

Tanrı, Beyinde Kimyasal Bir Reaksiyon mu?

Michael Persinger, nörobilimadamı ve Laurentian Üniversitesi’nde profesör

Persinger; maneviyat da dahil, tüm deneyimin en sonunda beyin aktivitesine indiğini söylüyor. Onu takan insanlarda esrarlı ve maneviye benzer deneyimleri uyarmaya yardım eden, kafatasına ilişik, elektrodlarla teçhizatlı, değiştirilmiş bir motorsiklet kaskı olan ‘’Tanrı miğferi’’ni yarattı.

Orrin Devinsky, profesör, Langone Tıp Merkezi, Lorraine Üniversitesi

Devinksy, ruhaniye benzer duyguların beyinde tekrarlanabilir olduğunu söylüyor. Fakat, onun gerçek dinî deneyim olasılığını da engellemediğini itiraf ediyor.

PARYETAL LOB  

Kısım 3: Manevi Virtüöz

Dua, beyni şekillendirmede bir etkiye sahip olabilir mi? Manevi deneyimin beyin bilimi üzerinde çalışan araştırmacıları olan -‘’Nöroteologlar’’- öyle düşünüyorlar. Dua eden veya meditasyon yapanların beyinlerinin, Karmelit rahibeleri veya Budist rahipler olsalar da olmasalar da, normal beyinlerden farklı bir şekilde çalıştığını keşfettiler. Pennsylvania Üniversitesi’nden Dr. Andrew Newberg’in keşfettiği gibi; meditasyon yapanlar, konsantrasyonla alakalı olan Frontal Lob’da artan aktiviteye ve insanlara zamanda ve uzayda oryentasyon hissini veren Paryetal Lob’da azalan aktiviteye sahipler.

Hristiyanlara özgü bir diyalektle (‘’anlaşılamayan bir şekilde’’) konuşan Donna Morgan, Pennsylvania Üniversitesi’nde Dr. Andrew Newberg’le bir araştırma çalışmasına katıldı. Bilimadamları; o, Tanrıya yönelirken beynindeki değişiklikleri monitörlediler. Uzun-süreli meditatörlerin beyinlerindekinden farklı olarak, onun beyninde, aktivitenin Frontal Lob’da azaldığını ve Paryetal Lob’da arttığını keşfettiler.

İki Farklı Manevi Deneyim

Michael Baime, tıp profesörü,  Pennsylvania Üniversitesi Sağlık Sistemi

Tibetli bir Budist olan Baime, yaklaşık 40 yıldır günde bir saat meditasyon yapıyor. Meditasyon yapmanın nasıl hissettirdiğini anlatıyor.

McDermott, metodist papaz

Bir pentekostal olan ve anlaşılamayan bir şekilde konuşan McDermott, geçen 25 yıldır günde iki ila dört saat dua etti. Yaşadığı yoğun görme gücünü anlatıyor.

BİR UÇTAN BİR UCA BEYİN  

Kısım 4: İnancın Biyolojisi

Yeni araştırma, ruhani düşüncelerin ve duaların kişinin iyileşmek için veya hastalığı defetmek için olan kabiliyetinde muazzam bir etkiye sahip olduğunu ileri sürmekte. ‘’Psikonöroimmünoloji’’ olarak adlandırılan; düşüncelerin bedeninizi etkilediği görüşüdür. Fakat şimdi bilimadamları, Ulusal Sağlık Enstitüsü’ndekiler de dahil, bir kişinin düşüncelerinin bir diğer kişinin bedenini etkileyebilip etkileyemeyeceğini ortaya çıkarmak için araştırmaya söz veriyorlar. Dünya çevresindeki merkezler, devrimci bir şekilde dua ve iyileşmeyi ele alıyorlar.

Kaliforniya Petaluma’daki Akli Faaliyetle İlgili Bilimler Enstitüsü’nün başkanı olan Marilyn Schlitz; ‘’Yaşayan Matriks’’ belgeselinde, ‘’Aşk Çalışması’’ nı açıklıyor. Bu deneyde, yakın kişisel bağlara sahip iki insan ayrı odalara yerleştiriliyor ve bir tanesinden bir diğerini yoğun bir şekilde düşünmesi isteniyor. Bilimadamları daha sonra, bir deneğin düşüncelerinin bir diğerini etkileyebileceğinin fiziksel kanıtını bekliyorlar.

Dua, Diğer Kişiyi Etkileyebilir mi?

Larry Dossey, hekim, ‘’İyileştiren Sözler’’ kitabı da dahil dokuz kitabın yazarı

Dossey, bilim görüşlerimizin değiştiğini ve diğer kişiyi düşüncelerimizle etkileyebileceğimizi söylüyor.

Richard Sloan, davranışsal tıp profesörü, Columbia Üniversitesi Tıp Merkezi

Sloan, fizik kanunlarının bir kişinin dualarının veya düşüncelerinin bir diğerini etkilemesini olanaksız kıldığını ve bunun aksi olan herhangi bir iddianın ‘’mantıksız’’ olduğunu söylüyor.

FRONTAL LOB, PARYETAL LOB VE HİPOKAMPUS 

Kısım 5: Ölüme Yakın Olma Deneyimleri

Pek çok bilimadamı; beyin çalışmayı durdurduğunda, bilincin de çalışmayı durdurduğunu söylüyorlar. Materyalistler, insanların ölüme yakınken deneyimledikleri vizyonların halüsinasyonlar olduğunu söylüyorlar.

Ama az fakat artan sayıdaki bilimadamları; bilincin bağlantılı olduğunu, fakat maddesel beyine bağlı olmadığını varsayıyorlar.

Bir bilimadamı; ölüme yakın olma deneyimini yaşayan insanların beyinlerinin, ruhani üstad olarak dikkate alınan rahibe ve rahiplerin beyinlerine benzer biçimde özellikler yansıttığını keşfetti.

Bu imajlar, meditasyon yapan bir deneğin (sol) ve bir kontrol deneğinin beyinlerindeki elektriksel aktiviteyi göstermektedir.

Meditatörler, ölüme yakın olma deneyimiyle yüzyüze geldiklerini bildirdikleri ‘’ışık olma’’yı gözlerinde canlandırdılar. Kontrol denekleri lamba ışığını gözlerinin önüne getirdiler. Meditatörler; saf mutluluk, görsel imgeler ve anıyı geri getirmenin artan duygularıyla bağlı olan beyin bölgelerinde daha büyük aktivite gösterdiler. Kırmızı daha yüksek yoğunluğa, mavi daha az yoğunluğa işaret etmektedir.

Ölüme Yakın Olma Deneyimleri Gerçek mi?

Pam Reynolds, Ölüme Yakın Olma deneyimini geçiren şarkıcı-sözyazarı

Reynolds 1991’de beyin ameliyatı geçirirkenki bedenden-çıkma deneyimini anlatıyor.

Gerry Woerlee, ‘’Ölümlü Zihinler”in yazarı

Bir anesteziyolog. Woerlee, ölüme yakın olan deneyimlere kuşkuyla bakıyor. Reynolds’ın anlattığı deneyim için alternatif bir açıklama öneriyor.

Kaynak: http://www.npr.org/templates/story/story.php?storyId=110997741
Çeviri: Esin Tezer

Check Also

Sinir Sistemi Nesiller Boyunca Bilgiyi Aktarabiliyor

Hemen hemen tüm ekolojik ortamlarda bulunan nematotlar(iplik kurdu), üzerinde en çok çalışma yapılan organizma modellerindendir. ...