Bilgi Nedir?

Bir şeyi bilmek, o şeye sadece inanmaktan çok daha zengin ve çok daha kompleks bir şeydir.

Piyangoyu kazandım. Henüz numaraları kontrol etmedim ama biliyorum. Bunun nasıl bir şey olduğunu bilirsiniz. Sadece bilirsiniz işte.”

Bilgi çok kaygan bir kavramdır: Ne bildiğimiz, bildiğimizi nasıl bildiğimiz, başka insanların bildiğini bilmemiz, başkalarının bizim ne bildiğimizi bilmesi, bizim ya da başkalarının bildiği şeylerin inandığımız şeylerden farklı olması. Muhtemelen kazanan numaraları görene kadar siz de bunu savunurdunuz. Piyangoyu kazanmış olduğumu bilemem; buna sadece inanabilirim.

Çoğumuz yaşam içinde yolumuzu epistemoloji başlığı altına girmeden buluruz-bilgi teorisi.  Kanada Toronto Üniversitesi’nde felsefeci Jennifer Nagel şöyle diyor: “İçgüdüsel olarak başarırız; düşünmeye ya da hesaplama yapmaya gerek yoktur.”

Ama daha yakından gözlemlemek önemlidir. İlk olarak, bir şeyleri ne kadar bildiğimiz ve başkalarının bildiğini bilmemiz muhtemelen bizleri taşlardan tutun da şempanzelere kadar gezegendeki diğer varlıklardan ayıran şey. İnsan ilişkilerini hareketlendiren bir şey bu. Nagel: “Başkalarının neyi bilip bilmediğini bilerek, daha iyi iş birliği yapabilir, iletişim kurabilir ve de yarışabiliriz. Bilginin durumunu takip etmek, tartışma esnasında size yardımcı olabilir. Hatalara karşı hazırlıklı olursunuz.”

Ama bilginin temel değerini tanımlamak son derece zordur. Bir şeyi bilebilmek için önce inanmanız gerekir ama bu da yeterli değildir:  Gerçek bir bilgi elde edebilmek için, inancın da aynı zamanda doğru-gerçek olması gerekir. Nagel: “Bu hepimizin keyifle kabul ettiğimiz bir şey.”

Yine de “gerçek inanç” yeterli değildir. Bir inanç şans eseri gerçek olabilir ya da yanlış yolda gitmemize rağmen doğru bir cevaba ulaşabiliriz. Dolayısıyla bilgi kuramcılar, gerçek bir inancın bilgi olarak sayılabilmesi için başka bir koşula daha sahip olması gerektiğini söylüyorlar: Bir şekilde doğrulanabilmeli. Piyango örneğinde, biletimdeki numaraların algısal kanıtına ek olarak belgeli kanıt (mesela bir yerde kazanan numaraları okumak) elde etmem ya da etmemem çıkarımsal bilgiyi oluşturur.

SAATLERİ DURDURUN

Uzun bir süre, doğrulanabilir gerçek inanç olan bilgi kavramı geçerli oldu. Ama daha sonra Amerikalı felsefeci Edmund Gettier, 1963 yılında bir makalede çok çarpıcı karşıt örnekler sundu.

Gettier problem” indeki örneklerden birinde, bir adam öğle vakti saatine bakar ve 12yi gösterdiğini görür. Hile şudur ki, genelde doğru olan saat bozulmuştur ve doğru zamanı sadece şans eseri göstermektedir. Saate bakan kişi vaktin öğle vakti olduğuna inanır, bu inanç gerçek olursa durmuş olan saat de doğrulamayı sağlamış olur. Ama aslında bunun öğle vakti olduğunu hiç kimse bilmiyordur; sadece bildiklerine inanıyorlar.

Bu tür bir problemi alt edebilmek ve herkesin hemfikir olabileceği bir bilgi tanımı yapabilmek için doğrulama standartlarını sağlamlaştırabilecek çeşitli girişimlerde bulunuldu. Ama henüz kimse bunu beceremedi. Nagel: “Bu aslında çok garip bir soru.”

Nihayetinde bir cevaba ulaşmak esas mesele olmayabilir. Tüm bu epistemolojik incelemeler aslında bizim unutmaya meyilli olduğumuz bir gerçeğe işaret ediyor: Bir şeyi bilmek, o şeye sadece inanmaktan çok daha zengin ve çok daha kompleks bir şeydir. Gerçek ve fikir (zan) arasındaki farkı görebilmek ve bilgi dediğimiz şeyi sürekli sorgulamak insanlığın ilerlemesi için çok önemlidir ve bunun kayıp gitmesine izin verme lüksümüz yok.

Bir şeyi bilmek sizi doğruya kilitleyen zihinsel bir durumdur. Bu kilidin ne olduğunu ise henüz tam  olarak bilemiyoruz.

Richard Webb

Çeviren : Sıdıka ÖZEMRE
New Scientist  April 1 2017

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu