Beynin Doğal Ritmleri

SİNİRBİLİMCİ JESSICA GRAHAN İLE RÖPORTAJ 

Kalabalık bir metroda köşedeki boş koltuğu kapıp oturdunuz ve kulaklıklarınızı taktınız. En sevdiğiniz müziği dinlerken kendinizi farklı bir dünyada bulursunuz. Yolcuların, hareketli kalabalığın ve telaşının ve içinizdeki PA (Public Address), hoperlör sistemin farkında bile varmazsınız. Herşey mükemmeldir.

Müzik, kötü geçen bir günün ardından ruh halinizi düzeltmek için defalarca dinlediğiniz bir şey değil mi? ve havalı bir gece klübüne girdiğinizde en son çıkan dans parçalarını dinleyip de neşenizi bulduğunuz zamanları hatırlayın.. O gece klübüne girer girmez bir kaç dakika içinde bir de bakmışsınız, ritm tutup, dansa başlamışsınız.

Müzik, neden dans etmek istememize sebep oluyor? Günlük hayatta duyduğumuz sıradan sesler bizde neden aynı etkiyi yaratmıyor?

Bilim insanları şimdilerde bu soruların bazılarını cevaplarını bulmaya başladı. Brain World adlı dergi, nörobilimci Jessica Grahan’la, Sinirbilimin, müziğin beyin üzerinde yaptığı etkiler hakkında son bir kaç yıldır ne gibi gelişmeler kaydettiğini konuştu.

Londra, Ontario’daki Western Üniversitesi’nde psikoloji bölümü bünyesindeki Beyin ve Zihin Enstitüsü’nde yardımcı profesör olan Grahan’ın ayrıca bir müzisyen. Kendisi daha önceleri de İngiletere, Cambridge’deki MRC Biliş ve Beyin Bilimleri Birimi’nde ve aynı zamanda The Open Üniversitesi’nde de biyolojiksel psikoloji bölümünde yardımcı öğretim görevlisi olarak çalışmıştır.

Brain World Dergisi: Müziğin Sinirbilimini çalışmaya nasıl başladınız?

Jessica Grahn: Beyin konusuna uzun zamandır ilgi duymaktaydım. Lisedeyken bile beynin çok harika bir şey olduğunu düşünüyordum ve onunla ilgil şeyleri okumayı seviyordum. Aynı zamanda bir müzisyendim ve klasik piyanist olabilmek için eğitim aldım. O zamanlar, sinirbilimi mi yoksa müziği mi seçeceğimi bilmiyordum.

Ve ben de her ikisini ile de ilgilenmemi sağlayan bir üniversiteye gittim.Üniversite’den sonra, amatör bir bilim insanından çok amatör bir müzisyen olmanın çok daha kolay olduğunu düşündüm.Bu yüzden de bilimsel araştırmalarıma devam edip, boş zamanlarımda da müzik yapmaya karar verdim. Sinirbilim eğitimim sırasında müzikle alakalı konuların beni daha çok cezbettiğini farkettim. Doktora danışmanım ve ben ritmler konusunda çalışmaya karar verdik.Danışmanım motor ve hareket problemleri ile ilgilenen bir nörolog olması ve ritm konusunun da insanların hareketi ile ilgili olmasından dolayı yapacağım bu çalışmanın ilginç bir örtüşmeye sahip olabileceğini düşündük.

BW: Siz bir müzisyensiniz. Piyano ve çello çalabiliyorsunuz. Bu durum araştırmanızda size yardımcı oldu mu? Laboratuvarınızdaki herkesin bir müzik geçmişi var mı?

JG: Kesinlikle yardımı oldu. Yaptığım şeyi yapmak için bir müzik geçmişine sahip olmanız gerektiğini düşünmüyorum. Laboratuvarımda müzikal geçmişe sahip olmayan kişiler var ve belirli ritmleri çaldığımızda onların düşünceleri ve yaptıkları açıklamalar bize çok faydalı olmakta. Benim için ise, kullandığımız uyaranları karakterize edebilmek, müzik eğitimi testleri geliştirmek ya da insanların ne kadar güzel ritm yaptıklarını görebilmek açısından müzikal bir geçmişe sahip olmak çok yararlı. Ancak yine de müzisyen olmayan bir kişinin bakış açısı da çok önemli. Böylelikle çifte kontrol yapabiliyoruz. Müzikal eğitime sahip olmayan biri bana bunu herkesin yapıp yapamayacağını söyleyebilir.

BW: Müziğin sinirbiliminde bugünlerdeki en çok üzerinde durulan konular neler?

JG: Son bir kaç yıldır, ritm konusundaki çalışmalarda bir patlama var. Özellikle de sağlık ve egzersizlerde ritmi kullanma konusunda. Örneğin; bilim insanları hareket problemi yaşayan kişilerle ritmi kullanıyor ve onlar için en iyi müzik türünü üretmeye çalışıyorlar. Bir başka ilgi çeken konu: İnsanların müziğe karşı verdikleri tepkiye göre hangi müziği satın alabilecekelerini tahmin edebilir miyiz? diye yapılan çalışmalar var. Plastisite konusu kapsamında müzisyenlerin beyinlerini inceleyen pek çok çalışma mevcut. Araştırmacılar soruyor: “Beyin fonksiyonu yeni yollarla değiştirmek için müziği nasıl kullanabiliriz?” Örneğin; felçli hastaların daha hızlı iyileşmesinde ya da konuşma problemlerinde ya da buna benzer durumlarda bir şekilde müziği kullanabilir miyiz?

BW: Çalışmanızda ritm üzerinde çok fazla yoğunlaşmışsınız.Araştırmalarınız bugüne kadar ne göstermekte?

JG: İlk tespit ettiğim şeylerden bir tanesi şu: Müzik ve ritmin çoğunlukla “ses”i ilgilendirdiğini düşünsek de, insanların beyinlerinin müzik ve ritm dinlerken nasıl davrandıklarına baktığımızda beyinlerinki “hareketl”e ilgili bölgelerde çok fazla etkinlik görüyoruz. İnsanlar hareket etmeden(ayaklarını vurmayıp, el ve ayakla ritm tutmayıp) durup, bir ritmi dinlediklerinde, onların beyinlerinde hareketle ilgili bölgenin otomatik olarak tepki verdiğini gözlemledik. Müzik eğitimi alsanız da almasanız da durum bu.

BW: Medya, Mozart etkisi diye bir şey var.Mozart dinleyen çocukların daha akıllı olacağı söylenmekte. Bu konuda araştırmalar ne diyor?

JG: Bu konu önemli bir yer almakta. Mozart etkisini test eden ilk araştırmada, rahatlatıcı bir müzik dinleyen ya da 10 dakika sessizce oturan kişilere göre 10 dakika Mozart dinleyen kişler bazı testlerde biraz daha iyi sonuçlar elde ediyorlar. Bu etki yaklaşık 15 dakika kadar sürüyor. Bu ilk çalışmada bu test çocuklar üzerinde yapılmadı.Mozart etkisinin çocuklar üzerindeki herhangi bir etkisinin olduğu gösterilmemiştir. Bu medyanın ortaya koyduğu bir şey gibi duruyor.Daha sonra pek çok çalışma daha yapıldı. Bu çalışmalarda her çeşit müzik kullanıldı ve sadece Mozart’ın IQ’nuza bir etki yapmadığı aslında bir şey dinlemenin bir etkisi olduğu ortaya kondu. Bu rock müzik ya da klasik müzik olabilir.Aslında, bunun müzik bile olması gerekmiyor.

Bu merak uyandırıcı bir hikaye olabilir.—ruh halinizi artıran herşey--… Daha iyi bir ruh halindeyken ya da daha enerjikken, testlerde performansınız daha artmış olabilir. Bu kısa süreli bir etkidir. Dolayısıyla, bebeklerin ve çocukların her türlü müziği dinlemesinin uzun vadede zeka ve akıl açısından bilişsel olarak daha iyi performans gösterdiğine dair bir kanıt yoktur. İnsanların ruh hallerinin genelde büyük bir fark yarattığını yaptığımız testlerden gördük. Eğer depresyondalarsa, bilişsel testlerde, mutlu ya da daha iyi bir ruh haline sahip olduklarından daha zayıf perfromans sergiliyorlar. Bu durum, müzikal eğitimden bahsettiğimizde biraz daha farklı. Müzikal eğitim, müziğin de ötesine geçebilecek daha uzun süreli etkilere sahip.

Çeviren : AylinER
http://brainworldmagazine.com/brains-natural-rhythms-qa-neuroscientist-jessica-grahn/

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu