Beyin ve Din birbiri ile nasıl bağlantılıdır !.

Nörobilimciler, insanların ibadet halindeyken beyinlerinin sergiledikleri performansı, beyin görüntüleme teknolojisi ile incelemekte ve böylelikle son zamanlarda insan beyninin dini/ruhsal ibadetler ile bağlantısı daha da net ortaya çıkmaktadır. Din, pek çok insanın hayatında önemli bir role sahip olduğu için, doğal olarak insanlar da din, Tanrı, ve ruhaniyet kavramlarının beyinde nasıl işlem gördüğünü merak etmeye başlamaları ile bilim insanları bu duruma tıbbi ve nörobilimsel açıdan araştırmaya yöneldiler.

Bana göre bu tarz çalışmalardan ortaya çıkan en ilginç nokta; ibadet ve meditasyon sırasında dopamin seviyesindeki artış. Bu da bizlere şu soruyu sordurmakta: Parkinson hastalığında dopamin kimyasalının eksikliği hastalığın sebeplerinden ise, o zaman yoğun ibadet ve meditasyon, parkinson hastalığının tedavisinde ilaç olabilir mi acaba??…

Bu tarz deney ve araştırmalar, bilim ve din arasındaki doğrudan bağlantının oluşması açısından oldukça ilham verici. Yakın bir zaman içinde bizler, dinin beyni nasıl etkilediğini daha iyi anlamaya başlayacağız. Doktor Newberg’in de dediği gibi: “Beyin bir inanç makinasıdır ve öyle olmalıdır. İnançlar, hayatımızın her noktasında etkilidir. İnancımız bizi biz yapan unsurdur. İnançlar, varlığın özüdür.”

Bu tarz deney ve çalışmalar, insanların kendilerini, dinini daha iyi tanımalarına ve tıbbi tedavilere de etkin katkı sağlamaktadır.”

Yukarıda okuduğunuz makale aşağıdaki adresten ingilizceden türkçeye AylinER tarafından çevrilmiştir:

http://www.digitaljournal.com/article/102107/How_are_the_Brain_and_Religion_Connected_

Bu makalede bana göre üzerinde durulması gereken iki nokta var: Birincisi, günümüzde tıp doktorları dahil bilim insanlarının“Din ve Bilimi” ayrı düşünen eskimiş ve şartlanmış düşünce kalıbından kurtulmuş olmaları geç de olsa insanlık adına önemlidir.

Bir diğer nokta ise, dopamin maddesinin öneminin “ibadet” adı altındaki çalışmalarla ortaya çıkması. Dopamin, adrenalin, serotonin, oktopamin, histamin, gamma amino butirik asit ve glucin gibi neurotransmitter olabileceği düşünülen maddelerden bir tanesidir. “Nörotransmitter”ler, nöron sinir aksonu ucundan salınan bir maddedirler ve görevleri bir nörondan diğer nörona, kasa, organa ve diğer salgı bezlerine nörolojik bilgiyi taşırlar.

(http://www.medterms.com/script/main/art.asp?articlekey=9973)

İşte dopaminin yüksek seviyede ve etkin fonksiyonda olması, nöronlar arası bilginin akışı ve etkin bir şekilde işlenmesine sebep olacaktır. Bilindiği üzere bu akışın etkin olmamasından dolayı günümüzde yaygın olarak başta parkinson adı altında pek çok hastalık ortaya çıkmaktadır. Hiç şüphesiz ki, insan adlı birimin kendindeki özellikleri ortaya çıkarması ve yaşaması da kendinde mevcut olan “bilgi”nin kullanılmasıyla gerçekleşebilmektedir ve bunun da en etkin yollarından bir tanesi, bilim insanlarının da nihayet kabul etmeye başladığı üzere “ibadet” adı altındaki çalışmaların yardımı ile olacaktır.

Yeni Ufuklar (New Horizons)
ayliner.blogspot.com

Check Also

Sinir Sistemi Nesiller Boyunca Bilgiyi Aktarabiliyor

Hemen hemen tüm ekolojik ortamlarda bulunan nematotlar(iplik kurdu), üzerinde en çok çalışma yapılan organizma modellerindendir. ...