Beyin Sağlığı ve Mikrobiyom Bağlantısı

Bakterileri genellikle bize zararlı olabilecek, pis ve tehlikeli şeyler olarak düşünürüz. Bu bazı durumlar için doğru olmakla beraber, insan için hayati önem taşımaktadırlar. Aslında “tek hücreli organizmalar”, -çoğunlukla bakteriler- vücudumuzdaki hücrelerden 10 kat daha fazladır. Bunların çoğu da bağırsaklarda(gut) yaşarlar. Bu bağırsak bakterileri “mikrobiyom” denilen yapıyı oluştururlar.

Mikrobiyom: Fiziksel sağlığımızda çok önemli rolü olan, insana ait olmayan devasa hücreler topluluğu. Ama yeni bir araştırmaya göre, bağırsaklarımızın rolü bundan da büyük olabilir. Bağırsaklarımızın beynimiz üzerinde devasa etkisi olabilir.

Hamilton’da Stephen Collins McMaster Üniversitesi fareler üzerinde bir deney yaptı ve sonucunda da bu konuda yepyeni bulgular elde edildi. Çalışma ekibi, cesur(atılgan) fare bağırsaklarından ve kaygılı fare bağırsaklarından aldığı numuneleri birbirlerinin bağırsaklarına yerleştirdi. Sonuçlar çok şaşırtıcıydı: Kaygılı farelerden mikrop alan cesur fareler ürkekleşti, diğer taraftan kaygılı fareler ise daha korkusuz oldular. Araştırmacılar farelerin kimyasını incelediler. Beynin duygu ve ruh haliyle ilgili bir bölümünde bununla bağlantılı değişiklikler buldular. Ayrıca beyin kaynaklı nörotropik faktör denilen kimyasalda da artışlar gördüler.

Başka çalışmalarda da bu bulgular görüldü. Bu sonuç önemli çünkü şunu gösteriyor: Laboratuvar farelerinde yapısal görünen bazı özellikler sadece hayvanların kendisi tarafından değil, ama ayrıca bağırsaklarındaki bakteriler tarafından yönlendirilmektedir. Başka bir çalışmada ise, insanlardaki otizm semptomlarının bazılarına benzer davranışlar sergileyen farelere probiyotik verildiğinde, bu semptomların büyük ölçüde gerilediği ve hatta bazı durumlarda yok olduğu görüldü.

Bağırsak bakterileri ve beyin arasındaki bağlantı üzerine yapılan çalışmalar henüz yeni olsa da, çok ilginç bulgular elde edilmiştir. UCLA da yapılan bir araştırmada, bir grup kadına probiyotikli yoğurt verdiler, diğer gruptakilere ise probiyotik içermeyen bir besin verdiler. Üçüncü gruba ise hiç besin vermediler. Kadınlar dinlenirken ve de duygu tanıma testindeyken beyin aktiviteleri fMRI ile gözlendi. Probiyotik yoğurt tüketen kadınlarda, duygusal tepki testi esnasında insulada ve  somatosensori kortekste aktivite azalması görüldü. Bu kadınlarda ayrıca dinlenirlerken çok önemli bir beyin sapı bölgesi olan periakuaduktal gray ( orta beyinde gri maddenin bulunduğu alan) ve prefrontal korteksin bilişsellik ile alakalı bölgeleri arasında çok büyük bağlantı gözlendi. Bu şu anlama gelmektedir: Bu kadınlarda, probiyotik tüketmeyen kadınlara oranla, endişe ve duygusal tepki ile alakalı beyin bölgelerinde daha az aktivite görüldü.

Başka önemli bir nokta ise, sadece bağırsaklar beyni etkilemezler. Beynin de bağırsaklar üzerinde çok öenmli etkisi var. Bir sürü çalışma göstermiştir ki, psikolojik baskı, faydalı bakterileri bastırmaktadır. Bu yüzden de beden, en bulaşıcı hastalıklara yatkın hale gelmekte ve merkezi sinir sistemini geri besleyen bir dizi moleküler tepkileri tetiklemektedir.

Beyin ve bağırsakların iletişime geçtikleri pek çok yol vardır. İlk olarak, beyinden karına kadar uzanan vagus siniri. Bedendeki bu iki bölge ayrıca nörotransmitter denilen kimyasallar ile de iletişime geçerler. Bağırsak bakterileri, beynin hem fiziksel hem de zihinsel süreçleri düzenlemek için kullandığı yüzlerce nörokimyasalı üretirler.  Mesela, bağırsak bakterileri vücudun seratonin kaynağının yaklaşık % 95ini üretirler; ki bu da hem ruh halini hem de sindirim sistemindeki aktiviteyi etkiler.

Beyin sağlığı ve mikrobiyom arasındaki bağlantıyı anlayabilmek için çok daha fazla araştırmaya ihtiyaç var. Ama daha önce yapılan çalışmada belirtildiği üzere sağlıklı bağırsaklar sağlıklı beyin demektir ve de sağlıklı beyin sağlıklı bağırsaklar demektir.

Çeviren : Sıdıka ÖZEMRE
http://brainworldmagazine.com/gut-check-yourself-the-brain-health-microbiome-connection/http://brainworldmagazine.com/gut-check-yourself-the-brain-health-microbiome-connection/

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu