Bedeniniz Duygularınızın Haritasıdır

İnsanlar bedenlerinin üst kısmında öfkeyi hissederler. Bacaklarda ise sarhoşluğu hissederler. Duyguların haritalanması insan bilinci hakkında ne söyler?

İç ve dış dünyamızda algıladığımız her şeyin, farklı öznel bir değeri vardır. Ani öfke patlaması ile sevgilinizin yanağınıza kondurduğu bir öpücük aynı değildir. Kitap okumak yada bir çocukluk arkadaşınızın adını hatırlamaya çalışmak gibi rutin aktiviteler bile birbirinden son derece farklıdır. Bunlar ve bunlar gibi sayısız diğer fiiller, bilinç dalga boylarını doldurmuştur ve günlük meşgalelerimizi yönlendirerek dünya üstündeki seyrimize yardımcı olmaktadır. Bizi mutlu eden ve keyif veren şeyleri arar dururuz. Acı peşinde koşmaktan keyif almıyorsak, stres ve acı veren şeylerden de uzak dururuz. Ama bu içsel ve dışsal bilgi parçacıklarının derlenip düzenlenerek içsel, öznel durumlar oluşturması çok şaşırtıcıdır.

Bilincin bedende, özellikle de beyinde, bulunduğuna dair çok güçlü bir görü vardır. Bunun nedeni pek çok duyu organının-gözler, kulaklar, burun, tat alıcılar-kafa da yer almasıdır. Toronto Üniversitesi’nden Christina Starmans ve Connecticut’da Yale Üniveristesi’nden Paul Bloom şunu buldular: Hem yetişkinler hem de çocuklar kendilerine sorulduğunda, kişinin benliğinin/özünün kafasının içinde yer aldığını söylediler. Ama gözleri bedenlerinin başka yerlerinde-mesela midelerinde-olan uzaylı fotoğrafları gösterildiğinde, insanlar benliğin/ özün bulunduğu yerin, kafa yerine gözlerin bulunduğu noktada olduğunu söylediler. Beden ve bilinç ayrılamaz. Birlikte çalışarak zihinsel yaşamlarımızın yapı taşlarını oluştururlar. Mesela, çok hafif bedensel enfeksiyonlar bile bizi sersemletir ve yorarken, güzel ve yorucu bir egzersiz ruh halimizi etkileyerek, daha iyi hissetmemize sebep olabilir.

Arkadaşlarım ve ben, bu somutlaşmış bilinç fikrini ileri taşıyarak, bilinçli duygularımızın bedenimizdeki haritasını çıkarmak istedik. Öncelikle görme, nefes alma, açlık, keyif gibi en yaygın 100 duygunun listesini yaptık ve katılımcılardan bu duyguları bedenlerinde konumlandırmalarını istedik. Bunu da bir insan figüründe, farklı duyguları konumlandırdıkları noktaları, farklı renklendirmeler ile göstererek yapacaklardı. Ayrıca her bir duyguyla ilgili çok temel bilgiler de topladık. Mesela, hissedilen şeyin ne kadar keyif verdiği, bunun ne sıklıkla yaşandığı ve de yaşandığında, farklı duyguların birbirine benzerliği hakkında.

Bedende duyguların sürekli kartografisini(haritalanması) gördük. Farklı öznel durumlar, birbirinden son derece farklı bedensel duyguların görülebilir “parmak izleri”ne sahiptiler. Öfke bedenin üst kısmında hissediliyordu. Sarhoşluk çoğunlukla bacaklarda hissediliyordu. Keyif ve pozitif duygular çok canlı bir şekilde tüm vücutta hissediliyordu. Bu parmak izleri tüm katılımcılarda birbirine uyumlu olduğu için, duyguların bedensel haritalarının sonradan öğrenilen değil de, biyolojik orijinini gösteren bir kanıta işaret etmektedir.

Beden haritaları, katılımcıların zihin şemalarının yapısını gösteriyordu. İki durumun bedensel parmak izleri ne kadar birbirine benzerse, bu durumların genel olarak deneyimlenmesi de o kadar birbirine benziyor demekti. Bu da beden ve bilinç deneyimi arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu göstermektedir. Ayrıca pek çok duygunun, çok net duygusal bir tonda doldurulduğunu gördük. Aşk ve kazanma gibi aşikar durumların yanı sıra, hatırlama ve konuşma gibi görünüşte masum davranışlar bile net bir şekilde mutlu hissettiriyordu.

Katılımcılar, şükran, rahatlama gibi duygusal olarak hoş, pozitif durumları, negatif duygulardan çok daha sık hissettiklerini söylediler. Bu da göstermektedir ki, genelde, duygusal yaradılışımız çoğunlukla pozitif ve keyiflidir, her ne kadar sıklıkla aksi şekilde düşünmeye kışkırtılsak bile. Bu durum farklı duyguların kontrol edilebilirliğinden kaynaklanabilir. Datamız, olumsuz duyguların olumlu duygulardan çok daha zor kontrol edilebildiğini gösterdi. Yaşanılan büyük olaylarla tetiklenen olumsuz duygular, bizim için çok daha çarpıcı olabilir çünkü bunlar üzerinde çok az kontrolümüz söz konusudur. Çoğunlukla hayatın aslında keyifli olduğunu unutma eğilimindeyiz. Bu duygular, negatif duygulardan çok daha az dikkat çekici olabiliyorlar.

Bu sonuçlar, bilinçli duyguların düzenlenmesinde, bedensel geri dönütün merkeziyetiyle ilgili çok inandırıcı kanıtlar sunmaktadır. Bilinç her ne kadar beyin fonksiyonundan ortaya çıksa ve biz de sıklıkla bilinci, beyinde yer alan bir şey gibi deneyimlesek de, bedensel geri dönüt net olarak çok çeşitli öznel duygulara sebep olmaktadır. Ama tabi ki hepsi de beden de değil. Omurilik yaralanmaları veya otonom sinir sistemi bozukluğu gibi nedenlerden dolayı, bedensel durumları beyine iletilmeyen hastalar, mental yaşam duygularından yoksun değiller. Eğer beden, duyguların tek kaynağı olsaydı bu mümkün olmazdı. Tüm iç organlarıyla, kaslarıyla ve organlarıyla beden ve zihin, içsel yaşamlarımıza renk verirler. Sistemin bir parçasını devre dışı bırakmak, tüm aksaklığa sebep olabilecek yeterlikte değildir. Algılamalar, idrak ve anılar da bilinç bulmacasının önemli parçalarıdır.

Peki daha en başında neden duygular bilincimizde yer etmeye başladı? Güney Kaliforniya Üniversitesi’nde sinir bilimci  Antonio Damasio, bedenden beyine giden duygu bağlamlı verilerin, atalarımızdaki bilincin ilk izlerini oluşturmuş olabileceğini iddia etti. Doku hasarından kaynaklanan acı, bireydeki en önemli uyarı sinyallerinden birisidir. Bedenlerindeki bu tür fonksiyon bozukluğunu hissedebilmeye başlayan organizmalar, çok büyük bir avantaja sahip olacaklardı. Çünkü bu sayede tehlikelerden kaçabilecek ve de hastalandıklarında veya yaralandıklarında dinlenerek iyileşebileceklerdi. Acı ve kötü duyguların mental çalışma alanlarındaki bu merkeziyeti bugün bile çok açık ve bu nedenle bugün kendimizi iyi hissetmediğimiz için doktora gidiyoruz.

Bedensel hasarların farkındalığının gelişimi, nihayetinde daha ileri bilinçli düşünce ve süreçlerin-mesela dil, düşünme ve akıl yürütme gibi- oluşmasına yol açmış olabilir. Duygularımızın çoğu da kişisel değil. Bedenimizde neler olup bittiğini bilmek faydalıdır ama başkalarının içsel durumlarının ve hedeflerinin izini sürmek daha bile faydalı olabilir. Bedenlerimiz içsel durumumuzla ilgili bize sinyal verdiği gibi, aynı zamanda başkalarına da dışsal durumumuzu anlatırlar. İnsanlar ve pek çok hayvan, bedensel hareketlerine ve yüz ifadelerine bakarak, birbirinin niyetlerini, duygularını ve amaçlarını okumada çok iyidirler. Duyguları ve diğer zihinsel durumları değiş tokuş yaparak, sosyal bütünlüğü sağlama yeteneği, muhtemelen atalarımızda çok önemli evrimsel avantajlara sebep oldu.

Bilinç, bilim insanları, psikologlar ve felsefeciler için en büyük gizemlerden bir tanesidir. Son bulgularımızla bile beyin ve bedenin, birlikte çeşitli verileri işleyerek içsel dünyamızı nasıl oluşturduğunu söyleyemiyoruz. Ama bu bulgular gösteriyor ki, eğer insan zihninin nasıl çalıştığını anlamak istiyorsak, beyin-beden arasındaki iletişimi çözmeye başlamamız gerekmektedir.

Çeviren : Sıdıka ÖZEMRE
https://www.fastcompany.com/90287505/your-body-is-a-map-of-your-emotions

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu