Anorekside (İştahsızlık) Beynin ‘İçgörü’ Alanlarında Anormallikler Bulundu

Özet: Araştırmacılara göre, anoreksiya nervoza (yeme bozukluğu) olan insanlar, içgörü (içyüzünü kavrama) oluşturma yeteneğinin ölçüldüğü bir testte en düşük puanı aldı.

Beynin içgörü oluşturan bölgelerindeki anormallikler, anoreksiya nervoza (yeme bozukluğu) olan bazı insanların, kendilerinin tehlikeli ve işlevsiz yeme alışkanlıklarını farketmekte neden sorunlar yaşadığını açıklayabilir.

Illinois Üniversitesi ve UCLA tarafından öncülük edilen, yapısal beyin bağlanırlığı üzerine yapılan bir çalışmada, içgörü oluşturma yeteneğinin ölçüldüğü testten en az puanı alan anoreksiya nervozalı katılımcılar, diğer hastalara göre, beynin kendini yansıtma, tespit ve çelişki izleme bölümlerinde daha fazla bağlantısal anormallikler gösterdi. Beden algı bozukluğu olan bireyler, bu bağlantısal anormalliklerin bazılarını paylaştı. Araştırma Psychological Medicine dergisinde yayınlandı.

Potansiyel olarak hayati tehlike oluşturan, bireysel açlık çekme ve aşırı kilo kaybı ile nitelenen anoreksiya nervoza, ve bireylerin fiziksel görünümleriyle ilgili kusurlarından dolayı yanlış algılanma endişesi taşıdığı beden algı bozukluğu, biçimsiz beden algısını, saplantılı düşünceleri, ve zayıf  içgörüyü kapsayan psikiyatrik rahatsızlıklarla ilişkilidir. Bu ikili genellikle ilk olarak ergenlik çağında belirerek, birlikte meydana gelir.

Zayıf içgörülü anoreksiya nervoza hastaları tedaviye iyi yanıt vermeyebilir çünkü davranışlarının ve tehlikeli derecedeki düşük kilolarının sağlıklarına zarar verdiğini ve hatta ölüme sürüklediğini algılamakta başarısız olurlar.

UIC College of Medicine’de psikiyatri ve biyomühendislik alanında profesör olan Dr. Alex Leow “Zayıf içgörüye sahip anoreksiya nervozalı hastaların beyinleri, kendilerine söylendiğinde bir ‘hata mesajı’ üretmiyor olabilir. Örneğin şiddetli kısıtlar koyarak kendilerini ciddi ölüm riskine atmaktadırlar. Böylelikle beyinleri, abartısız olarak aşırı derecede zayıf olduklarına ve objektif deliller tam aksini önerse bile, davranışlarının tehlikeli olduğuna inanmazlar” diyor.

Anoreksiya nervozalı hastalardaki anormal beyin ağı, birkaç beyin bölgesini içerir; önceki çalışmalarda hata tespiti, çelişki izleme ve öz-yansıtma için çok önemli olarak gösterilen kaudal anterior singulat ve posterior singulat. Örneğin, kaudal anterior singulat, obsesif kompulsif bozukluk olan insanlarda hiperaktiftir. Bu insanlar, örneğin birkaç defa kontrol ettikten sonra bile kapının kilitli olup olmadığını düşünmede olduğu gibi, olmayan problemleri algılayabilirler.

Sonuçlarımızın önerdiğine göre; içgörü sahibi olunabilmesi için, algılarınız diğer kişilerden ya da gerçeklikten ayrıldığında, bir çelişki ya da hata görmek zorundasınız.” diyor Leow.

“Örneğin, anoreksiya nervoza’lı insanlarda şu çelişki olabilir: ‘Gerçekten çok zayıf olabilirim, hatta hala şişman olduğumu düşünsem bile.’ Sonra bu çelişki üzerinde ve ne anlama geldiği hakkında derinlemesine düşünebilme ihtiyacı duyarlar. Eğer yapabilirlerse, bu içgörü uyarlanabilir kararlara öncülük edebilir. Örneğin, ‘Hey, davranışımı değiştirmek ve sağlıklı olmak konusunda yardım almaya ihtiyacım var!’ Ve sonra bu insan daha yüksek şansta iyileşme olasılığına kavuşur.

Fakat bu içgörü olmadan, sıkışıp kalırlar.”

Leow ve meslektaşları, kilolarına yeniden kavuşmuş 24 anoreksiya nervoza’lı insanın beyin bağlantı kalıpları üzerinde farklılık ve benzerlik keşfetti.  Katılımcılar, anoreksiya nervoza için amenore (adet görmeme) hariç bütün kriterleri karşılıyordu ve vücut kitle indeksleri 18.5 ve üzerindeydi. 20 katılımcı beden algı bozukluğuna sahipti ve 31 kişi de sağlıklı katılımcılardı. Hiçbiri çalışma zamanında psikiyatrik ilaç almıyordu. Özelleştirilmiş anketler kullanarak içgörü ve kuruntu ölçümü yapıldı.

Leow, katılımcıların seçilme kritirlerinin çok dikkatli belirlendiğini söylüyor. Çünkü uzun-süreli açlık çekmenin kendisi, beyin üzerinde derin etki yapmaktadır ve beyin ağlarında anormal bağlantılara katkı sağlayabilir.

Mevcut durumda normalden daha zayıf olan bireyleri çalışmadık, çünkü aktif olarak çekilen açlığın sonuçlarımızı etkilemesini istemedik” diyor. “Bu durumda, ağ anormalliklerinin hastalığın kendinden kaynaklanıp kaynaklanmadığından, ya da basitçe merkezi sinir sitemi üzerindeki mevcut etkileri yansıtıp yansıtmadığından gerçekten emin olamazdık.”

Araştırmacılar, yapısal manyetik rezonans görüntüleme ve difüzyon ağırlıklı görüntüleme kullanarak herbir katılımcının beynini görüntüledi. Sonra, her bir katılımcı için, hangi beyin bölgelerinin yüksek seviyede bağlantı sergilediğini gösteren haritalar oluşturdu.

Bulgularına göre, sağlıklı kişişlerle kıyaslandığında anoreksiya nervoza’lı kişilerde, kaudal anterior singulat ve posterior singulat içindeki bağlantılar, beynin geri kalanıyla zayıf şekilde bağlıydı.

iştahsızlık

Araştırmacılar ayrıca anoreksiya nervozalı bireylerin, ödül ve kompulsif davranışlarla ilgili anormal, üst üste binen beyin ağlarının olduğunu buldu.

Bu, birçok anoreksiyalının, ‘başarılı’ olarak yerine getirilen kompülsif egzersizden, kısıtlamalardan, belirli kilo hedeflerini başarmadan dolayı deneyimlediği bir ödüllendirme hissini gözlemleme ile ilgili olabilir” Leow. Beden algı bozukluğuna sahip katılımcılar aynı bölgelerde benzer fakat daha zayıf anormallikler gösterdi.

Anoreksiyalıların, kendileri ve gerçeklik arasındaki uyumuzluğu saptama yeteneğini geliştirmek, belki de biraz düzelmelerine yardımcı olacak kilit noktadır, diyor Leow.

Bu hastalara, görsel ve arttırılmış gerçeklik teknolojilerini içine alan farklı araç ve teknikler kullanarak içgörüyü öğretebiliriz” Leow.

Bu yöndeki aday bir girişim, hata sinyallerinin ‘gücünü arttırmaktır’, diyor. “Zayıf içgörülü birçok anoreksik hasta, bir başkası üzerindeki şiddetli kısıtlamaların o kişi için çok tehlikeli olduğunu anlayabiliyor, fakat birebir aynı şeyi yapıyor olsalar bile bunu kendileri için göremiyorlar” diyor. Daha iyi görsel geri bildirimler sağlamak hata mesajlarının daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir.

Çeviren : Gültekin METİN
http://neurosciencenews.com/anorexia-cingulate-abnormalities-4701/

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu