Alzeimer Hastalığına Yol Açan Yeni Bir Neden Bulundu!

Artan bir şekilde kanıtlar, “yabancı istilacılardan bizi koruyan bağışıklık sistemimimizin Alzheimer hastalığında önemli bir rol oynadığı”na dair fikri desteklemektedir. Ancak, bağışıklığın bu hastlalıktaki net rolü halâ bir sır.

Duke Üniversitesi’nde farelerle yapılan yeni bir çalışmada, Alzheimer hastalığında, normal olarak beyni koruyan bağışıklık hücrelerinin,“arginin” adlı önemli bir besini-yapı maddesini anormal olarak tükettiğini öne sürerler ve bu işlemi küçük bir molekül ilâçla bloke ederek, bu hastalığa sahip farelerdeki bu karakteristik beyin plakları ve hafıza kaybını engellerler.

Journal of Neuroscience adlı dergide 15 Nisan tarihinde yayınlanan bu çalışma, Alzheimer hastalığına neden olan sadece yeni bir potansiyel etkiye işaret etmiyor, ayrıca bununla beraber yeni tedavi stratejilerine de öncülük ediyor.

Duke Üniveristesi Tıp Fakültesi profesörü, Duke Enstitüsü Beyin Çalışmaşları’nın bir üyesi ve bu araştırmanın baş yazarı Carol Colton şunları dile getirmekte: “Arginin tüketimi bu hastalık sürecinde gerçekten de o kadar önemliyse, belki de onu bloke edip, hastalığı tedavi edebiliriz.”

Araştırmacıların bir süredir çözmeye çalıştığı Alzheimer hastalığına sahip olan kişilerin beyinlerinin iki ayırıcı  özelliği vardır: “plaklar” ve “iğcikler” Plaklar, yapışkan amyloid beta proteinlerinden oluşurlar. İğcikler ise tau adlı bükük iplik proteinlerdir.

 Bu çalışmada, bilim insanları, bağışıklık sisteminin insanınkine benzemesi için önemli bazı genleri farelere aktararak, yıllar önce,yarattıkları özel bir fare çeşidi olan  “CVN-AD” adlı fareleri kullanırlar. Alzheimer araştırmalarında kullanılan diğer farelerle karşılaştırıldığında, bu CVN-AD faresi tüm bu plaklara ve iğciklere, davranışsal değişimlere ve nöron kayıplarına sahiptir.

Colton Laboratuvarında araştırmacı Doktor Matthew Kan da şunları belirtmekte: “Buna ek olarak, CVN-AD adlı farelerde dereceli olarak bu semptomların başlaması, araştırmacılara zamanla bu farelerin beynini ve bu hastalığın nasıl başladığına yönelik çalışma imkan sağlamıştır.”

Farelerin yaşamı boyunca bağışıklık anormalliklerini araştırarak, araştırmacılar, pek çok bağışıklık sistemi bileşenlerinin aynı sayıda kaldığını ancak bu enfeksiyon başlangıcına tepki veren ilk hücreler olan beyinde yerleşik “mikrogliya” diye bilinen bir çeşit bağışıklık hücrelerinin, bölündüğünü ve hastalığın ilk zamanlarında değiştiği’ni bulurlar.

Mikrogliya, yüzeylerinde, CD11c adlı bir molekülü ifade eder. Araştırmacılar bu hücreleri izole edip, gen aktivite kalıplarını analiz ederek,bağışıklık sistemini bastırması-ortadan kaldırması ile bağdaştırılan yüksek gen ifadeleri tespit ederler. Araştırmacılar, bağışıklık sistemini yükseltmekte çalışan genlerin köreldiğini tespit ederler.

Kan: “Bu şaşırtıcı. Çünkü, Alzheimer hastalığında olanın, bağışıklık sistemini bastırmak olduğunu hiç düşünmemiştik.” Bunun yerine, bilim insanları daha önceleri beynin bağışıklık sistemini köreltmeye yönelik, beyne tahminen zarar verdiğini düşündükleri moleküller salgıladığını düşünmekteydiler.

alzehimerAlzheimer hastalığına sahip bir farede, mikrogliya(siyah renkteki) adlı bağışıklık hücreleri, beynin hafıza bölgelerinde aktif olmakta ve arginin adlı önemli bir amino asidi tüketmekte. Resim: Carol Colton Laboratubarı, Duke Üniversitesi.

Araştırma ekibi, CD11c mikrogliyası ve arginini parçalayan bir enzim olan arginaz’ın, nöronların ölmüş olduğu aynı bölgeler olan, beynin hafıza ile ilgili bölgelerde yüksek ifade göstermekte olduğunu bulurlar.

Farelerde semptomlar başlamadan önce Diflorometilornitin (DFMO) adlı küçük bir ilacı kullanarak, arginazı bloke eden, bilim insanları, beyinde da az CD11c mikrogliyası ve plakların geliştiğini görürler. Bu fareler, hafıza testinde daha iyi performans sergilerler.

Kan: “Bunların hepsi, bu amino asit kaybının lokal prosesini bloke edebilirsek, fareyi en azından Alzheimer hastalığında koruyabileceğimizi bize göstermektedir.”

DFMO, bazı kanser çeşidlerinin tedavisindeki insan kilinik deneylerinde incelenmektedir. Ancak, bunun, Alzheimer hastalığına yönelik potansiyel bir tedavide kullanabileceğine  dair bir deney yapılmamıştı. Bu yeni çalışmada, Colton’un ekibi DFMO’yu daha semptomlar başlamadan önce kullanırlar; ve şimdi onlar, DMO’nun Alzheimer hastalığı başladıktan sonra da tedavi için kullanılabilip, kullanılamayacağını araştırıyorlar.

Colton: “Bu çalışma, insanların daha fazla arginin mi yoksa gıda takviyesi mi alması gerektiğini mi önermekte? Cevap: “Hayır!” “Hayır” dememin sebebin bir kısmı; yoğun hücre karmaşası ve kan-beyin bariyeri diye adlandırılan kan damarlarının  beyne ne kadar arginin gireceğini belirlemesinden kaynaklı. Daha fazla arginin aldığınızda bu  beynin ihitiyacı olan yerlere gidemeyebilir. O yüzden de arginaz enzimi, bloke edilmediği taktirde, arginini halâ parçalayıp, bozabilir.”

Colton sözlerine şöyle devam ediyor: “Biz bu çalışmanın, Alzheimer hastalığına dair kilitlenmiş fikirleri kıracak, ve Alzheimer hastalığına tamamen farklı bir açıdan bakabileceğimiz bir pencere olarak görüyoruz. Son 15-20 yıldır bu alandaki çalışmalar amiloyit’e yönelikti. Ama başka şeyleri de incelememiz gerekli. Çünkü, hastalığın mekanizmasını ve nasıl etkili bir tedavi geliştirileceğini tam bilmiyoruz.”

Çeviren: AylinER
http://neurosciencenews.com/arginine-deprivation-alzheimers-1952/

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu