Yakında beynimizi de internete bağlayacağız

Ekran Alıntısı

Baş döndürücü boyutlara varan teknolojik gelişmenin daha nereye kadar devam edeceği, henüz bilinmiyor. Ancak her geçen gün bu konu üzerine yeni kavramlar oluşturularak, çeşitli öngörüler ortaya atılıyor.

Önceden bilgisayarlar tarafından ele geçirilen insanları konu alan bilim kurgu filmleri olurdu. Bu durum, pek çoklarımız için hala imkânsız gibi gelebilir.

Ancak teknolojiyi yakından takip eden insanlar için, bireylerin bilgisayarlar tarafından kontrol edilmesi, imkânsız bir durum olmaktan çıktı, ulaşılması muhtemel bir hedef haline geldi.

Gündelik hayatın bile, bir takım program ve uygulamalar aracılığıyla yönlendirilebileceği fikri, teknoloji dergilerinde kendine yer bulmaya başladı.

Programlanabilir bir dünya

Wired dergisinden Bill Wasik’in bu yıl yazmış olduğu bir makalede ortaya attığı bu kavram, insanların sosyal ilişkileri de dâhil olmak üzere bütün yaşantısının bir bilgisayarın kontrolü altında devam edebileceğini anlatıyor.

Bu kavram aynı zamanda, insanların gündelik işlerini beyin gücüyle basitçe halledebilecekleri bir dünyanın da tanımı.

Burada akıllara tek bir soru takılıyor: Hem nesnelerin hem de insanların bilgisayarlar yardımıyla kontrol edilebildiği bir dünya mümkün mü?

Bill Wasik gelişen teknoloji sayesinde bunun artık bir hayal olmadığını, yakın bir zamanda gerçekleştirilebileceğini belirtiyor. Bunun için de yine bilim kurgu filmlerinde görmeye çok alışık olduğumuz bir ‘mikroçip’in, yani bir tanımlayıcının bulunması yeterli.

Bu ‘mikroçip’ sayesinde kişi onu kontrol edecek bilgisayara tanımlanacak ve birey artık kendi iradesi dışında gündelik hayatın bir parçası olacak.

Wasik, “Programlanabilir dünya”nın üç aşamayla gerçekleşeceğini belirtiyor:

Birinci aşamada, gündelik objelerin internet ile donatılarak, insanların hayatını kolaylaştıracak bilgilerin bu objelerden elde edilmesi var. Ayrıca gündelik hayatta kullandığımız bu objeler ile insanlar arasında ‘mikroçip’ sayesinde sağlanan bağlantı, aletlerin zihin gücüyle harekete geçirilmesine de yardımcı olacak. Birinci aşamayı sınırlı da olsa görmek mümkün. Özellikle akıllı binalarda bir takım aletler, tek bir merkezden idare edilebiliyor. Akıllı telefonlardaki uygulamalar sayesinde klimaların ya da araba güvenlik sistemlerinin etkin hale getirilmesi de birinci aşamayı gözler önüne serebilir.

İkinci aşamanın ise yapay objelerin doğa ile bağlantısının sağlanması olduğu söylenebilir. Güneş ışığını sensörler yardımıyla algılayarak, otomatik olarak açılan ışıklar buna bir örnek oluşturuyor. Havadaki nemliliği ölçerek, harekete geçen fıskiyeler de ikinci aşamanın bir belirtisi olarak dikkat çekiyor.

Üçüncü aşama, donanımsal yeniliklerin gerçekleştirilmesinden sonra başlıyor. Bu aşamada ise bütün bu süreci kontrol edebilmek için gerekli olan tek bir uygulamanın yapımı var. Bu uygulamanın yapımıyla birlikte insan, obje ve doğa arasında tam bir bütünlük sağlanabiliyor ve “programlanabilir bir dünya” oluşturuluyor.

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu