İnsan-ı Kamil – 6. Bölüm (Vahidiyet)

                   İnsan-ı Kamil                                 Abdûlkerîm Ceylî


Bu eserden beklenen odur ki;

Salik için , en yüce refikine ileten ola..
Ama, ince, düşünceli, nazik, kibar arkadaş gibi..

 

6. BÖLÜM

VAHİDİYET

VAHİDİYET,  mazharıdır  zatın ;
Tüm  belirtir,   farkın  sıfatın..

Her  şey  onda  bir’dir  parça  parça ;
Şaş  parçalara ‘bir’idir  zatın..

Bu,  şu  ile  onun  misalidir ;
Âtî hükme  nişan  hakikatın..

Kesrettir,  hakikatten  ibaret ;
Parçalanma  içinde  vahdetin..

Her  şey,  orda  her  şey  bir’de  gibi ;
Bu  yüz,  nefyi  sayılır  isbatın..

Fürkân,  Allah’a  zat,  cem  sûresi ;
Evsaf,  sayısı  gibi  âyâtın..

Oku,  sendedir  sırrı  kitabın ;
Açan  sen,  sırrısın  kâinatın..

Burada,  VAHİDİYET  ismi  anlatılacaktır..   Öğren,  anlamaya  gayret  et..

VAHİDİYET,  yüce  zatın  zuhuruna  bir  tecelli  yeri  olmaktan  ibarettir..
Onda,  zat  sıfattır ;  sıfat  da,  zattır..

Durum  anlatıldığı  gibi  olunca : Meydana  gelen  her  sıfatın  zuhuru,
diğer  sıfatın  aynı  sayılır..  İsterse  birbirinin  zıddı  olarak  gözüksün..

Meselâ :  Bu  makamda,  müntakim  aynen  Allah’tır..  Allah  ise,  müntakimin  aynıdır.
Aynı  şekilde  müntakim  sıfatı  ile,  mün’im  sıfatı  birdir..

Durum  anlatıldığı  gibi  olunca :  VAHİDİYET,  nimet  içinde  kendisi  olur.
Nikmet  de  onun  aynı  olur..

Nikmet,  azabın  kendisidir ;  aynı  olarak  rahmetten  ibarettir..

Her  şey,  buna  göre  kıyas  edilir ;
zatın  sıfatlardaki  zuhurunda  ve  bu  zuhur  eserlerinde,  hatta  VAHİDİYET  hükmü  ile,
zatın  zuhura  geldiği  her  şeyde..   daima :   Biri,  diğerinin  aynıdır..

Yukarıda  anlatılanları,  özellikle,  aynı  oluş  şekillerini  yanlış  anlamamak  icab  eder..

Aynı  oluş  şekli,  birlik  tecellisine  göredir ;
her  hak  sahibinin  hakkını  teslim  etmek  gereğine  göre  değildir..

Bu  mana,  zatî  tecelli  yönüdür..

Yani :  Bir  sıfatın,  diğerinin  aynı  oluşu  manası..

Burada ;  ahadiyet,  VAHİDİYET,   ulûhiyet  sıfatları  arasındaki  fark  üzerinde  duralım..
Şöyle ki :

a) Ahadiyet..

Bu  sıfatta  isimlerin  ve  sıfatların  zuhuru  yoktur..  Kendi  özündedir..
Ve,  sırf  zattan  ibarettir..  Bu  sıfatın  şanı  bunu  gerektirir..

b) VAHİDİYET..

Bu  sıfatta,  isimlerin  ve  sıfatların  tesir  sahasına  göre  zuhurları  vardır..
Ancak  bu  zuhur :  Zatın  hükmü  ile  olur..  Zattan  ayrı  bir  hükmü  düşünülemez..
Böyle  olunca :  Her  şey,  birbirinin  aynı  olur..

 c) Ulûhiyet..

Bu  sıfatta,  isimlerin  ve  sıfatların  zuhuru  vardır..
Ve,  toplumdan  her  şeyin  hakkını  tek  tek  vermek  gibi  bir  zuhuru  olur…

Durum  anlatıldığı  gibi  olunca :  Bu  sıfatta,  zıdlar  belirir..

Meselâ :  Mün’im,   müntakimin   zıddı  olur..  Müntakim  ise,  mün’im   zıddı  olur..

Bu  makamda  kalan  isimler  ve  sıfatlar  da,  birbirinin  zıddı  olarak  gözükür..

Meselâ :  Ahadiyet,  ulûhiyet  sıfatında  zuhura  geldiği  zaman,
ahadiyet  hükmüne  göre  zuhur  eder..  VAHİDİYET  de,  aynı  şekilde  zuhur  eder..

Çünkü,  ulûhiyet  hepsinin  tecelli  şeklini  şümulüne  alır..
Her  tecellinin  hükmü  ne  ise,  onu  meydana  getirir..

Zira,  ulûhiyet  her  şeyin  hakkını  yerine  getirmeye  yeterli  bir tecelli  makamıdır..

Ahadiyet,  ulûhiyet  gibi  değildir ;  onda  ancak,  Allah  vardır..
Onunla  ikili  bir  şey  yoktur..

VAHİDİYET,  ise :

– Şu  anda,  ilk  halinde  gibidir..

Cümlesinin  ifade  ettiği  manaya  bir  tecelli  makamıdır..

Daha  öncede  anlatıldığı  gibi,  ahadiyet  bir  başka  makamdır..  Orada :

-“Onun  yüzünden  başka  her  şey,  helâke  varır..”  ( 28 / 88 )

Meâline  gelen  âyet-i  kerimenin  hükmü  geçer..

İş  bu  hüküm  icabıdır  ki ;  ahadiyet,  VAHİDİYET’ten  üstündür..  Çünkü,
ahadiyet  sırf  zattan  ibarettir..

Ulûhiyet  ise,  ahadiyetten  üstündür..  Ahadiyete,  hakkını  ulûhiyet  verir..

Zira,  ulûhiyet :  Her  haklının  hakkını  verme  makamıdır..
Bundandır  ki :  İsimlerin  en  yücesi,  en  genişi,  en  azizi  ve  en  yükseğidir..

Ahadiyetten  üstün  oluşunun  misali :  Bütünün  parçaya  olan  üstünlüğü  gibidir..

Ahadiyet  sıfatının,  kalan  tecellilere  nazaran  üstünlüğü,
kökün  dallara  nazaran  üstünlüğü  gibidir..

VAHİDİYET  sıfatının,  kalan  tecellilere  göre  üstünlüğü  de,  toplu  olanın
ayrı  kalana  üstünlüğü  gibidir..

İş  bu  manalara  dikkat  et..  Hepsini  senden  bil  ve  kendinde  düşün..

Der  bu  meyveleri  ancak ;
O süslendi  toplanacak..

Şahitleri  işe  katma ;
Şahitlere  zor  ulaşmak..

Ağızdan  şarab  iç  daim ;
Onun  içindedir  kanmak..

Kadehleri  bir  önder  gör ;
Zor  içindekine  kanmak..

Açtım  hoş  güzelliğini ;
Düşmez  sana  saklı  tutmak..

Gayra  aldanmayı  bırak ;
Değildir  ulaştıracak..

Hep  özden  ye,  at  kabuğu ;
Olmaz  onu  elde  tutmak..

Sakın,  sırrı  yayanlardan ;
Gelmez  sana  öyle  olmak..

<– geriileri –>

Check Also

İnsan-ı Kamil – Abdûlkerîm Ceylî

             İnsan-ı Kamil                                 Abdûlkerîm Ceylî              Bu eserden beklenen odur ki; Salik için , en ...