İçgüdüsel Duygularımıza – İçsel Algımıza Neden Güvenmeliyiz

içgüdü

Şimdiye kadar “İçgüdünüzle, içsel algınızla” karar vermiyorsanız, belki şimdi başlayabilirsiniz.                       
Scientific Reports adlı dergide yayınlanan Cambridge ve Sussex Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmada, araştırmacılar, “Ne kadar çok içgüdüsel hislerimizin/içsel algımızın farkına varırsak, o kadar çok isabetli yüksek-riskli kararlar alabildiğimiz”i tespit etmişler.

Öncelikle, “içgüdüsel his-içsel algılar (gut feeling)”  davranışı yönlendiren içten alıcı (bedensel uyarıları alıcı) hislerdir. Duyularımızla dış dünya hakkında data toplamak ve karar vermek yerine, içten alıcı-(bedensel uyarıları alıcı) hislerle bedenler hakkında datayı toplar ve kararları veririz.

 Science Daily dergisinin bir açıklamasında da bu, şu şekilde anlatılıyor: “Bu içten alıcı (bedensel uyarıları alıcı) hisler, vücut ısısından, nefessizliğe, hızlı kalp atışına, bağırsak, idrar torbasındaki doluluğa kadar bedene ait pek çok şeyi bildirebilir ve bunların altında yatan açlık, susuzluk, acı, ya da endişe gibi durumları da belirler.”

Nörolog Antonio Damasio tüm bunları aşağıdaki video’da anlatmakta:

Bir Duygu Hissettiğimizde Beynimizde Neler Oluyor?

İçgüdüsel his/içsel algıların en son hüneri, yüksek-riskli kararlarda yararlı olmasıdır. Araştırma, yüksek risk taşıyan seçenekler, örneğin; hızlı kalp atışı gibi güç algılanan fizyolojik değişimler taşıdığını göstermekte. Bu fizyolojik değişimler “somatik markör”ler olarak bilinir ve araştırma; bu gibi otonom-irade dışı olan tepkilerin, beyinde kararlarımızı etkileyen feedbackler oluşturduğunu, beklenen olumsuz geridönüşlerden bizi uzaklaştırıp, olumlulara yönelttiğini belirtmektedir.

Londra’lı araştırmacılar, bu teoriyi,deteklemek için en yüksek riskli kararları verenlerden yani koruma fonu konusundaki borsacılardan yararlanırlar. Ekip, 18 yüksek frekanslı erkek borsacının kendi kalp atışlarını göğüslerine ve nabızlarına dokunmadan ölçme becerilerini test eder. Ekip, borsacıların sonuçlarını kontrol grubu olan 48 erkek öğrenci ile karşılaştırır. Borsacılar, belirgin bir şekilde kontrol grubuna göre iyi perfromans sergilerler. Sonuç: 78.2 ye karşı 66.9’dur. Hatasız  iş yapan borsacılar, en fazla yüksek frekansta işlem yapma deneyimine sahip olanlardır. Bu şu anlama gelebilir; bir borsacının kalp atış skoru ile bir borsacı olarak kaldığı yıllar tahmin edilir.

 Eski bir Wall Street borsacısı ve bu araştırmayı yazan yazarlardan John Coatesşunları söylüyor: “Finans dünyasındaki borsacılar, içgüdüsel hissin, içsel algılamanın kazançlı işlemleri seçmedeki öneminden  çok sık bahsederler. Onlar bir dizi muhtemel alım- satımlar içinden doğru olanı, sadece “doğru hissettiği” için seçer. Bizim tespitlerimiz onların doğru olduğunu göstermekte. Onlar gerçek ve değerli fizyolojik ticari sinyalleri okumayı başarmaktalar, böyle yaptıklarını farkında olmasalar bile…”

Bu tepsitlerin çok çarpıcı olmasının yanında bunlar ayrıca borsanın uzun süredir sahip olduğu sırrını da onaylıyor: “Borsa, duygularla işler, mantıkla değil.”

 Psychology Today dergisi de şuna yer vermekte: “Borsacılar, duyguların da dahil olduğu psikolojik faktörlere dayalı karar vermekteler.”

Farklı duygu halleri, farklı zamanlarda karar vermede beklenmeyen etkilere sahip olabilir. Mod-Ruh hali, bilişsel performans ve beklentiler üzerinde bir etkiye sahip olabilir, bu faktörler de borsacıları etkileyerek, kazanç ya da kayıplara sebep olabilir.”

2002 yılında yapılan ve Journal of Cognitive Neuroscience dergisinde yayınlanan bir çalışmada, 10 profesyonel borsacının normal bir iş gününde kalp atışı, tansiyon ve ter üretimi takip edilir. Ekip, bunları ölçerken, 13 yabancı kur ve iki vadeli hisse senedini takip eden ve manipüle eden, gerçek zamanlı finansal bilgiler de toplarlar ve mantıklı ve soğuk kanlı karar vermeleri konusunda ünlü olan deneyimli borsacıların bile istikrarsız durumlarda hızlı kalp atışlarının olduğunu ve daha az deneyimli borsacıların da daha geniş şeritteki piyasa tutumuna karşı duygusal davrandıklarını tespit eder. Esasen, borsada alım satım, borsacıların datanın kendisine değil, dataya karşı nasıl tepki verdiklerine göre yapılamaktadır.

 Borsacılar, çoğu insana kıyasla, kendi kalp atışlarını okumada oldukça iyidirler. Çünkü onlar bunun üzerinde çok fazla pratiğe sahiptirler ve polis ya da itfaiyeci gibi diğer yüksek risk alan işlerde çalışan kişiler de onlar kadar iyi olabilirler.

Bir diğer araştırma da, kalp atışını tespit etme becerisinin, hangi iş olursa olsun, stres seviye artışı ile olduğunu göstermektedir.

Cambridge Üniversitesi’nin yaptığı tüm bu çalışma neticesinde, “kalp atışının doğru tespiti” ve “doğru yüksek riskli karar verme” arasında bir korelasyon olduğunu göstermektedir. Bu çalışma “neden”i göstermemektedir.

New York Times’a verdiği demeçte Coates: “Daha fazla denetimli bilim için bu bir başlangıç noktası. Beynimizin bir yerinde bedenimize sinyal yollayan bir kısım var ve bu gerçekten de akıllı. Davranışsal finansın hatalarına yenilmiyor… Bu araştırma sadece erkekler üzerinde yapılmıştır ve test için hemen bir başka hedef daha görüyorum. Kadınların stresini erkeklerin stres seviyeleri ile karşılaştıran bu tarzda herhangi bir araştırma bulamadım. Kadınları test ettiğimizde bu korelasyon faktörünün nasıl etkilendiğini merak ediyorum. Ayrıca, borsacıları, erkek öğrencilerle değil de kendi yaş grubundan benzer yüksek riskli kararlar alan bir grup ile kalp atışı tespit becerilerini karşılaştırmak da isterim…”

Bu yine de soğukkanlı ve mantıklı bir şekilde yüksek risk taşıyan kararları vermemeniz gerektiğine dair yeterli bir araştırma. Poker oyuncusu ve eski borsacı Brandon Adams bunun neden olduğunu aşağıdaki videoda anlatıyor:

 

Riski Anlamak

Çeviren : AylinER
http://bigthink.com/articles/why-you-should-trust-your-gut-according-to-the-university-of-cambridge?utm_medium=Social&utm_campaign=Echobox&utm_source=Twitter&utm_term=Autofeed#link_time=1475262450

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu