Hind Felsefesi

CİNLERİN TOPLUMU DİNDEN-İSLAM’DAN UZAKLAŞTIRMA PROGRAMI
İÇİNDE YER ALAN BİR ÇALIŞMA TÜRÜ DE
HİND FELSEFESİNİ YAYMAKTIR

Râsûlullah

“ÖLDÜKTEN SONRA GERİ DÖNDÜRÜLECEK YOKTUR”

buyurmuştur. [HAK DİNİ c: 6, s: 4197]

KUR`ÂN 6. sûrenin 128. âyetinde ise insanların farkında olarak veya olmayarak CİN etkisi altına girmeleri gerçeğine söşle işaret eder:

“… EY CİN TOPLULUĞU, İnsanların EKSERİYETİNİ hükmünüz altına aldınız!”

Kur`ân-ı Kerim’de “CİNLER” Hakında bir sûre ve pekçok âyet vardır… “CİNLERi” inkâr eden, gerçeği inkâr edenlerden olur..

Yukarıdaki âyetin devamında şöyle der:

İnsanlardan onları (CİNLERİ) dost edinenler de -Rabbimiz biz birbirimizden faydalandık, ve bizim için takdir edilen vakte ulaştık- derler.. Allah, yeriniz ateştir; Allah`ın diledikleri dışındakiler ebedi olarak orada kalıcıdırlar..”

“ŞEYTAN” denilen “İBLİS” dahi “CİNLER”DENDİR.. BU gerçek de KEHF Sûresinin 50. âyetinde şöyle vurgulanır:

“… ANCAK İBLİS SECDE ETMEDİ (Âdem’e) CİN TÜRÜNDEN OLDUĞU İÇİN!”

Cinlerin en büyük arzusu insanların inançlarını saptırarak Kur`ân’ı reddettirmektir.. Bunun içinde tamamiyle asılsız ilhamlar vererek İslam dışı düşünce sistemlerine hind inançlarına sapmalara yol açarlar.. İnsanları “ALLAH” inancından saptırarak “TANRI” inancına yönlendirip; tevhid inancına ters varsayımlara sokarlar…

İnsanların, kendi türlerine çok büyük bir fitne olan “CİN”lerden ve onların tehlikelerinden korunabilmeleri için önce “CİNLERİ” İYİ TANIMALARI ZORUNLUDUR! Zira Kur`ân-ı Kerim’de sayısız defa uyarıldıkları “ŞEYTAN” bu cinlerdir!

“CİNLERİN” yapıları Kur`ân ‘da “Dumansız ateş” yani “mikrodalga” ya da “mesamata nüfuz eden zehirleyici” ateş yani ışınsalyapı olarak tarif edilmektedir… Onların bize olan tesirleri tıpkı telapati dalgalarının beyin tarafından deşifre edilişi gibi olur;bu yüzden de nasıl ve nereden geldiğini farkedemeyiz..

Son olarak şunu bildirelim…

Eğer, ruhlarla görüştüğünü sananlar; cinlerden zarar görenler, reenkarnasyona inananlar, kendilerine büyü yapıldığını düşünenler yahut kendisinde çeşitli baskılar hissedenler şu âyetleri ezberleyip hergün 300-500 defa okurlarsa çok kısa sürede büyük faydalar görürler… Kur`ân-ı Kerim’in Sad Sûresi 41. âyeti ile Müminun Sûresi 97/98 ve Saffat 7. âyetleri olan dua şudur:

“Rabbi inniy messeniyeş şeytanu binusbin ve azâb. Rabbi euzü bike min hemezatiş şeyatıyni ve euzü bike rabbi en yahdurun.. Ve hifzan min külli şeytanin marid”.

CİNLERİN TOPLUMU DİNDEN-İSLAM’DAN UZAKLAŞTIRMA PROGRAMI içinde yer alan bir çalışma türü de, olabildiğince HİND Felsefesini yaymaktır.

Gerek UZAYLILAR kisvesi altında, gerekse de RUHLAR adı altında verilen tebliğlerde BUDA övülmekte, yüceltilmekte ve HİND felsefesinin üstünlüğü, hüküm altına aldıkları bireyler tarafından topluma yayılmaya çalışılmaktadır.

BİLGİ KİTABI ALTIN ÇAĞ

Fasikül: 20/ Sayfa: 177

“Teozofi, TANRIYA ERMİŞLİĞİ gaye edinen bir öğreti sistemidir. Bu BİLİM ilk defa portakal tarikatı ile evrensel bilince ulaşma yolu takip etmiştir. Ondan sonra BUDA rahipleri bu yolu izlemiştir. BUDA, planetinizde bu yolda resmen çığır açan, bu bilince yetiştiren TEK ULUDUR…”

Bu felsefenin temelinde de “reenkarnasyon” yani, “ölümden sonra tekâmül etme amacıyla yeniden bir bedenle dünyaya gelme” görüşü yatmak tadır.

İslâm Dini böyle bir olayı kesinlikle reddetmekte; ölümü tadmış kişilerin, ruh bedenle sonsuza dek, geri dönüşsüz bir biçimde başka platformlarda yaşamına devam edeceğini vurgulamaktadır.

“Reenkarnasyonun” asla sözkonusu olmadığını anlatan bir çok âyet ve hadis mevcuttur ki biz bunları ilgili bölümlerde bütün tafsilatı ile açıkladık.

Örnek olmak üzere burada bir âyet meâli verelim:

-Rabbim şeytanların saptırmalarından sana sığınırım; sana sığınırım onların çevremde bulunmalarından. (Geri döneceklerine inananların) Her birine ölüm gelip çatınca diyeceklerdir:

“Rabbim beni dünyaya geri gönder! Tâ ki boşa geçirdiğim yaşam yerine yararlı çalışmalar yapabileyim.

Hayır, onların söylediği boş sözden ibarettir. Önlerinde mahşer gününe kadar kalkmalarını engelleyen berzah vardır…”(Mü`minun Sûresi: 23/ Ayet: 97-100)

Görülüyor ki, bu âyette, insanların, ölüm olayını geçirdikten sonra “HAŞR” denilen tüm insanların birarada toplanacakları zamânâ kadar bir daha dünyaya geri gelmeleri asla söz konusu değildir.

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu