Hac Hakikatı

Allâh için, O’nun Hak cihadı olarak, mücahede edin! O, sizi seçti ve Dinde size bir zorluk yüklemedi… Babanız İbrahim’in milletinin (din anlayışıdır bu)… Daha önce de şimdi de O, sizi “Müslimler = teslim olmuşlar” diye isimlendirdi ki, O (Sistemi “OKU”yan, vahdeti açıklayan) Rasûl (Hz. Muhammed s.a.v.) sizin üzerinize bir şahit olsun, siz de insanlar üzerine şahitler olasınız! Artık salâtı ikame edin ve zekâtınızı verin; Esmâ’sıyla hakikatiniz olan Allâh’a tamamıyla bağlanın! O, Mevlâ’nızdır (sahibiniz, her fiilinizin oluşturanı)… Ne güzel Mevlâ’dır ve ne güzel Nasîr’dir (O). (Hac/78)

hachakikati2HAC HAKİKATI (expo tv 2005)

Hac“cın iki hedefi vardır ki, bunlardan birisine ulaşmak zorunludur!…

1-Yaşamının “Arafat“ta bulunduğun o anına kadar ruhuna yüklenmiş tüm günahlarından arınarak,
sıfırlanmak” !…

2-“Maârif Billah” ile hallenmek sûretiyle, ALLAH ismiyle işaret edilenin ilmiyle âlemlerini ve düzenini seyretmek…

HAC konusunda öncelikle şunu belirtelim:

Hac günü belirli bir süre Arafat`ta bulunup geçmiş günahlarına tevbe eden kişi, kul hakkı da dahil olmak üzere o ana kadarki bütün günahlarından kurtulur!.

HACİslâm Dini şartları arasında herkese son derece yararlı olan bir çalışmadır!. Zira…

Yaşamı boyunca kişinin bilerek veya bilmiyerek yanlışlardan yaptığı beyninde oluşan ve “günâh” adı verilen tüm negatif yük, eksiksiz onun dalga(wave) bedenine yani ruhuna yüklenmiştir!..

Ruhundaki bu negatif yükün getirdiği ağırlık yüzünden de cehennem denilen ortamda battıkça batacaktır!.

İşte başına gelecek olan bu felâketten kişinin kendini tümüyle kurtarabimesi; ruhuna yüklenen negatif yükün tamamiyle “sıfırlanması-silinmesi” HAC`da mümkün olur!…

O ana kadar ruhuna yüklenmiş olan tüm günâh adı verilen negatif yükleri silinir ve “anasından doğduğu günkü kadar günahsız olarak” geri döner!.

Ve gene Rasûlullah Aleyhisselâm’ın açıklamasına göre, “acaba benim günahlarım afvoldu mu; diye şüpheye düşerse, yeryüzündeki en büyük günahkâr olur.”

Kâbe niçin Mekke`dedir?… Arafat`ta ne sır vardır ki orada toplanılmaktadır?..Ve bunun benzeri daha nice sualin cevabını tafsilâtlı bir şekilde “İNSAN  ve SIRLARI” isimli kitabımızda elden geldiğince  açıkladığım için burada tekrar aynı konuya girmiyorum.Arzu edenler orada ilgili bölümde bulabilirler..

Ancak kesin olarak şunu vurgulayayım ki…

Hiç bir hayır ve ibadet, hac`cın insana getirisini kazandıramaz!.. Kim aksini söylüyorsa, o henüz hac`cın ne olduğunu, değerini idrâk etmemiş, hattâ farketmemiştir…

“HAC’ca gidecek kadar imkânı olan, buna rağmen gitmez de o sene içinde ölürse, ister yahudi olarak ölsün ister hıristiyan!.” anlamındaki Rasûlullah uyarısı konunun bütün önemini vurgulamaktadır!.

Hacca gidip de elin arabına para mı kazandıracağım; onun yerine burada bir hayır yaparım” tarzından yaklaşımlar; son derece düşüncesiz ve bilgisiz yaklaşımlardır… Çünkü bu kişilerin HAC`cın ne olduğu hakkında hiç bir bilgisi yoktur!.

“Kızmı everim; torunumu sünnet edim; yaşlanıp ticaretten el-etek çekim” tarzındaki yaklaşımlar kadar
saçması olamaz!..

HAC esasen ilk fırsatta ve olabildiğince gençken yapılmasında fayda ve hatta zarûret olan bir çalışmadır.. Nasibinde varsa oradan aldıkların bir ömür boyu sana fayda sağlar!.

Gidenlerin görmüş olduğu gibi, dünyanın her yerinden gidenler yarıyarıya gençlerken; sadece Türkiye`den gidenler, neredeyse ayağını zor sürüyenlerdir.. Endonezya`dan gelenler arasında evlenmeden önce eş olarak hac vazifesini ifa etmek için gelenlerin haddi hesabı yoktur!.

Bir de hanımların şu çok önemli problemi vardır Hac konusunda: “Hac`ca gidip geldikten sonra başımı örtmem, tam tesettüre girmem gerek; oysa ben bunu yapamam!.. Bu yüzden hacca gidemem!.”

ÇOK BÜYÜK BİR YANLIŞ!.

Şu anda başınızı örtüp, bir veya birkaç vakit namaz kılıp, sonra da günlük normal kıyafetle dolaşıyor musunuz?… Evet!. Namazda, ibadet sırasında başınızı örtüp, daha sonra da açıyor musunuz?… Evet!.

Öyle ise, Hac’ca da gider, örtünür; farzınızı yerine getirir; döndükten sonra da elinizden ne kadarı geliyorsa, o kadarını yaparsınız!.

İslâm Dini’nin en büyük düşmanları, Dinden görünüp, Dinî teklifleri zorlaştıran; insanları Dinden, Allah ve Rasûlullah emirlerinden uzaklaştıran; dinden soğutup, nefret ettirenlerdir!.

Biliniz ki..

Hac da en az namaz kadar zorunlu ve yararlı bir çalışmadır!. Böylesine önemli bir olaydan “gelince başımı örtemem” gerekçesiyle geri kalmak, aklın alamıyacağı kadar büyük bir yanılgı ve kayıptır!.

Baş örtmek Kur`ânda belirtilen farzlardan biridir!.. Bunu yapmayan; Allah`ın bu konudaki teklifine uymamaktadır!. Kur`ân bu konuda bir ceza bildirmemiştir!..

Başını örten, elbette ki Allah`ın bu teklifine uymasının karşılığını fazlasıyla alacaktır.. Başını örtmeyen ise,
Allah`a karşı sorumlu olur!.. Allah, bu davranışının karşılığını dilediği gibi verir!..

Ancak, Kurân‘da, “Hacca giden her hanım dönüşte başını örtecektir; örtmeyenin haccı
kabul değildir” gibisinden bir hüküm kesinlikle mevcut değildir!.

GIYBET etmemek de kesin hem de çok ağır hükümlerden birirdir!.. “Ölü kardeşininin çiğ etini yemektir gıybet” diye tanımlanmıştır Kurânda!. Ben bu suçu işlemekten kendimi alamıyorum; öyle ise örtülü
başımı açayım, diyor musunuz?.. Elbette hayır!.

Bir emri yerine getirememek, nasıl bir başka yerine getirebildiğin emirden de vazgeçmeyi getirmezse; hacca gitme imkânın olduğu halde, başörtememek yüzünden hacca gitmemek o derece büyük yanlıştır!.

Bu vesileyle şunu bir kere daha vurgulayayım…

İSLÂM DİNİ’NDEKİ TEKLİFLER, “PAKET PROGRAM” DEĞİLDİR!. Yani, ya hepsini tam olarak yaparsın, ya da hiç birini yapma, türünden, değildir!..

Senden, istenilenler bellidir!… Yani yapman ve yapmaman gerekenler…

Sen bunlardan elinden geldiği kadarını yaparsın; yapamadıkların da eksiğindir… Hüküm ALLAH`a aittir!.

Ben bunlardan falanca ve filanca emirleri yerine getiremiyorum; öyle ise hiç birini yapmayayım” düşüncesi kesinlikle yanlış ve düşüncesizce kabuldür!.

Yap da, ne kadarı elinden geliyorsa, o kadarını yap!.

Hacca gitme imkânına sahipsen, elinden geliyorsa, hemen git!.. Geldiğinde başını örtemeyeceksen; o da eksiğin kalsın!…inşâallah o da nasip olur!.

Özetle diyeyim ki…

Tek başınıza, canlı ve bilinçli bir halde ölümötesine yapacağınız sonsuz yolculuğu idrâk ediyorsanız, imkanlarınız içinde elinize geçen ilk fırsatta Hacca gidiniz!.. Aksi halde bu konuda öylesine pişmanlık duyacaksınız ki; bunun haddi hesabı yoktur!.

Devrinin “İnsân-ı Kâmil”i Abülkerim El-Geylânî`nin haccın bâtın mânâlarıyla ilgili bazı değerlendirmelerini size nakletmek istiyorum.. Kendisinden büyük feyz aldığım bu son derece değerli Zât`ı böylece saygıyla anıyorum…

 “Hac niyeti: Allah talebi yolunda devamdır..

İhram: Yaradılmışları görmeyi terktir!.

Başı traş: Beşer içinde önder olma düşüncesinden arınmaktır!.

Tırnak kesmeyi terk: Kendinden oluşan fiillerin hakiki failinin ALLAH olduğunu farketmektir!.

Güzel koku sürmeyi terk: ZÂT hakikatını hissedince, esmâ özellikleriyle kayıtlanmaktan kurtulmaktır!.

Cinsi münasebeti terk: Bedende tasarrufu bırakmaktır.

Sürme çekmeyi terk: KEŞF arzusundan kurtularak ZÂT hüviyetinde yok olmaktır!

Mikat: Kalbten ibarettir..

Kâbe: ZÂT`tan ibarettir!.

Haceri esved:insani lâtifeden ibarettir.

Haceri esvedin siyeh oluşu: Tabiat özelliğinin kalbi renklendirmesi..

Tavaf: Allah`a yakışır şekilde, insanın hüviyeti, aslı, menşei, müşahede yerinin idrâk olunmasıdır.

Tavafın 7 olması: ALLAH`ın yedi sıfatından ibarettir.. Onlar, hayat, ilim, irade, kudret, semi, basar, kelâm..

Tavaftan sonra mutlak namaz: Anlatılan vazifeleri yapan için Ahadiyyet`in zuhûru ile, ona ait hükmün yaşamıdır.

Bu namazın İbrahim makamında kılınması: Hullet makamına işarettir.

Zemzem: Hakikat ilimlerine işaret eder..

Zemzemi içmek: Hakikat ilimlerinde dallanmaktır.

Safa: Halka nisbet edilen sıfatlardan soyunmaktır.

Merve:ilahi isim ve sıfat kadehlerinden doya doya içmektir.

Traş:ilahi riyasetle tahakkuka işarettir.

Bıyıkları kısaltmak: Kurbet ehlinin makamı olan tahakkuk derecesinden inmektir.

İhramdan çıkış: Halka açılmak; sıddık derecesinde halk arasına inmektir..

Arafat:Mâarifi B`illah makamıdır… Arafat`ta iki bayrak dikilmesi, Celâl ve Cemal sıfatlarına işarettir;
ki Allah`a marifet yoku onlara göredir.

Müzdelife: Makamın şuyuu ve yükselmesinden ibarettir.

Meş`ari haram: Şer`i emirlerde durup, Allah`ın haramlarına saygıdan ibarettir.

Mina: Kurbet makamı ehli zevat için murada nâil olmaktır.

Üç şeytanı taşlamak: Benlik, tabiat ve âdettir.

Yedi taş atmak: Yedi ilâhi sıfatla bunu başarmaktır.

İfaza tavafı: Allah feyzinin devamında sürekli terakki etmektir.

Veda tavafı: Allah sırrını hak edene emanettir. ”

&

Bâtın yani iç, sır mânâsından biraz daha sözetmek gerekirse haccın.. Şunları da diyebiliriz…

Hac’cın bâtın niyeti “ALLAH”a ulaşmaktır!.

İhram giymekALLAH`a ulaşmak üzere tümüyle dünyadan arınmak için sanki ölen biriymişçesine kefen giymektir!

Hac öncesindeki yedi tavaf, yedi nefs mertebesinde uruç yaparak Allah Zât`ının zuhur mahalli olanKâ`benin Hakikatiyla özdeşleşmeye gayrettir.!

Arafat, mukaddes vadi`dir..

Arafat`ta tüm beşeri kavramlardan arınılır!

Bu arınış sonrasında üç şeytanla birlikte benlik, tabiat ve âdetler taşlanılarak bunlara geri dönmemek üzere uzaklaşılır!

Buradan Kâ`be ‘ye gelip yapılan tavaf ve namaz, yedi sıfatta yapılacak seyr ile Zât`a ulaşmaktır.. Tavaftan sonra kılınan namaz, bunu nasibedenin huzurunda beşeriyetinin hiçliğini itiraf ve şükürdür..

Veda tavafıyla birlikte geldiğin yere dönmek, “Bakâ Billah” içinde “seyri anillah”tır!. Hizmet için halkın arasına geri dönmektir!.

Biz, Hac`da Kâ`be ‘nin kişiliği, ruhâniyetiyle görüşenleri, sohbet edenleri biliriz!.

Hac`da daha öylesine sırlar vardır ki, bunları yazmak şimdilik mümkün değildir!

Şu kadarını iyi bilelim ki, HAC aklınızın alamayacağı kadar muazzam ve çok yönlü bir çalışmadır…

Bundan, yanlış şartlanmalar yüzünden geri kalmak, bir kişi için hayatının en büyük kayıplarının arasında olacaktır!.

Kavramlarda Hac
hac3
tamamı

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu