Bazen canı yazmak istemiyor insanın…

Çünkü, yazdıklarının belki de kendini tatminden öteye gitmediğini görüyor… Belki de, onların, yalnızca yazılması gerekli olduğu için yazılmış olduğunu müşahede ediyor…

Her toplum lâyık olduklarıyla yaşar ve kendi türünden birinin peşine takılır!…

Tilkiler, çıkar peşinde koşar dün olduğu gibi bugün de… Akbabalar, ölmüş aslan beklentisindedir!

Okunmayan kitabın önünde açık durması, kitaba eziyettir!

Tüm yaşamının bir rüya olduğunu farketmeyip; yalnızca uyuduğunda gördüğünün rüya olduğu, sanısıyla yaşayan… Mutluluğun ve azabın, hep rüyalarla oluştuğunu; yani hayâlden başka bir yerde olmadığını fark edemeyen…

Doğal işlevini yapan meleklerin, bu işlevlerinin, veri tabanına göre kişiye her an çeşitli hayâller yaşattığını kavrayamayan, neylesin senin yazdığın yaşamın gerçeğini!

Varoluş amacının ne olduğunu, benzetmelerden yola çıkarak, tahayyülünde var kıldığı tanrısında, onun cennet ya da cehenneminde arayanları rahatsız etmeyin; yaradılış amaçlarındaki görevlerini yapıyorlar!.

Gökteki göksüzler ve devamı yerdeki yersizler, İllîyin’den seyrediyorlar, âlâ refîkleriyle… Kapasiteniz yeterli ise, katılın onlara zamansız ve mekânsız, beşerî değerler yargısız olarak!

Ya da, devam edin dedikodularınıza; her kendiniz gibi olmayana çamur atarak!. Nefret, dedikodu ve gıybet gıdalarından meydana gelen irin ve zakkumla beslendiğiniz cehenneminizde!.

Ahmed Hulûsi – Mesajlar

 

Check Also

Geri Dönüşü Olmayan İnsan Ruhunun Ölümsüz Yolculuğu